2

229 15 4
                                    

Lalisa yüzüne yansıyan güneş ışınları yüzünden bir güne daha uyanmıştı. Gözlerini ovuşturup kalktı yatağından. Turuncumsu saçları sabah uyanınca aslan yelesine benziyordu adeta.
Lisa hazırlanırken telefonuna iki tane mesaj gelmişti. Telefonunu eline aldığında mesajların gizli bir numaradan geldiğini gördü. Mesajların içeriğinde gerçekleri açığa çıkarmakla ilgili bir şeyler yazıyordu.
"Gerçekleri biliyorum Lalisa Manoban. Tanıdığın biriyim, evet. Sormadan söyleyeyim ben. Gerçek isminin Lalisa değil de Lalice olduğunu biliyorlar mı?"
Parmağını hafiften yukarı çekip diğer mesajı okumaya başladı.
"Güzeller güzeli Lalice... bu akşam mallarımı getir. Paranı sonra alacaksın ve eğer getirmezsen, etrafındaki kişileri tek tek öldürmek zorunda kalacağım. Tıpkı ablan gibi."
Telefonu duvara fırlatıp kırılmasına neden olmuştu telefonun.
"Sikeyim malını."
Yatağının altındaki çanta dolusu uyuşturucuyu çıkarıp yatağının üstüne bıraktı. Şifreyi girip içindeki torbaları saydı. 1,2,3...
20 paket mal vardı. Seungri'ye yeter de artardı bile. Para mühim değildi, ablasının başına gelenlerin başka birinin başına gelmemesi için çabalıyordu. Dolaptan çıkardığı siyah gömlekle kumaş dar pantolonu giydi. Gömleği pantolonun içine sokup hafiften gömleği içinden çıkardı. Koluna saatini taktıktan sonra masanın üzerindeki tomar parayı ve sigarasını cebine koydu. Evden çıkıp Seungri'yi aradı.
"Eğer bir daha gizli numaradan sapık gibi yazarsan seni öldürürüm."
Karşıdaki kişi şeytanca bir kahkahayla karşılık vermişti Lisa'nın dediklerine.
"Tanrım... mallarını getireceğim Seungri."
"Parasını alacak mısın peki?"
"Hayır."
"Akıllı kız seni."
"Akıllı kız siksin seni."
Telefonu yüzüne kapatmıştı. Karşıdan karşıya geçmesi gerekiyordu arabaya binmesi için. Neon lambaların yeşil olmasını bekledi. Bugün trafik çok fazlaydı, muhtemelen geç kalacaktı.
Karşıdan karşıya geçen bir teyze vardı. Lisa neredeyse karşıya geçmişti. Şoförler kornaya basmaya başlayınca Lisa yavaşladı. Teyzeyle beraber yürüyordu. Yaptığı iyiliklerin görünmesini sevmezdi.

Jennie'den;
Bu yaptığı inanılmazdı. Biliyordum içinde masumluk olduğunu Lisa. Seni yanlış tanımamışım. Karanlık içindeki masum kızım benim.

Lisa'dan;
Yine gelmiştim bu zindana. Sınıfa girerken Jennie ile aynı anda kapıdan geçmiştik.
"Az kilo ver Jennie, sıkışıyoruz."
Arkadaki boş sıraya geçtiğimde etrafa bakmaya başladım. Jennie'nin bana doğru geldiğini görünce derin bir nefes aldım. Jennie sormadan yanıma oturmuştu
"Oturabilir miyim demen gerekiyordu."
Kafasını bana çevirip gülümsedi.
"Oturabilir miyim?"
"Ah, her neyse."
Önüme dönüp yeni müşterilerle yazışmaya başladım.

"Kaç paket istiyorsun?"
"4 tane istiyorum. Fiyat ne?"
"Tanesi 350 dolar."
"Peki özel malların ne kadar?"
"Saati 500"
"Fazlaymış."
"Senin performansın bir saatliktir en fazla. 400 ver ayarlayayım."
" Pekâlâ. Bugün gelenlerden olsun."
"Tamamdır."
Mesajı daha yollamadan telefonumu elimden çeken ellere yöneldim.
"Kiminle konuşuyorsun sen bakalım?"
Jennie.
Kaşlarımı çatıp telefonu vermesini emrettim.
"Bana emredemezsin."
"Telefonumu alamazsın. Boş yapmayı kes."
Jennie ayağa kalkıp koşmaya başlamıştı.
Onu kovalayacağımı düşündü. Doğru düşünmüştü, peşinden koşmaya başlamıştım.
Jennie hızlı hızlı koşarken yangın merdiveninden hızlıca aşağı indim. Jennie normal merdivenden inerken bir anda önüne çıkmıştım. Tek hareketimle onu tuvalete ittirmiştim. Duvara yaslayıp ellerimi başının yanına koydum.
"Telefonum nerede?"
"Vermem."
"Jennie beni zorlama."
Dudaklarıma yaklaşıp nefesini vermişti. Gözlerimi ona doğrultup ciddi bir ifadeyle konuşmama devam etmiştim.
"Bu hareketlerin bana işlemez. Ver."
"Al."
Bacaklarını beline sarıp ellerini boynumda birleştirmişti. Belinden tutmakla yetinmiştim.
Eteğinin belindeki telefonu iki parmağımla çekip alaylı bir ifadeyle onu kucağımdan indirdim.
"Aldım."
Onu istediğimi sanmıştı ama yanılmıştı. Yaptığı tahrik edici hareketler bana değil, sevgilisine işlerdi ancak. O da varsa tabii.
Telefonuma gelen mesajlara yanıt verdikten sonra telefonumu kapattım. Akşam olsa da malları vermeye gitsem diye fısıldıyordum içime. Önce bara gidecektim. Patronun bana vereceğini yeni kızı, yeni müşteriye götürecektim. Oradan da paketleri dağıtmaya gidecektim. Yorucu gece olacaktı.

Heal my heart, hurt my soulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin