-"Ee küçük hanım mezuniyet kavalyeniz kim olacak?" diye sordu.
-"Bilmem.Umut olur herhalde." dedim gülerek.
-"Güzel.Ben de Betülle giderim o zaman."
-"Hey hey hey hey!!" diye bağırdım. Şuan kıskancımdan çatlayabilirdim.
-"Ama ben şaka yapmıştım." dedim dudağımı büzerek.
-"Ben de sana ders verdim. Nasıl oluyormuş küçük hanım? Şakası bile kötü." dedi. Bir an duraksadık.
" O zaman soruyorum Güneş" dedi önümde diz çökerek."Mezuniyette eşim olur musun?"
-"Eveet ama bir şartla. Bütün gece dans edeceğiz."
-"Emriniz olur prenses.Benim için şereftir" dedi. Gülüştük.
-"Özgür, karanlık kısıyor.Bence gidelim artık." dedim.
-"Tamam ama bir kere sarılalım."
-"Peki" dedim ve kollarımı açtım. Geldi sarıldı. Boyu uzun olduğu için parmak uçlarımda duruyordum. Kafasını omzuma gömdü.Benim ellerim onun boynunda,onun elleri de benim belime sarılmıştı. Yaklaşık 1 dakika boyunca öyle kaldık. Özgür'ümün kokusunu asla unutamazdım. Derin derin içime çektim. Sonra yavaşça birbirimizden ayrıldık.
-"Hadi atla arkama" dedi ve bisiklete geçti. Bindim ve yine beline sıkıca sarıldım. Özgür gitmiyordu.
-"Ne duruyorsun hadi." dedim. Bana baktı. Dudağını büzerek,
-"Benzini bitmiş çalışmıyor" dedi.Güldüm
-"Ne saçmalıyorsun"
-"Bir öpücük verirsen benzin de fullenir" dedi ve göz kırptı.
-"Anladım ben senin derdini" dedim. Yanağına küçük bi buse kondurdum.Tam o sırada ensemden tuttu ve beni kendine doğru çekti. Ve dudakları dudaklarımda buluştu. Kıpkırmızı olmuştum.Başımı geriye doğru çektim.
-"Artık gidebilir miyiz Özgür bey?" diye sordum.
-"Hemde uçarak" dedi ve hızlıca sürdü. Kamp yerine gelene kadar hiç konuşmamıştık. Özgür'ün sırtı o kadar rahattı ki neredeyse uyuyakalacaktım. Hava kararmıştı.Özgürle vedalaştık. İkimiz de çadırlarımıza geçtik.
Yarın akşam mezuniyet vardı. Kamp yaptığımız yerin yakınındaki Leon otelin terasında kutlayacaktık. Herkes mezuniyet kıyafetini hazırlamıştı. Birbirlerine gösteriyor, 'saçımı nasıl yapsam?Makyajım nasıl olsa' diye sorup duruyordu. Kimisi kuaföre gidecekti, kimisi kendisi yapacaktı.Ben doğal olmaktan yanaydım.
O anda telefonuma bir mesaj geldi. Umut'tan gelmişti.
"2 dakika çadırın önüne çıkabilir misin seninle bir şey konuşacağım" yazıyordu. Korkuyordum.Ona güvenmiyordum.Çıkmalı mıydım çıkmamalı mıydım kararsız kalmıştım. Neden gelmedin diye tantana yapmaması için çıkma kararı aldım.Ama temkinli olmalıydım. Yanıma telefonumu da aldım. Elim,Özgür'ü arama tuşundaydı. Bir şey olursa anında arayacaktım.
Çadırdan dışarı çıkmıştım. Herkes uyuyordu.Bir an tırstım. İlerden ağaçların arasından Umut seslendi.
-"Güneş, buraya gel." dedi.Bank vardı.Bankta oturuyordu.Beni de yanına çağırıyordu.Ürkerek yanına gittim.
-"Efendim Umut?Ne oldu?Neden çağırdın?" diye sordum.Yanına bile oturmadım.
-"Otur yanıma öyle konuşalım." dedi.
-"Hiç oturmayayım.Hemen gideceğim,uykum var" dedim. Ayağa kalktı.Bana doğru yürüdü.
-"O zaman ben hemen konuya gireyim Güneş" dedi ciddi bir tavırla.
-"Tamam" dedim.
-"Yarın mezuniyette benim eşim olabilir misin?Seninle bütün gün dans etmek istiyorum.Hep yanımda dur istiyorum" dedi.Habire yaklaşıyordu.Burnumun dibine girecekti neredeyse.O ileri adım attıkça ben geri adım atıyordum.
-"Biraz geri çekil" dedim ve omzundan hafifçe iteledim.
-"Şimdi böyle mi olduk? Oysa ben senin hayatını kurtarmıştım." dedi.Sahte bir gülüş attım. Kollarımı bağlayıp ters ters bakıyordum.
-"Aman ne kurtarmak"dedim gülerek. Şaşırmıştı.Yüzündeki şaşkınlık ve endişeyi görebiliyordum.
-"Nasıl yani?Ne demek istiyorsun?" dedi.
-"Umut,her şeyi biliyorum."dedim."Bu yüzden artık seninle muhattap bile olmayacağım.Ve 2 metre uzağımda dur" diye ekledim. Umut üstüme üstüme ilerliyordu.Ben iteledikçe o geliyordu. Ensemden tuttu ve kendine doğru çekmeye başladı.Canımı acıtıyordu.
-"Bırak yoksa çığlık atarım" dedim. Elleriyle ağzımı kapadı.Kollarımı tuttu ve ormana doğru sürüklüyordu. Bağıramıyordum.Öyle sıkı tutmuştu ki ağzımı.. Korkudan ölecektim.
-"Senin Özgür'ünden öğrendim bunu" dedi dişlerini sıkarak.Aynı zamanda beni sürüklüyordu.Elini ıssırdım.
O an Özgür koşarak yanımıza geldi ve Umut'a sıkı bir yumruk indirdi. Umut pezevenki anında yere yığıldı.Dudağı patlamıştı. Üstüne yürüyordu,tekmeler atıyordu.Bıraksam öldürecekti.Kolundan tuttum ve çektim.
-"Anlattıklarınızın hepsini duydum. Seni suya itende mi bu şerefsizdi!!" diye bana bağırdı. Gözlerinden ateş fışkırıyordu.Bir şey söyleyemedim. Umut'a baktım.Yerde yığılı yatıyordu.Annesine söyleseydi biz bitmiştik. Yerden kalktı ve Özgür'e,
"Bu iş daha bitmedi.Bunu sana ödeteceğim." dedi pis pis bakarak. Sonra yanımızdan uzaklaştı. Hemen Özgür'e sarıldım.
-"Sana bir şey yapmadı demi o piç kurusu"
-"Yok.Ben iyiyim ama sen keşke ona vurmasaydın.Şimdi annesine söyleyecek.Bir ton kargaşa.."
-"Sorun değil.Haketti.Hem annesine söyleyecek yüzü mü var bu yaptığı pislikleri. Hiç kimseden korkmuyorum.Gelsinler umrumda değil." dedi.Sinirden köpürüyordu.
-"Tamam gel şu banka oturalım.Ayakta durma" dedim.Sakinleştirmem lazımdı. Banka geçtik. Onun başını omzuma yasladım. Elimle de saçını okşuyordum.
-"Hiçbir şey için kendini üzme Özgür'üm.Sen bana lazımsın." Son cümle onun lafıydı. Gülümsedi.Gözlerini kapatmıştı.Benim de uykum gelmişti. Özgür'ün yanı kadar rahat hiçbir yer yoktu.
-"Özgür,istersen çadırlarımıza geçelim.Saat geç oldu." dedim.
-"Tamam geçelim.Kendine iyi bak.Telefonuna mesaj gelirse bana söyle.Her şeyden haberim olacak.Artık hiçbir şey saklamak yok" dedi
-"Söz veriyorum." dedim esnemeyle karışık gülerek. Son bir kez sarıldık ve çadırlarımıza geldik. Elçin'e olanları anlatmıştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Farklıyım (Tamamlandı)
Подростковая литератураDiş telli, şişman, kısa saçlı, gözlüklü bir kızın hayatı boyunca dalga konusu olması.. Alay edenler, dışlayanlar hatta yumurta domates fırlatıp okulumuzda senin gibi çirkinleri istemiyoruz yazılı pankartlarla aşağılama... Güneş, kendisiyle dalga...