Gece boyu huzursuz bir uykunun kollarında olan genç kadın, güneşin ilk ışıkları ile uyandı. Tüm gece boyunca ara ara yoklayan minik sancılar onu fazlasıyla huzursuz etmiş ve bütün gece kocası dönmeden doğumun gerçekleşmemesi için dua etmişti. Yatakta daha fazla kalmak istemedi. Yavaşça doğrulup yataktan kalktı ve banyoya geçti. Elini yüzünü yıkadıktan sonra, üstünü değiştirdi ve kendini mutfağa attı. Boğazı kurumuştu ve yutkunduķça iğne batıyormuş gibi hissediyordu .Bir bardak su doldurup içti. Ev oldukça sessizdi. Anlaşılan henüz kimse uyanmamıştı. Kendini oyalamak için kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Bu şekilde belki kafası da biraz dağılırdı. Çay suyunu koyup , kahvaltılıkları dolaptan çıkardı ve güzel bir sofra hazırlamaya başladı.
Damla ise bebek telsizinden gelen oğlunun ağlama sesi ile ani bir hareketle yerinden kalktı ve bu ani hareket karnına küçük bir sancı girmesine neden oldu. Ve ağzından kaçan inlemeye engel olamadı. Karısının acı dolu inlemesi ile yataktan fırlayan Ömer, hızla kalkıp Damla ' nın yanına geçti. Telaş içinde " ne oldu? Sancın mı var ? Ne yapalım? Hastaneye mi gidelim ? " diye ardı ardına sıralarken elini kolunu nereye koyacağını şaşırmış bir vaziyetteydi. Endişeli bakışları karısının yüzünde geziniyordu. Damla kıkırdadı ve kocasının ellerini avuçladı.
"Sakin ol hayatım sadece aniden kalktığım için kramp girdi. İyiyim " dedi gülümseyerek. Genç adam derin bir nefes aldı.
" Neden öyle ani hareketler yapıyorsun Damla'm. Yüreğim ağzıma geldi " dedi hafif sitemle. Damla yüzünü mahçubiyetle eğdi " Yusuf ' un ağladığını duyunca birden düşünemedim. Özür dilerim " dedi. Karısının bulutlanan yüzünü fark eden Ömer, alnına sıcak bir öpücük bıraktı ve " tamam canım sen burada kal ben oğlumuzu alıp gelirim " diyerek odadan çıktı. Yan odadaki oğlunun yanına gitti. Beşiğin de ayakta duran ve çıkmaya çalışan oğlunu görünce tebessüm etti ve baba- oğul tatlı bir sohbete başladılar. Bu sırada bebek telsizinden onları dinleyen Damla, kocasının ne kadar mükemmel bir baba olduğunu düşünürken dudakları şükürle kıvrıldı.
Kucağında oğlu ile odaya geri dönen genç adam " neye gülüyorsun öyle bakalım " diye takıldı güzel karısına. Damla yavaşça ayağa kalkıp hayatındaki en değerli iki erkeğin yanına ilerledi ve her ikisine de tatlı birer öpücük hediye etti.
" Senin ne kadar iyi bir koca ve ne kadar mükemmel bir baba olduğunu düşünüyordum " dedi. Ömer alaylı bir ifade ile " yaa, demek öyle küçük hanım, hadi o zaman sende ne kadar iyi bir eş ve anne olduğunu göster de bu iki aç adamın karnını doyur " dedi.
"Emriniz başım üstüne komutanım " diyen genç kadın, asker selamı ile banyoya yöneldi. İşlerini hallettikten sonra üzerini değiştirdi. Kapının önünde hazır bekleyen kocası ve oğlu ile aşağı kata inmek için merdivene yöneldiği sırada duydukları tıkırtılar ve gelen mis gibi kokularla dönüp birbirlerine baktılar.
" Anlaşılan birileri bugün hamarat gününde " dedi Ömer gülerek. Arkadaşını çok iyi tanıyan Damla ise,
" Eminim uyuyamamıştır ve düşünmemek için kendini mutfağa kapatmıştır " dedi.Mutfak kapısında beliren ayak sesleri ile arkasını dönen Ravza, eli belinde " nihayet uyandınız uykucular. Bilmem farkında mısınız burada hamile bir kadın var. Oğlum açlıktan öldü sizin yüzünüzden " diye sitem etti karnını ovuşturarak. Ömer " sana da günaydın sevgili süt kardeşim " dedi alayla.Damla ise " abartma istersen Ravza, unuttun galiba bende hamileyim ve biraz geç kahvaltı yaptın diye çocuk ölmez merak etme . Ayrıca burası senin de evin neden bizi bekledin ki iki canlı halinle, aşk olsun sana " dedi ve yanına yaklaştığı arkadaşının karnını okşadı.
" Takılıyorum kızım ya , atıştırdım birşeyler merak etme. Hem tek başına yemek pek zevkli değil, o yüzden sizi beklemek istedim " dedi ve masadaki yerlerini aldılar. Oğlunu mama sandalyesine yerleştiren Ömer
" çayları ben doldururum" dedi ve ocağın başına geçti. Damla kocasına aşkla bakıp gülümsedi. Ardından oğlunun mamasını bile hazırlamayı ihmal etmeyen arkadaşına da minnetle gülümsedi.
" Nasıl, rahat uyuyabildin mi ?" diye sordu. Bu sırada çayları çoktan gelmiş, Ömer de masadaki yerini almıştı.
" Sağol canım çok rahattı. Biraz huzursuz uyudum ama yine de dinlenmiş hissediyorum " dedi gülümseyerek. Ara sıra gelen küçük sancılarından şimdilik bahsedip onları huzursuz etmek istemedi. Sohbet eşliğinde yapılan güzel bir kahvaltının ardından Ravza kocası ile konuştu. Ameliyatın bittiğini bir aksilik çıkmazsa yarın sabaha ilk uçakla dönmüş olacağını öğrendiğinde içi bir nebze olsun rahatlamıştı. Ömer salonda oğlu ile oyun oynarken canları sıkılan hanımlar biraz rahatlamak için Kur'an okumaya karar verdi. Neredeyse bütün günü oğluyla oyunlar oynayarak geçiren Ömer ise, onları rahatsız etmemek için afacan oğlunu uyutmak niyetiyle üst kata yönelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNLÜMÜN KIBLESİ
SpiritualBir insanın çocukluğu onun kaderi olabilir mi? Kaderleri ana rahmine düştükleri an bir yazılmış iki yürek... Aynı gün aynı saatlerde dünyaya ve birbirlerine merhaba diyen iki minicik kalp... Yıllar sonra birbirlerine yanacaklarını bilmeden henüz ço...