"İnsanların çoğu yaşanmamış bir hayattan ölüyor." -Rainer Maria Rilke
8.Bölüm: "Yasak."
Asaf birden evin içine doğru koşmaya başladı. Hedefi kendi odasıydı, kitaplarını ne yapıp edip saklamalıydı. Canı ciğeri gibi koruyup sakladığı kitaplarını yakalatıp, üstüne bir de hapis yatamazdı.
Odasına doğru koşarken bir yandan da Harun'a bağırıyordu. "Harun, koş sendeki kitapları sakla. Durma öyle!"
Çocuk kapı eşiğinde öylece durup endişeli bakışlarla etrafa bakarken ağzını bile açamıyordu. Asaf'ı bu duruma kendisinin soktuğunu düşünüyordu ve şu an vicdan azabı ile endişe duygularını bir arada yaşıyordu.
Çocuk yerine Alperen konuştu. "Harun'un kitaplarını alıp geldik zaten. O saklayamazdı eve."
Asaf odasından bir kucak dolusu kitap ile çıkmıştı, "İyi yapmışsınız." dedi Alperen'e bakarak. Sonrasında Harun'a döndü. "Harun sen de koş eve. Sakın ağlayıp da belli etme, annenin bile bilmemesi gerekiyor, biliyorsun."
Harun başını sallayıp hızlı adımlarla evden ayrıldı. Asaf panik içinde etrafına bakıyordu. Alnında parlayan küçük damlaların ter olduğu su götürmez bir gerçekti. Beyni durmuş gibiydi, ne yapması gerektiği çok açık olsa bile sanki parçaları bir araya getirip de son görüntüyü oluşturamıyordu.
Korkut hızlı adımlarla hole doğru koştururken bir yandan da bağırıyordu; "Ben tuvaleti hâllediyorum, kitapları getirin!"
Nihat sakin fakat seri bir şekilde Asaf'ın odasına ilerledi. Bütün bu karmaşa içinde Asaf sanki uykusundan yeni uyanmış gibi sıçrayarak kendine geldi ve Nihat'ı takip ederek odasına girdi. Her daim en büyük hazinesi olduğunu savunduğu kitaplığının bir kısmı Nihat'ın kucaklarındaydı şimdi. Nihat kucağındaki bir ton kitabı düşürmeden Asaf'ın odasından çıktığında Asaf kitaplarını kucaklamaya başlamıştı.
Korkut koşar adımlarla tuvaletten çıktığında Asaf girmişti tuvalete. Manzara yabancı değildi, henüz bir ay önce yapılan aramadaki görüntüyle aynıydı. Kullanılmayan alaturka tuvalet sabitlenen yerinden çıkmış tuvaletin bir kısmına rastgele koyulmuştu. Tuvaletin açık bıraktığı derinlikte hâli hazırda duran duran silahların üstünde Nihat'ın getirdiği kitaplar rastgele atılmıştı. Asaf da kucağındaki kitapları derin bir nefes verir gibi diğerlerinin yanına bıraktı.
"Başka bir şey kaldı mı?" dedi kapı ağzında duran Alperen.
"Sadece iki kitap kaldı." dedi Asaf tuvaletten çıkarken.
Tam o anda müstakil evin kapısı şiddetli bir şekilde çalmaya başladı. Hepsinin gözünden pek alışık olmadıkları korku dolu bakışlar geçti. Küçük tuvalette herkes birbirine baktı kısa bir an.
Korkut elini çabuk tutması gerektiğini kendisine hatırlatıp alaturka tuvaleti yerine yerleştirdi. Bu sefer hepsi Asaf'a bakıyordu sorar gözlerle. Asaf odasında bıraktığı kitapları düşünürken, "Siz kapıyı açın, şüphelenirler yoksa." deyip tuvaletten çıktı hızla.
Asaf'ın son iki kitabı iyi saklamasını umarak kapıyı açtı Korkut, karşısında duran sima yabancı değildi onlara.
"İyi günler." dedi tanıdık komutan.
"İyi günler." diye karşılık verdi Korkut, saniyeler sonra arkasında Alperen ve Nihat dizilmişti.
"Arama yapacağız." dedi komutan ve imalı bir bakış ile arka arkaya duran üçlüye döndürdü bakışlarını, "İzniniz olursa." dedi sesini katı bir şekilde çıkararak.