-22-

1.3K 104 6
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

"Geçmiş artık geleceğe ışık tutmadığı zaman, akıl karanlıkta gömülür."

☁️☁️☁️☁️



Sızlıyordum.

Tek hissedebildiğimiz ve algılayabildiğim şey bundan ibaretti.Hasar yine olduğu gibi beni solumdan yakalamış, soluğumu kesmiş ve pamuk ipliğini aratmayacak incelikte yeniden can vermişti.Zonklayan başım zorlukla gözlerimi açmama neden olduğunda sadece birkaç saliselik dilimde tüm düşüncelerde yerlerine geçmişlerdi.Oysa unutmak ne de güzeldi.Devamlı başucumda ötmeye devam eden makine iyi olduğumu dile getirse de bir an gülmek istedim.

Kalbim atıyordu, ruhum ölüyordu.

Yaptıklarımdan hiçbir zaman pişman olmamıştım.Aksine şu yaşıma kadar tırnaklarımla kazıyarak gelmiş olmanın bilançosu pes etmediğimi gösterirdi ta ki şu zamana kadar.Belki de artık vazgeçmenin zamanıydı.Bir katilden kaçmak yerine teslim olmak, anıların silik yalnızlıklarına değil de kalabalıklarda kaybolmak gerekliydi.Gerçekten böyle mi olmalıydı?Ardımın dönük olduğu kapı açılırken kıpırdamadan öylece bekledim.

-Gerçekten beni sinirlendiriyorsun.

-Ben mi seni sinirlendiriyorum?

Ayaz başkomiserin sesini duyduğumda ağırca gözlerimi kırptım fakat diğer naif kadın sesini tanımıyordum ve daha önce de duyduğumu hiç düşünmüyordum.

-Haftalardır yüzünü görmüyorum Baran.Tesadüfen yaralandığını duymasam bundan haberim bile olmayacak ve bana sabrımın son demlerini yaşatmadan çekil önümden.

Az öncekine nazaran daha baskın ve adeta kızgınlık dolu kadın sesi tekrar yankılandığında birbirlerini tanıyor oldukları çok açıktı.Belki de bu da Rana Hanım gibi Ayaz başkomiserin yıllardır tanıştığı birisiydi bilmiyorum ama bildiğim tek şey yine ucunun bana dokunacak olmasıydı.

-Bu yaptığın için seni içeri bile atabilirim anne farkındasın değil mi?

Bir an kulaklarımın bana oyun oynadığını zannetsem de yanlış duymamıştım.Ayaz başkomiser anne demişti.Ne yani annesi buraya mı gelmişti?

-Seni şuracıkta ayağımın altına alırım kim kimi içeriye atıyormuş görüşürüz Baran efendi.

-Anne lütfen beni zorlama bak lütfen diyorum ve buradan gitmeni istiyorum.Hem bak Sıla da uyuyor!

-Uyumuyorum.

Sesim benden bağımsız çıktığında zorlukla da olsa sırtüstü döndüm.Canım az da olsa yandığı için dişlerimi sıktığımda gözlerim yavaşça kapının girişinde duran anne ve oğula kaydı.Birisi öfkeden fokur fokur kaynarken diğeri yumuşak bir tebessümle bana bakıyordu.Kahve gözler yine istemediği bir şey yaptığım için kızgınlıkla bana bakarken böyle bir adamın annesiyle tanışmayı gerçekten istemiştim ve halsizliğime rağmen belki de bu yüzden konuşmuştum.

-Aldın başına belayı o zaman!

Ayaz başkomiser öfkeyle konuşurken annesi hızla ona doğru döndü.Gözleri şaşkınlıkla açılmışken bu duruma gülmek istedim.Tartıştıkları ilk andan itibaren bile annesiyle zıt karaktere sahip olduğu o kadar belli oluyordu ki bunu anlatmaya bile gerek yoktu.

-Bana bela mı diyorsun sen?

Tehditkar bakışlar ile dudaklarımı yaladım.Ayaz başkomiserin yüz hatları bir anda değiştiğinde ne yani annesinden çekiniyor muydu yoksa?Sessiz bakışları çok şey anlatırken annesi odaya doğru bir adım daha attı.Hızla kapıyı oğlunun yüzüne kapatırken işte bu sefer dudağımın bir tarafı kıvrıldı.Demek ki Ayaz başkomiserinde karşısında konuşamadığı birisi vardı ve ben buna şahit olmuştum.

BULUT SUYU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin