6.Bölüm

79 12 0
                                    


6.Bölüm:"Yıkım."

Yılların kirli lekelerini taşıyan buğulu cam ardında her zaman olduğu gibi birçok şey bırakıyordu. Korkut karmakarışık zihin dünyasına dalmış bir vaziyette, yağmur damlalarının sertçe vurduğu camı boş gözlerle izliyordu.

Elinde bir süredir tuttuğu karton dosya ile ne yapması gerektiğini unutmuştu. Zihni tıpkı ruhu kadar darmadağınıktı. Kafasının içinde ilmek ilmek işlenen zehir ani sesle sekteye uğramıştı.

Korkut, karşısındaki tekli koltuğa oturan Asaf'a kısa bir bakış attı. Herhangi bir sözcük kullanmadı. Yanında duran ahşap sehpadan soğumuş çayından kısa bir yudum alarak duruşunu düzeltti. Hangi vakit içmek için koyduğunuda unutmuştu. Alışıktı bu hallerini. Damağında kalan demli çayın tadını yutkunarak azaltmaya çalıştı. Tekrar karşısında eskimiş koltuğa oturmuş Asaf'a baktı.

''Fazla düşünüyorsun Korkut,''

Asaf dalgın ama bir o kadar düşünceli irisleri Korkut ile buluştu. Dudakları yana kıvrılarak yağan yağmura döndürdü bakışlarını. Arkadaşının yıllardır olan bu hallerini ezbere biliyordu. Herhangi bir olayda Ne tepki vereceğini daha tepki göstermeden biliyordu. Korkut'u çözmek onun gibi biri için bile zor olmuştu, yıllar bu zorluğu aşmıştı elbette. Bazen şaşırmasını sağlayan davranışlar yapsana onu mutlu ediyordu, yanılmak onun için, içinde onu olduğu belirsiz gizemli kutuya açmaya çalışmak gibiydi.

Onu tanımayan herhangi bir kişi bakışlarından hiçbir şey çıkaramasa bile Korkut dostunun irislerinin nasıl parladığını biliyordu.

''Dozunu kaçırdığında her şey zarar olur insana.'' Bakışlarını tekrar Korkut ile buluşturdu.

Korkut, arkadaşının sadece bir bakışıyla içinde gelişen darbeleri fark etmesini oldu olası sevmiyordu.

''Ve sen bu dozu aşalı çok oldu.''

Zihninden geçen ve ardı arkası kesilmeyen karanlık düşüncelerini geri plana atmaya çalıştı Korkut, arkadaşının içine biraz bile olsun su serpmek için küçük bir gülümseme edindi kısa süreliğine, "Babandan öğrendiğin bilgileri bana satmaya çalışma arkadaş, kendi cümlelerinle konuş."

"Konu değiştirme çabanı beğendim, başarılı." Asaf cümlesine devam edecekti fakat açmış olduğu ağzını kapatmasını sağlayan şey kapı ziliydi. Kısa sürelik çalan sesle gözleri kısa süreliğine tekrar buğulu camı buldu. Cümlelerini içine yutup ayaklandı, omuzlarından düşmüş olan kalın hırkayı düzeltti ardından kapıyı açtı.

Karşısında gördüğü bir yabancıydı. İnce, çerçevesiz gözlükleri vardı, alnı kırışıktı, kel kafasını örten eskileri andıran daha önce hiç rastlamadığı modelde bir şapka takıyordu, üzerinde ince bir manto vardı, yakalarını yukarıya kaldırmış, İstanbul'un ayazından yüzünü o şekilde korumaya çalışmıştı belli ki. Şapkası, mantosu ve pantolon paçalarına kadar ıslaktı, gözlük camında da yağmurun bıraktığı minik  damlalar vardı.

Bakışları kesiştiğinde gözlüğünü çıkarmış, cebine attığı eliyle hızlıca küçük bez parçasıyla silip yakasına yerleştirdi. Elini Asaf'a uzatarak zoraki gülümsemeyle tebessüm etti.

Asaf ona uzatılan ele karşılık verdi hızlıca. Aynı anda zihninin analiz süresinde bitmişti.

'Bronzlaşmış ten, belli ki başka ülkeden yeni gelmiş. Kış ülkenin geneline hakimdi. Aynı zamanda saatinde tarihi yanlış, saatler doğru. Geldiğinde saati düzeltmiş ama tarihi fark etmeyecek kadar yeni gelmiş. Sivri uçlu klasik ayakkabı, Alman malı. Özel üretim. Marka giysiler, bakımına önem veren biri. Lakin, ütüsü bozulmuş gömlek, kravat. Aceleyle getirilmiş. Soğuğa rağmen terleyen eller, ritmik olarak yerle buluşan ayakkabı tabanı. Stres. Yakını göremiyor, gözlüğünü de büyük ihtimal yeni takmıştı kapı numarasını görmek için, Asaf'ı gördüğünde hızlıca gözünden çıkarmıştı bu yüzden. Araçla gelmiş, montunun şapkasının üzerinde yer edinmiş damlalar kumaşa geçmemiş üzerinde katman oluşturmuştu.'

PEYDA |bxb|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin