İçimde dışarı vuramadığım bir öfke var. Anlatamadığım, eski öfkelerimden farklı.
İleri gidip, gidip duruyorum. Düşüyorum yine, aynı yere, aynı çukura, aynı koku, aynı aşağılık duygu, aynı kendinden haz edememe, sevememe kendini ve o kadar da iyi duruyorum ki dışarıdan, kendimden nefret ediyorum, o kadar iyi duruyorum, iğreniyorum, midem bulanıyor. Kendi içime kusuyorum. Nefesim kokuyor. Kokuyor ruhumdan, kokuyor sahte. Çürütmüşüm nefsi, nefsim bile doymamış bir gram.
O çok yüksekten bakan gözlerim, yerin altında olan ezikliğim, aynaya baktıkça sarılışım kendime, başka gözlerde hep parçalanışım.
Öyle dengesiz işte, öyle tutarsız ama iyide oluyorum, genelde yine alevleniyorum. İyi oluyorum ya, yanıyorum yine ama, çok sinirleniyorum kendime. Acayip kızıyorum. Öyle boynumdan tutmak istiyorum kendimi, silkmek istiyorum. Vurmak istiyorum, hırpalamak. Zarar vermek istiyorum. Öyle öldüresiye. Derdim ne acaba, kendimden, kendiliğimden, benden, benliğimden, sen diye seslendiğim benden? Ne istiyorum? Ne isteğim? Ne ister kendim, benden?
Kendimle çok kalmamalıyım ben, tanımamalıyım kendiliğimi, hiçbir detay bilmemeliyim. Ne bilsem net değil zaten. Tanıyamıyorum ki, çözemiyorum, anlayamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
19
Non-Fictionİçimde dışarı vuramadığım bir öfke var. Anlatamadığım, eski öfkelerimden farklı. İleri gidip, gidip duruyorum. Düşüyorum yine, aynı yere, aynı çukura, aynı koku, aynı aşağılık duygu, aynı kendinden haz edememe, sevememe kendini ve o kadar da iyi du...