29. Bölüm

1.6K 78 14
                                    

Uzun zaman olmuştu, koskoca 4 yıl geçmişti aradan. Epeyce kilo vermiştim ve sigaraya başlamıştım neredeyse doğru düzgün yemek yemiyordum bile. Çalıştığım işten karnımı doyuracak kadar para alıyordum ve yetiyordu bana, fazlasına gerek yoktu zaten. Beni düşüncelerimden bölen şey patronumun sesi olmuştu. Bugün de mesaim bitmişti. Açıkçası çalıştığım yeri sevmiyordum işten bir sorunum yoktuda patronum bana resmen yürüyordu. Beni her akşam arabayla eve bırakmak istiyordu ama her seferinde reddediyordum. Yine yürüyerek eve gitmek için iş yerinden çıktım. Cebimdeki son parayla kızım nisa için doğum günü pastası aldım. Bugün tam 3. yaşını dolduruyordu. Ne zaman nisa'yı uyurken izlersem aklıma babası geliyordu. Her ne kadar fiziksel olarak bana benzese'de tam babasının kızıydı. O inatçılığı, dik başlılığı... Nisa'dan hiç kimsenin haberi yoktu. Zaten tahirle bir defa olsun konuşmamıştık. Arada asiye ablayla konuşuyorduk onada düşük yaptığımı söylemiştim. Defalarca yanıma gelip beni görmek istemişti ama adresimi vermemiştim. Sadece ankarada yaşadığımı biliyordu. Eve geçtiğimde nisa'nin en sevdiği yemeği yaptım. Daha sonrada üst kata nisa'yı almak için elif'in yanına çıktım. Elif üniversite öğrenciydi ve ben işteyken boş zamanlarında nisa'ya bakıyordu. Zili çaldığımda kapıyı elif açtı. Nisa elif'in bacaklarının arkasına saklanmıştı. Kafasını yan tarafa uzatıp kim olduğuma baktı. Benim olduğumu görünce kollarını açıp bana doğru koştu. Hemen dizlerimin üzerine çökerek nisa'nın boyuna indim ve ona kocaman sarıldım. Saçlarını kokladım ardından öpücük kondurdum. Onu çok özlemiştim. Nisa 1 yıldan beri konuşmuyordu. Yaklaşık 1 yıl önce trafik kazası geçirmiştik. Ben kısa sürede atlatmıştım ama daha küçük olduğu için kazanın şokunu üzerinden atamıyordu. Çoğu gece kabus görüp ağlayarak uyanıyordu. Nisa'dan ayrıldıktan sonra ayağa kalkıp elif'e sarıldım. "Çok teşekkür ederim elif inan sen olmasan ne yapardım, nisa'yı kime emanet ederdim bilmiyorum". Elif gülümseyerek "Öyle şey olurmu nefes abla, hem artık nisa benim kardeşim gibi." Dedi. Daha sonra nisa'ya göz kırptı. Nisa'da olduğu yerde gülüyordu. " Bak ne diyeceğim bugün nisanın doğum günü. Hadi gel beraber kutlayalım." Elif evde tek yaşadığı için çoğu gece beraber oturuyorduk. Direk kabul etti daha sonra beraber aşağıya indik. Yemeği gülerek eğlenerek yiyorduk. Elif nisayla geçirdiği komik anları anlatıyordu. Nisa'da gülerek tepki veriyordu. Yemekten sonra ben bulaşıkları yıkarken elif ve nisa'da çizgifilm izliyordu. Aldığım pastanın üzerine mumları yerleştirirken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda gelen kişinin elif'in erkek arkadaşı aytaç olduğunu gördüm. Aytaç'ı tanıyordum çoğu zaman akşamları o da bizimle beraber oturuyordu. Elinde içecek ve büyük bir hediye paketi vardı. Elindekileri alıp Aytaç'ı içeriye davet ettim. Nisa Aytaç'ı görünce çok sevinmişti. Herkes içeriye geçince ışıkları kapatıp elimde pastayla bende oturma odasına gittim. Hep beraber "İyi ki doğdun nisa" derken o an ki yüzündeki gülümseme görülmeye değerdi. Nisa mumları üfledikten sonra yanıma gelip beni öptü. O an elime düşen gözyaşıyla kendime geldim. Hemen gözlerimdeki yaşı silip pastayı kesmek için mutfağa götürdüm. Dilimlediğim pastaları içeriye götürken elif'te yanıma gelip meyvesularını aldı. Biz otururken nisa'da deli gibi dans ediyordu. Yaklaşık 1 saat sonra yorgun düşüp uyumuştu. Nisa'yı odasına götürüp yatırdıktan sonra aytaç ve elif'le balkona çıktık. Aytaç'tan bir tane sigara alıp yaktım. İçime çektiğimde boğazımdaki acılık öksürmeme neden olmuştu. Aytaç "Abla bazen çok içiyorsun ya." dediğinde acıyla gülümseyip cevap verdim " Bana diyene bak." Elif gözlerimin içine bakarak bana bir soru yöneltti " Onu bazen özlüyormusun? Yani ne bileyim onu hiçmi unutmaya çalışmıyorsun?" Gözlerimi devirip elife kısa bir cevap verdim "Bu konuyu ve onun hakkında konuşmak istemediğimi defalarca söyledim demi elif. Lütfen onun hakkında bana birşey sorma yoksa kalbini kıracağım." Biraz oturduktan sonra aytaç ve elif gitmişti. Bende evi toparlayıp yatağa geçtim. Yine her gece ki gibi tahir'i beş dakika da olsa rüyamda görmek için dua ettim. Evet beni yalnız bıraktığı için tahir'e kızgındım ama hiçbir zaman tahir'i unutmak istemedim. Beni bir kabusun içinden elimden tutup çıkardı. Kötü anılarımın yerini iyi anılarla değiştirdi. Nisa ne zaman babasını sorsa ona babasının öldüğünü söyledim. Ona hiçbir zaman babasını kötü hatırlatmak istemedim. Babasının bizi bırakıp gittiğini onu sevmediğini düşünsün istemedim. Her gece ki gibi gözyaşlarımı tutamamıştım. Bir süre daha sessiz sessiz ağladıktan sonra hava almak için balkona çıktım. Bir tane sigara içip tekrardan bu yaşadığım hayati sorguladım. Neden dünyaya geldiğimi sorguladım gözyaşlarımı dindirmek istememe rağmen aksine dahada çok arttı. Elimi yüzümü yıkamak için banyoya koştuğumda direk soğuk suyu alıp yüzüme çarptım. Daha sonra sinirlerime hakim olamayıp elimi aynaya geçirdim. Elimin acısını umursamadan mutfağa koşup masadaki herşeyi yere attım. Artık hıçkıra hıçkıra ağlarken sırtımı duvara yaslayıp yere oturdum. Dizlerimi kendime çekip başımı koydum. Ağlamamı durduramazken nisa'nın yanıma gelip saçlarımla oynadığını farkettim. Kızımı düşünmeden intihar girişiminde bulundum ve yerdeki kırılmış camların birini alıp bileklerimi kesmeye kalktım. Elimden kanlar akarken yavaş yavaş gözlerim kararıyordu. Son olarak nisa'nın başımda ağladığını gördüm. Daha sonra karanlık beni kendi kollarına hapsetti.

