Uykusuzluktan yorgun düşmüş vücudumla saatlerdir oturduğum rahatsız uçak koltuğunda biraz daha kıpırdandım. Şu an gökyüzünde süzülüyor olmanın keyfini bile çıkaramadığım için hocalarıma çok öfkeliydim. Sonunda hayallerim gerçek oluyordu ama ben buna sevinemiyordum. Saat gece yarısını çoktan geçmiş durumda. Uçaktaki diğer kişiler güzel bir uyku çekerken ben hala Korede yapacağım sunumun düzenlemeleri ile uğraşıyorum. Aslında düşününce Kore'ye gitmek benim ilk hayalimdi sanırım bu hayalim için bütün zorluklara katlanmam lazım.
Ahh o bağıranda kim. İnanamıyorum uçak iniş yapmış ve ben en son sunumumu düzenliyordum. Uyuya kalmışım. Ve başımda beni uyandırmaya çalışan hostesin sesi ile kendime gelmiştim. Aceleyle toparlanıp uçaktan inmeye çalışırken sakarlığım peşimi bırakmadı her zaman ki gibi. Bu halime gülen hostese gözlerimi dikerek baktığımda yanımdan kaçar gibi uzaklaştı. Sonunda şu lanet uçaktan inmiş, valizlerimi almış ilerlerken telefonumu açmaya çalışıyordum. Karşımdan hızla bana gelen kişiyi fark ettiğimde kenara çekilmek için geç kalmıştım. Çarpmanın etkisi ile çantam, telefonum, valizlerim herşeyim yerlere serilmişti. Sanırım bugün uğursuzluk peşimi bırakmayacaktı. Bana çarpan kişi yerden telefonunu alarak;
"Bayan özür dilerim." dedi ve yanımdan hızla geçerek ilerlemeye başladı.
Ben ise ağzım açık bir şekilde arkasından bakıyordum. Bir bayan yanıma gelip elini uzatarak;
" İyi misiniz?"dedi.
Ona çekingen bakışlarımı yollayarak başımı salladım. Aslında kalabalık yerlerden hoşlanmazdım. Çünkü benim sosyofobim var. Kalabalıklar içinde kendimi tedirgin ve tehlikede hissederim o yüzden yerden hızla kalkarak yere saçılan eşyalarımı topladım ve kadının yanından hızla uzaklaştım.
Şimdi yurda gitmem gerekiyordu ama yurdumun olduğu bölgeye giden otobüs çoktan hareket etmişti. Mecburen taksinin birine binerek gideceğim yeri söyledim.
Yolda dışarıyı izlerken gözümün önüne bana çarpan kişi geldi. Yüzünde maske olmasına rağmen gözleri çok tanıdıktı. Daha sonra saçmaladığımı düşünüp dikkatimi tekrar yola çevirdim.
Buda kim? Ahh şimdide takside uyuyakalmışım ve taksici amca beni uyandırmaya çalışıyor. Bu alışkanlığımdan en kısa sürede vazgeçmem lazım sanırım. Boş bulduğum her anda uyumaya kesinlikle son vermem gerek. Ben bunları düşünürken taksici amca gülerek bana döndü.
"Kızım tam 5 dakikadır sana sesleniyorum, maşallah uykun ne kadar ağırmış." dedi.
" Özür dilerim. Borcum ne kadar?" diye sormuştum utangaç bakışlarımla.
Taksici amcanın parasını verdikten sonra bagajdan valizlerimi indirmemede yardımcı olmuştu. Bunun içinde teşekkür ettikten sonra yurduma dönerek derin bir nefes aldım. Korede geçireceğim zamanda güzel anılar biriktirmeyi dileyerek yeni hayatıma ilk adımı atmıştım.
Yaklaşık yarım saattir yurt müdürünün kaydımı bulup oda anahtarımı vermesini bekliyorum. Belki onuncu defa daha bana adımı sorduğunda bıkkın bir sesle ona dönerek "Yasemin Kara" diye bağırmıştım. Kadın burnunun ucundaki gözlüklerini biraz tepeye kaldırarak dik dik bana bakmaya başladı. Sinirlerim git gide geriliyordu oda bunu anlamış olacak ki hızla bir kez daha göz attı önündeki deftere ve en sonunda adımı bulmuş olacak ki bana bir anahtar uzattı. Anahtarı hızla elinden alarak odasından çıktım.
