MAĞRUR

413 48 4
                                    

Aylar geçti, kavuştuğumuz su gibi akıp giden demlere. Hala daha özlerim, mağrur gözlerinle baktığın günleri...

Herkes ağlayıp, yaslarında boğulurken biz durmadan severdik birbirimizin aşikâr olmuş yüreklerini...

Katil gibi gönlüm. Hatalarım olmasa bile, olmayan hatalarımı kabullenir, damarları kasvetlerle tıkanmış...

Kimse bilmez geceleri yastığıma ağladığımı, içten içe ettiğim duaların kabul olmadığı yağmurlu gecelerde...

Hastalığının tedavisi onun ellerinin arasında saklı, dedi tabip. Mümkün mü hala ellerinin arasındaki cennete sımsıkı tutunmak ?

Kaybedecek neyim kalmıştı ziyan ettiğim zamanlar dışında ?

Herkesin bir derdi var elbet. Benim derdim de kaderim de sen iken, bırakıp gittin beni bu uçsuz bucaksız diyarda...

Büyük bir ders miydi yaşadıklarım ? Yoksa aşkı bir kez olsa da yaşayabilmenin tutkusu mu ?

Ölümle yaşam arasında kalmıştım. Tüm dertlerden kurtuldum derken, yine geldin düşünceleri yitik aklıma...

Yaşayasım kalmamıştı, aşkların yalan olduğu bu dünyada...

Güneş, hilali bekler her vakit. Güneşim batmış ve bir daha doğmayacak mıydı ? Ah sadece bilsem geleceğini, beklerdim arşın dünyayla kavuştuğu zamana kadar...

Yalan yok benim üslubumda. Özledim gözlerinin baharında kaybolduğum günleri. Galata'nın ortasında bakıştığımız günleri. Sana İstanbul'um dediğim o bitmesini istemediğim ama bir yandan, beyhude olduğunu anlayınca pişmanlık duyduğum günleri özledim...

Sonsuzluk yurdunda tükenmeyen ah. Yalancı bakışlar ve sözler. Kalbim hırpalanır bunları düşündükçe...

Gecenin bilmediğim saatinde hava almak için dışarı çıktığımda, her tarafta kokun tütmeye başlayınca geldi hasret...

Günümü bitirdiğim zaman yastığımın başucunda mutlu olmadığımı hissettiğimde geldi hasret...

Başka insanlarla gülüp seninle güldüğüm hazla onları karşılaştırıp aslında gülmediğimin farkına varınca geldi hasret...

Hasret benim kaderim olmuş bir anda. Hasret İstanbul manzarası değil, rüyamda cenneti görsem bile aklıma sen gelince başlıyor. Sen gelmedikçe aklıma yine sen geliyorsun yıldızların haberi yok...

Niyetler dökülür nedensiz sevdada,
Çığlıklar arşı kavurur dünyada,
İhanet, noksansız soluklarda,
Güneşin aşkını sunduğu zaman...

Derviş gönlümden dökülür nağmeler,
Aşkın desenini yaralayan bahaneler,
Cihanda dert mi biter? Yıkılır haneler,
Mecnuna kalbini verdiğin zaman...

Arzular yas tutar sevda sönünce,
Kışlar firar eder yüzer gülünce,
Yürekte duygular gönülleri kuşatır,
Adanış sevdayı sunduğu zaman...

Bunlar ve daha fazla deneme, şiir ve makalelere için @01kinq arkadaşımızın profilinden ulaşabilirsiniz...

Gönüllü Elçiler  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin