"Yah yah yah Jung Hoseok, uzaklaş benden."
Kafanı koluma yaslamış, kollarınla bedenimi sarmıştın. Yüzünde mızmız bir veledin yüz ifadesi vardı.
"Bana ne~ Burada kalacağım ben."
Hem çok şirin hem de iğrençtin. Tatlığın tapılası, rezilliğin ise mide bulandırıcıydı. Bana sikik ikilemler yaşattığın için senden nefret ediyordum.
"Ölmek mi istiyorsun?"
Sinirlerimi bozmuştun çünkü beni hiç takmamış ve kıkırdayarak başını iyice koluma yaslamıştın.
Seni itebilirdim, o çekilmez suratına yumruğumu büyük bir zevkle geçirebilir ve seni tokat manyağı yapabilirdim. Ama sikeyim ki çok tatlıydın, iğrenç şey.
Güldüğün için dudakların kalp gibiydi ve kalplerden nefret ederdim ama gülümsemen hoşuma gidiyordu. Bana ne yaptığının farkında mıydın acaba?
"Gülümseyince çok güzel oluyorsun. Gülümsemeni izlemeyi seviyorum."
Yattığın kolumdan başını hafifçe kaldırıp bana bakmıştın. Gülümsüyordun ve gözlerin kısılmıştı. Sen diyene kadar gülümsediğimin farkında değildim.
"Sen cidden ölmek istiyorsun."
Sevimli sevimli gülmüş ve işaret parmağını yanağına bastırmıştın. "Benim gibi şirin bir şeyi öldürmek istemezsin."
Gülümsemem büyümüş ve bir şey yapmana fırsat vermeden dişlerimi yanağına geçirip ısırmıştım. "O zaman bende dişlerim."
Gözlerin kapanırken inleyerek başını iyice koluma gömmüştün. "Sabrımı zorluyorsun ma lionne."
Seni dişlemekten zevk alıyorum.