Anahtarın üzerinde yazılı olan odayı bulup hemen kendimi yatağa attım. Sosyal medya üzerinden tanışıp çok yakın olduğum ve Korede okuyan bir arkadaşım ile aynı odada kalacaktık. Gülce şu an okuldadır bende o gelene kadar uyuyayım bari. Çünkü bir kaç saat daha uykusuz kalmaya dayanamayacağım. Koreye geldikten sonra gerçekleşmesini dilediğim ikinci hayalimi düşünerek uyuya kalmışım.
Kulağımın dibinde çınlayan cırtlak sesle neye uğradığımı şaşırarak uyandım. Tanımadığım bir kız elleri belinde öfkeyle bana bakarken yatakta oturur pozisyona geçip kıza döndüm. Güzel uykumdan beni uyandırdığı için kızgındım ve hızla konuşmaya başladım.
" Sen kimisinde beni bu şekilde uyandırıyorsun!" diye bağırdım.
"Asıl sen kimsinde benim yatağımda uyuyorsun!" dediğinde afallamıştım.
Hızla yerimden kalkarak aşağı kata müdürün odasına indim. Müdüre hanım bir anda beni karşısında görünce korkmuş olmalıki hemen masasının arkasına kaçtı. Sabahtan beri dizginlemeye çalıştığım sinirim artık son noktaydı.
" Bana nasıl başka birinin oda anahtarını verirsiniz." diye bağırdığımda karşımdaki kadın kekelemeye başlamıştı.
"B-ben n-ne d-de-dediğini an-anla-anlayamıyorum."
"Bana bak kadın işini doğru düzgün yapamıyorsan gitte yapacak biri gelsin..."
Arkamdan adımın bağırılması ile o yöne döndüm ama birisi direk boynuma atladı. Tüm sinirimle boynuma sarılan kişiyi iterek "Sen kims..." dememe kalmadan karşımdaki kişinin Gülce olduğunu fark ettim.
Tekrar boynuma sarılarak konuşmaya başladı;
"Meraktan öldüm neden haber vermedin." dedi biraz kızgın.
"Ben aramadıysam sen arasaydın!"
"Aradım, aradım ama telefonunu bir erkek açtı!" dahada sinirli bir şekilde.
Gülce'nin dediklerine anlam verememiştim ama bunları odada konuşurduk. İlk önce oda anahtarlarını almalıydım. Hızla müdüre hanıma dönerek üstüne yürüdüm.
"Artık gerçek oda anahtarımı verecek misin?"
"Müdüre hanım Yasemin benim oda arkadaşım olacak lütfen odamın yedek anahtarlarını ona verin." dedi arkamdan Gülce.
Müdür elleri titreyerek odanın anahtarını bana uzattı ve hemen başını yere eğdi. Gülceyle birlikte hızlı adımlarla odamıza ilerledik. Odaya girdiğimizde Gülce ciddi bir şekilde bana döndü.
" Yurda geldiğinde beni aramalıydın. "
" Özür dilerim ama uykusuzluktan ölüyordum."
"Ayrıca ben seni aradığımda telefonunu bir erkek açtı ve telefonlarınızın karıştığını söyledi."
"Ne!!"
"Telefonuna baksaydın fark ederdin ama neyse artık. Bu arada telefonun sahibi defalarca aramış ama sen açmamışsın bir bak istersen."
"İnanamıyorum. Gerçektende bu benim telefonum değil. Gülce te-telefon çalıyor."
"Açsana kızım o zaman neden şaşkın şaşkın ekrana bakıyorsun."
"Çünkü arayan kişinin adı 'Kookie' ve Jungkook'un resmi var!!"
Kurgunun devamına @tuceeeeee arkadaşımızın profilinden ulaşabilirsiniz.
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönüllü Elçiler
RomanceKeşfedilmemiş kitapların keşfedilmesine yardımcı olmak amaçlı açılmış kitaptır.