Cold- Jorge Mendez
4.Bölüm:"Geçmişin Yara İzleri."
İstanbul, Kasım ayının soğuğunu insanın iliklerine kadar hissettirdiği vakit, Alaçatı'da küçük bedenli Korkut, seri adımlarını bilinçsizce çevresinde tur attırıyordu.
İçinde büyük bir sıkıntı vardı. Bir süre kendini teselli etti. Ortada bir şey yokken yoktan sorun yaratmaya gerek yoktu. Lakin, yine de içi rahat değildi.
Eskimiş deri ayakkabılarının açılan bağcıklarını bağladıktan sonra ara sokaklardan birine girdi rastgele. Vaktini çok kaybettiği kanısına varınca arkasına dönerek geri dönmeye karar verdiği vakit, biraz ötesinde ağlama sesi işitti.
Sesin geldiği yöne vardığında kendinden küçük bir çocuğun oldukça yüksek seste ağladığını fark etti. Başını, kollarıyla sarmaladığı dizlerinin içine gömmüş içli içli ağlıyordu. Yanına gittiği vakit çocuk kafasını kaldırmış Korkut'a bakmıştı.
Korkut ağlayan küçüğün, arkadaşının kardeşi olduğunu fark etti. Bu çocuğu böyle içli içli, durmadan ağlatacak ne olduğunu düşündü, aklından saniyeler içinde birçok senaryo geçti, endişeyle çocuğun koluna dokunarak sordu:
"Yusuf, ne oldu kardeşim?"
Yusuf, Korkut'u gördüğü anda kanayan kafasını önemsemeden hızlıca kaldırdı. Ağlamaktan şişmiş gözleri, bir süre görüşünü bulanıklaştırdı. Her an bayılacağı bilincinde acele ederek Korkut'a söylemesi gerekeni aktardı.
"Nihat ağabey, Nihat," kuramadığı cümleleri zorlukla toparlanmaya çalıştı. Ne söylemesi gerektiğini biliyordu aslında ama o an, olan olayları Korkut'a hemen anlatmanın verdiği telaşla kelimeler birbirine girmiş, konuşamamıştı.
"Ne oldu Nihat'a?"Kokut, Nihat'ın adını duyduğu vakit, endişe tohumları içinde ağırlık yapmaya başladı.
Duyacağı şeylerin hoşuna gitmeyeceğini o vakit anlamıştı. Yusuf karşısında ağlamaktan helak olmuş bir hâlde, Nihat'ın ismini söylüyordu. Ne hayır çıkabilirdi ki bu bilmeceden?
"Onu götürdü, durdurmaya çalıştım." Kendisini suçlu hissederek başını öne eğdi çocuk. Nihat'ı götürmeye çalışan adamları görmüştü, her ne kadar onlara engel olmaya çalışsa bile, bir karışlık boyu vardı neticede, mağlup olmuştu onlara. Şimdi onlara engel olamadığını Nihat'ın en yakın arkadaşı Korkut'a anlatmanın utancı vardı omuzlarında. Ağlamaya tekrar başladığında Korkut, Yusuf'un sarsılan omuzlarını tutarak kendine çevirdi.
"Yusuf kardeşim hemen anlatır mısın? Ne oldu, kim götürdü?"
"Fırat, Fırat Gözcü." Nefesini düzene sokmaya gayret ederek, dönen başını umursamadan cümlesine devam etti. Biliyordu ki, fazla zamanları yoktu.