Başıma giren dayanılmaz ağrıyla gözlerimi yavaş yavaş açtım. Kafamı sağıma çevirdiğimde tahir'in yanımda olduğunu farkettim. Hemen telaşla yanıma gelip çökmüştü. Alnımda öpüp konuşmaya başladı " Allah'ım sana şükürler olsun.. Nefesum sonunda gözlerinu açtun.. Hiç uyanmayacaksun sandum.." Tahir'i çok özlediğimi önu görünce farkettim. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda gözüme gelen ışıkla yüzümü buruşturdum. Başımdaki beyaz önlüklü kişinin " Hastamız gözlerini açtı." dediğini duydum. Etrafıma baktığımda tahir yoktu. Neydi bu şimdi hayalmi gördüm ben. Kolumdaki serumu hızla çekip pek mümkün olmasada ayağa kalkmaya çalıştım. Dayanamayıp bağırdım " Tahir nereye gitti? Burdaydı o nereye gitti? Hayır ben tahir'i istiyorum. Bırakın beni tahirim burdaydı benim onu bulmam lazım bırak-" sözümü tamamlayamadan gozlerim karardı ve karanlık beni yine kendine hapsetmişti.

Uyandığımda yanımdaki koltukta elif'in uyuduğunu gördüm. Derin bir nefes alıp zorda olsa yavaş yavaş pencerenin oraya yürüdüm. Bir süre hava aldıktan sonra geri yatağa yürürken elif uyanmıştı. Telaşla etrafına baktığında beni görünce içinin rahatladığını yüzünden görebiliyordum. "abla gittin sandım ya." Elif'in dediğini umursamadan nisa'yı sordum " Nisa nerede?" "Aytaç ile kahvaltı yapmaya gittiler. Gelirler birazdan. Sen nasılsın abla ne zaman uyandın?" " 10 dakikadan fazla olmadı." Elif onaylar bir biçimde kafasını sallarken gidip karşısında oturdum. "Nasıl geldim ben hastaneye?" "Senden çıktıktan sonra aytaç ile yukarıda biraz daha oturduk. Daha sonda aytaç evine gidecekti kapıya çıkmıştık ki evden gelen sesleri duyduk. Daha sonra kapıyı ağlayarak nisa açtı. Öyle işte abla aytaç getirdi seni hastaneye." Elif anlatırken kesik kesik yaşadıklarım gözümün önüne geldi. Daha sonra gözyaşlarıma hakim olamadım. " Elif biliyormusun ben çok kötü bir anneyim. Kızımı düşünmeden hayatım pahasına kendime zarar verdim. Ben nasıl böyle birşey yaptım. Ben kızımı düşünmedim kendimi düşündüm. Ben naptım ben." Ayağa kalktığımda başım dönmüştü. Elif beni yatağa otutturup hemşireye haber vermişti. Hemşire bana sakinleştirici yaptıktan sonra biraz olsun durgunlaşmıştım. Sessizce ve ağlayarak duvarları inceliyordum. Bir süre sonra aytaç ve nisa gelmişti. Nisa sevinçle yanıma koştuğunda beni böyle görünce yüzündeki gülümsemesinin silinmesi saniyeler aldı. Nisa'yı öyle görünce direk gözyaşlarımı silip ona sarıldım "Annecim ben çok iyiyim tamammı. Üzülme sen prensesim. Sadece biraz hasta olmuşum" nisa'ya gülümseyerek baktığımda bana kocaman sarıldı. Minnacık elleriyle gözyaşlarımı silerken ağzından bir kaç cümle döküldü "Ağlama anne, ben burdayım." Nisa'nın uzun süre sonra konuşması beni o kadar mutlu etti ki.. Yaklaşık yarım saat sonra doktor odaya geldi. "Ne zaman hastaneden çıkacağım?"
Doktor elindeki belgeleri inecelerken hemşireler nisa'yı elif'i ve aytaç'ı dışarıya çıkarıyordu. "Kötü bir durum mu var?" Doktor yüzüme bakıp konuşmaya başladı "Nefes hanım bunu söylemek hiç istemezdim ama maalesef kansersiniz." Doktor'un ağzından çıkan o kelimeyle sanki kaynar sular başıma döküldü. Doktor bey yine birşeyler söylüyordu ama beynimdeki "kansersiniz" kelimesi sürekli yankılanıyordu...

DEĞERLİ OKUYUCULARIM UZUN BİR SÜRE SONRA YENİDEN MERHABA. ÇOĞU KİŞİNİN HEYECANLA VE MERAKLA BEKLEDIGI YENI BÖLÜM GELDI. SIZCE NASIL OLMUŞ?
NISA HAKKINDA NE DUSUNUYORSUNUZ?
YORUMLARINIZI BEKLIYORUM❤🎈

ARAMIZDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin