Asaf Ömer 'e yaklaşıp " oğlum bugün günlerden ne ? kesin özel bir günü unuttuk. Baksana şu hazırlığa, valla mahvedecekler bizi " diye fısıldadı. Ömer arkadaşına ters bir bakış atıp " bir sus oğlum ya ne cıvık adamsın " diyerek masaya doğru ilerledi. Önce sofrayı daha sonra heyecandan kıpır kıpır olan iki kadını süzdü ve " hayırdır hanımlar bugün özel bir gün mü, neyi kutluyoruz ? " diye sordu. iki genç kadın aynı anda " yoo özel bir gün değil, içimizden geldi. Hadi geçin soğumasın " diyerek onları sofraya yönlendirdi.
Şen şakrak bir sohbet eşliğinde yenen yemeğin ardından, Ravza daha fazla dayanamadı ve Damla ' ya kısa bir bakış atıp " bizim size söylememiz gereken çok önemli bir şey var " dedi ve arkadaşına bakışları ile salonu işaret etti . Hiçbir şey söylemeden yerinden kalkıp salona giden genç kadın elinde iki küçük paketle geri döndü .Paketleri gören beyler şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Birşeyler döndüğü belliydi ya hadi hayırlısı.
" Onlar ne öyle hayatım ? " diye sordu Ömer karısının elindeki paketlere bakarak. Asaf kulağının dibinde " ahaa, ben sana dedim. Kesin biz özel bir şeyi unuttuk " diye fısır fısır konuşmaya devam ediyordu. Ömer ona ters bir bakış atıp cevap bekleyen meraklı bakışlarını karısının yüzüne çevirdi. Daha fazla bu gizeme dayanamayan Asaf yerinden kalktı ve karısının yanına ilerledi.
" Ravza'm, bugün özel bir gün ve biz unuttuk değil mi ? Ama inan bu aralar o kadar yoğunum ki, yoksa ben hayatta unutmam biliyorsun. Söz. Bir daha ki sefere bunu telafi edeceğim " diye bir solukta uzun bir demeç verdi. Damla kıkırdadı. "Tencere kapak dedikleri bu olsa gerek, bir solukta ne kadar çok şey söyledi" diye kendi kendine söylendi. O sırada kocasının yanı başına geldiğini fark etmedi.
" Bence de öyle hayatım, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş" diyen sesle bir an irkildi ve kocasına döndü. Ömer bakışları ile elini işaret edip " O elindeki sanırım benim için, vermeyecek misin ? " diye sordu. Heyecandan eli ayağına dolaşan Damla arkadaşlarına kısa bir bakış attıktan sonra paketi kocasının avuçlarına bıraktı. İki genç adam aynı anda ellerindeki paketleri açıp içindeki minicik bebek patiklerini görünce, şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Kısa süren şaşkın bakışmalarının ardından tekrar eşlerine döndüler. Asaf heyecanla ileri atıldı.
" Ravza bunlar...yani ... yoksa... " diye birkaç saçma kelime kurdu ve ardından kısacık bir an gözlerini kapatıp açtı. Kuruyan boğazını ıslatıp " ben şimdi doğru mu anladım, yani bunlar b-bebek var mı demek oluyor " diye zar zor tamamladı cümlesini. Öyle heyecanlanmıştı ki kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu. Ravza gözleri dolu dolu baktı kocasına, başını olumlu anlamda sallayıp " evet " dediği an kendini Asaf 'ın kollarında buldu. " Allahhh! " diye bir nida koptu genç adamdan ve karısını kendi etrafında döndürmeye başladı.
"Dur şaşkın, bu şekilde dönmeye devam edersek gün boyu bütün yediklerimi üzerine kusacağım, indir beni. " Asaf duyduğu sözlerin ardından ani bir hareketle durdu ve yavaşça yere bıraktı kucakladığı bedeni. Elini karısının karnına götürüp okşadı." Afedersin canım, ben bi an heyecandan düşünemedim iyisin değil mi? Bir şey olmamıştır " diye endişe ile sordu.
" Merak etme bir şey olmamıştır. Hem sen böyle en ufak şeyde evham yapacaksan dokuz ay nasıl geçecek Allah bilir " dedi ve ardından Damla ile Ömer ' e çevirdi bakışlarını. Ravza ile bakışları kesişen Damla da yüzünü tebessümle izlediği bu manzaradan çekip eşine döndü. Ömer sanki transa girmiş gibi hala tepkisiz bir şekilde elindeki pakete bakıyordu. Damla kocasına bir adım daha yaklaşıp koluna dokundu. " Sen bir şey söylemeyecek misin ?" diye sordu tedirgin bir sesle. Kocasının bu hali gerilmesine neden oluyordu.
Ömer elindeki paketten usulca kaldırdığı bakışlarını karısına çevirdi ve uzunca bir süre yüzüne baktı. Tepkileri, ne kadar şaşkın olduğunu açıkça belli ediyordu. Ancak yine de sessizliği genç kadının içine huzursuzluk tohumları ekiyordu. Kocasından beklediği tepkiyi alamayan Damla bu sessizliğe daha fazla dayanamadı ve gözyaşları içinde hızla terk etti mutfağı. Ömer hala tepkisiz bir şekilde olduğu yerde durmuş, gözyaşları içinde uzaklaşan karısının ardından bakıyordu. Ravza arkadaşının peşinden gitmek için hayal kırıklığı ile hareketlendi ancak kocası tarafından engellendi. Asaf arkadaşının yanına ilerleyip önünde durdu. İki kolundan tutup onu güçlü bir şekilde sarstı. " Oğlum şoka falan mı girdin. Kendine gel, bak kız nasıl üzüldü. Hadi git karının arkasından " dedi. Ömer duyduğu sözlerin ardından bir rüyadan uyanır gibi hızlıca kendine geldi. " Be-b- ben yani şimdi ba- ba-baba mı oluyorum " diye kekeledi şaşkınca. Asaf gülümsedi ve omuzuna dostça bir yumruk attı. " Nihayet anladı. Evet oğlum, tam olarak öyle oluyorsun. Hatta birlikte oluyoruz " diye sırıtarak karısına göz kırptı ve tekrar Ömer 'e döndü.
" Hadi git önce karının gönlünü al, kızcağız çok üzüldü. Valla bu tepkiden sonra bence o çocuğu doğurmasa yeridir. Ama sen yine de şansını dene " dedi. Ömer onun eğlenen ifadesine yandan bir bakış atıp " zevzek herif çekil önümden" diyerek onu kenara itti ve mutfaktan koşarak çıktı. Sonra aklına yeni gelmiş olacak ki geri dönüp kapının ağzından seslendi can dostuna. " Bu arada tebrik ederim. Sen çok iyi bir baba olacaksın " Asaf'ın omuzları gururla kabardı. "Senin kadar iyi olamasak ta bakacağız artık " deyip omuz silkti ve " hadi git artık bizde eve geçiyoruz " diyerek karısını koltuğunun altına alıp bahçe kapısına yöneldi. Ömer ise koşar adımlarla üst kata çıktı ve yatak odasına girdi. Ancak güzel karısını orada bulamadı. Hızla banyoya yöneldi ancak orası da boştu. Koridora çıktığında oğlunun odasından karısının hıçkırık sesleri geldi. Ona bu durumu yaşattığı için içinden kendine küfretti. Tam kapıyı açacağı sırada karısının sözleri çalındı kulağına. Canı her sıkıldığında yaptığı gibi oğluyla dertleşiyordu ay yüzlüsü. Sessizce dinlemeye başladı karısını." Annecim, sende baban gibi bana kızdın mı ? Biliyorum henüz çok erken. Sen daha çok küçüksün ama benim içinde sürpriz oldu bu durum. Off daha sana bile doğru düzgün bakamazken ikinize birden nasıl iyi bir anne olacağım hiç bilmiyorum. Hem galiba, baban kardeşini istemiyor. Hiç sevinmedi biliyor musun?" Genç kadın bu sözlerle hem oğluna dert yanıyor hem de içli içli ağlıyordu. Ömer sessizce içeri girdi. Karısını kolları arasına alıp " kim demiş sevinmediğimi, çok hemde çoook sevindim ay yüzlüm " dedi. Damla o kadar kırılmıştı ki, ne yüzünü döndü ondan tarafa ne de bir karşılık verdi. Ancak boğazından kopan hıçkırığa da mani olamadı. Ömer karısının yamacına daha bir sokuldu ve yüzünü kendine çevirdi. Yanaklarına süzülen gözyaşlarını şefkatle kuruladı. Alnına uzun ve sıcacık bir öpücük kondurup bakışlarını birleştirdi." Özür dilerim su damlam. " Dedi. " Çok özür dilerim. Ben aptal herifin tekiyim. Ne oldu bilmiyorum. Bir an sanırım mutluluktan şoka girdim. Çok aptalca davrandım biliyorum, affet beni ne olur. Gözünden akan tek damla için bu şehri yakarım biliyorsun. Ne olur akıtma artık gözünden bu inci tanelerini. Hiç istemez olur muyum ben kızımı. Nasıl böyle düşünürsün. Deli oldum kızım. Mutluluktan şoka girdim sen hala ne diyorsun " sözlerini bitirir bitirmez karısını tekrar kolları arasına aldı. Bir süre sonra sakinleşen genç kadın çatallaşmış bir sesle konuştu. " Kız olacağını nereden biliyorsun, belki yine oğlumuz olacak " Karısının sesini duyan genç adam rahatlamış bir soluk aldı ve " bilmiyorum, sadece öyle hissediyorum. Tıpkı annesine benzeyen dünya güzeli bir kızım olacak bence " dedi. " Ayrıca oğluma söylediklerini duydum. Sen benim bu dünyada tanıdığım en mükemmel annesin. Sakın bir daha öyle şeyler düşünme. Eminim hem oğlumuzu hemde kızımızı harika birer insan olarak yetiştireceksin. Kendine inan. Benim sana inancım sonsuz " diye fısıldadı. Damla ağlamaktan kızaran yüzünü kocasının göğsüne bastırdı. Ömer ise kadının henüz dümdüz olan karnını güçlü parmakları ile şefkatli bir şekilde sardı. Bakışları beşiğinde mışıl mışıl uyuyan oğullarına kaydığında gözlerini huzurla kapatıp onlara bu güzel nimetleri verdiği için Yaradan'a tüm kalpleri ile şükrettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNLÜMÜN KIBLESİ
SpiritualBir insanın çocukluğu onun kaderi olabilir mi? Kaderleri ana rahmine düştükleri an bir yazılmış iki yürek... Aynı gün aynı saatlerde dünyaya ve birbirlerine merhaba diyen iki minicik kalp... Yıllar sonra birbirlerine yanacaklarını bilmeden henüz ço...