Gece karanlığını manevi olarak çok iyi yansıtıyordu. Yıldızlar küsmüş, terketmişlerdi geceyi. Geceye Jackson da küsmüştü. Gözleri kendiyle aynı renge bürünmüş ellere bakarken acıyordu. Gece boyu ağlamış ameliyatı umut ve korkuyla bekliyordu.
Korkuyordu. Değer verdiği tüm insanları kaybediyordu. Anneannesi yetmez gibi hayat ondan Jaebum'u da mı alacaktı? Dayanamazdı ki. Güneş asla doğmaz, gecesine yıldızlar ve Ay gelmezdi. Irmakları, gölleri kururdu. Yapamazdı ki onsuz. Onun yaşaması Jaebum'un nefes almasına bağlıydı. Eğer nefes alamazsa nasıl yaşardı?
"Jackson o iyi olacak. Lütfen kalk elini yüzünü yıka. Üstünü değiştir. Hadi bak Jaebum kalktığında seni böyle mi görsün." Jongin konuştuğunda Jackson onu pek dinlemiş gibi görünmüyordu. Aklı sadece Jaebum'daydı.
"Jaebum nasıl? Ameliyat bitmedi mi?"
Sesi kısıldığı için sesi fazla çıkmamıştı. Ama Jongin'in onu duyabilecek kadar derin bir sessizlikteydiler.Sehun ve Sehun'un çok yakın bir arkadaşı Kunpimook ile Jaebum'un ameliyatındaydılar. Kunpimook'un kliniği vardı. Şu an hepsi buradaydılar. Sehun gecenin bir yarısında aradığında Kunpimook hemen kliniğini açmış ameliyat için gerekli her şeyi hazırlamıştı.
Dört saattir ameliyattaydılar. Youngjae ağlama krizine girmiş, sonra da yorgun düştüğü için ona suyuna uyku ilacı katıp içirmişlerdi. Yoksa asla uyumayacak, kendini daha da fazla yoracak, ayılıp bayılacaktı. Yugyeom en mantıklı çareyi bunda bulmuştu.
Jongin cevap verdi. "Hala ameliyat devam ediyor. Onlar çıkmadan bir şey diyemeyiz."
Jackson gözlerini boşlukta tutarak derin bir çekti. Jaebum'a bir şey olması ihtimali onu öldürüyordu. Zamanı geriye almak o depoya kendi girmek istiyordu. Şu an ameliyatta olanın Jaebum değil Jackson olması gerekiyordu ona göre. Ama hayattı bu. Onun asla yüzüne gülmemişti.
Anne, baba ne asla bilmemiş. Anneannesinin şefkatinden, sevgisinden anne baba yokluğunu gidermeye çalışmıştı. Olmamıştı. Küçükken çok yara almıştı. Çok düşmüş ama onu kaldıran kahraman bir babası eve gidince yaralarını şefkatiyle iyileştirecek annesi yoktu. Jackson kendi kendine büyümüş, kendi kendine iyileşmişti.
Ama minnettardı yine de anneannesine. Ona çok iyi bakmıştı. Her ne kadar kızı Jackson'ı hata olarak görse de o, onu torun diyerek bağrına basmıştı.
Sonra bir gün lanet yangında onu kaybetmiş, hayata küsmüştü. Ateşte yanan sadece evi ve o değildi. Jackson'ın kalbi ve ruhu da yanmıştı. Lakin o gün, Jaebum'un ona bakıp güldüğü gün her şey değişmişti. Asla heyecanlanmayan kalbi heyecanlanmıştı. O günden sonra defa kalbinin atışını hissetmişti. Bu o güldükçe ya da ona temas edince artmaya başlamıştı. Artık normal olmadığını, iyileştiğini hissediyordu.
Kalbi ve ruhu Jaebum'un gülüşü ve Jaebum ile küllerinden yeniden doğmuştu.
****
Jaebum sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Bir çocuk ağlıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ama o onu bir türlü bulamıyordu.
Kalbindeki acıyla koşmaya devam etti ama bir türlü onu bulamıyordu. Bir anda etrafı karardı. Yine sesler gitmişti.
*****
Üç gün olmuştu. Jackson içten içe umutsuzluğa kapılıyordu. Sehun ve arkadaşı ameliyatı başarıyla bitirmişler, fakat Jaebum'un uyanmasının bir kaç gün süreceğini söylemişlerdi. Fakat Jackson'ın yanında söylemedikleri bir gerçeği aralarında konuşurken Jackson tesadüfen duymuş ve kafayı yemişti. Jaebum'un uyanmama ihtimali vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hard Love- Jackbum ✔️
FanfictionIm Jaebum. Gizli göreve gönderilmiş başarılı bir polis. Jackson Wang. Tüm ülkenin hain bildiği fakat ülkesine ihanet edecek son insanlardan biri. Jackson onun örgütüne sızmış polise aşık olmuştur. Peki bir anda Jaebum'un onun örgütünü dağıtmak ve...