BÖLÜM. 29

754 85 0
                                    

İçeri girenleri gören Salih ve Sare şaşırmış bir şekilde birbirlerine baktılar.
Gelen Neriman Hanım ve Petek'ti .
Onların salona gelmesiyle Sare ve Salih, ayağa kalktılar.
Salih, annesine bakarak, "Anne bu ne demek oluyor?
Bu kızın burada ne işi var ?"dedi.
Petek, Neriman Hanım'ın konuşmasına fırsat vermeden konuşmaya başladı.
"Neriman annecimin bir suçu yok Salih. Ben kendim geldim buraya.
Benim yerime tercih ettiğin kızı çok merak ettim."

"Senin yerine tercih ettiğim kızmı dedin sen?
Ben seni hiç bir zaman tercih listeme almadım ki petek.
Ben seninle ne konuşmak ne yüzünü görmek ne bulunduğun ortamda bulunmak istemiyorum.
Ben sana hiç bir zaman ümit vermedim.
Siz babamı tuzağa düşürerek kendini bana yamamaya çalıştın.
Petek, bak sen beni sevmiyorsun.
Bunu adım gibi biliyorum.
Eminim seninle evlenmek isteyecek salak çoktur.
Ama sen hala benim peşimdesin.
Senin derdin ne?"
"Benim derdim sensin. Ben seni isterken sen kimsinki beni istemiyorsun.
Sana benim veremediğim neyi verebilir bu köylü kızı."
Neriman Hanım, "Petek haklı oğlum. Bu kız bizim ailemize layıkmı ki sen onun peşinde koşuyorsun?"
Dakikalardır  hiç konuşmayan Sare, öfkeyle ayağa kalktı. Neriman Hanım'ın ve Petek'in karşısına dikildi.
"Afedersiniz Neriman Hanım, size bir şey soracağım. Sizin şehzadenize layık olmam için ne yapmalıyım? Bana söylermisiniz acaba.
Aa dur ben söyleyeyim. Öncelikle zengin olmam lazım.
Sonra size sürekli yalakalık yapmam mı gerekiyor?"
"Sen nasıl bir şeysin öyle, terbiyesiz?"
"Evet terbiyem yok benim. Yok çünkü siz saygıyı haketmiyorsunuz.
Yıllardır uğraştınız bu kaşarı oğlunuza alamadınız.
Neden mi? Çünkü Salih, onu istemiyor sevmiyor anladınız mı?
Ayrıcada nesini sevecek bu boyalı kuklanın.
Salih, beni seviyor Neriman Hanım.
Sadece beni anladınız mı?
Zengin olmasamda, sosyetenin içinden gelmesemde o beni seviyor.
Ve şunuda bilin bende onu çok seviyorum.
Siz beni istesenizde istemesenizde Salih'i bırakmayı düşünmüyorum."
"Sen ne biçim şeysin anlamadım? Oğlumun başında kaldın.
İstemiyorum seni nesini anlamıyorsun?
Benim gelinim Petek, olacak sen değil."
" Duydun. Sare'misin nesin?
Neriman annem doğru söylüyor." dedi Petek.
"Şimdi defol bu evden, güle güle"dedi
Sare, ikisine bakıp, "Öylemi altın kızlar? Siz bilirsiniz dedi.
Sonra da Salih'e bakarak, "Gidebilirmiyiz hayatım, çok sıkıldım" dedi.
Salih'de, "Tabiki hayatım, sen bilirsin" diyerek ayaklandı.
Sare, hemen gidip Salih'in babasının elini öptü. "Sonra görüşürüz babacığım"dedi.
Sonra da Salih'in elini tutarak çıkışa doğru yürümeye başladılar.
Neriman Hanım, hemen oğlunun arkasından geldi.
"Nereye gidiyorsun Salih?
Benim sözümün senin için hiçmi değeri yok"? dedi.
"Ya senin için anne. Senin için benim mutluluğumun hiçmi önemi yok?
Yıllardır tutturdun benim istediğim kişiyle evleneceksin diye.
Neden anne neden? Sevmiyorum istemiyorum anla artık.
Sen benim annemsen, ben kiminle olmak istiyorsam benim yanımda olacaktın. Karşımda değil.
Ben Sare'yi seviyorum. Yıllardır onun aşkıyla yaşıyorum.
Benim için ya sare. Yada hiç kimse anne. Bunu anla artık rahat bırak beni.
Ayrıca bu gece yaptığın affedilir gibi değildi.
Beni sevdiğimin yanında utandırdın.
Şimdi hoşcakal anne"dedi ve Sare'nin elinden tutup evden çıktı."

Sare ve Salih, yolda hiç konuşmadan evlerine geldiler.
Sare, hemen uyumak istediğini söyledi ve odasına gitmek için ayaklandı.
Salih, Sare'nin elinden tutarak onu durdurdu. Sonra da annesinin adına özür diledi.
Sare ise hiç bir şey söylemeden odasına gitti.
Pazartesi sabahı ikisi beraber Yılmaz'ın şirketine geldiler.
Herkes orada toplanmıştı. Asya ve Turgut çalışmalara başlamak için gelmişlerdi.
Zaman kısıtlı olduğundan hemen çalışmaya başlamaları gerekiyordu. Turgut, Sare'yi ve kardeşini bu işle görevlendirip kendisi şirketine diğer işlerinin başına döndü.
Ortaklaşa yapılacak olan otel projesi bitene kadar Asya ve Sare Yılmaz'ın şirketinde çalışacaklardı.
Yılmaz, iki kız için birer oda hazırlattı.
Bu işte dış mimariden çok iç mimari iç görsellik daha önemliydi.
Onun için Sare ve Asya'ya çok iş düşüyordu.
Salih, Sare'den ne kadar ayrılmak istemese de onun işinde başarılı olması için çalışıyor.
Sare'yi üzmemek için ayrı kaldıkları zamanlar için kıza sitem etmiyordu.
Ama Salih, Sare'yi çok özlüyordu.
Eve geleceği saati iple çekiyordu
Haftalardır süren iş temposu yüzünden Sare, eve hep yorgun geliyor Salih'e zaman ayıramıyodu.
O kadar yorgun oluyorduki yemeğini yer yemez yatıyordu.
Diğer tataftada Asya ve Yılmaz, her gün birbirlerini görmekten çok mutluydu. Ama, ikiside bunu itiraf etmiyordu.
Yılmaz, Asya'nın güzelliği karşısında bazen ne yapacağını şaşırıyordu.
Şirketinde çalışan bir çok erkek mimar Asya'yı göz hapsine almışlardı.
Hatta bazıları daha ileri giderek çıkma teklifi bile etmişti.
Bütün bunların farkındaydı Yılmaz ve kıskançlıktan kuduruyordu.
Kıza, bakanları parçalamak istiyordu.
Bu kız benim dememek için kendini zor tutuyordu.
Asya, durumun farkındaydı.
Her gün Yılmaz'ın patlamaya hazır halde dolanmasını gülerek izliyordu.
Asya, sırf Yılmaz'a inat olsun diye işe dekolte kıyafetlerle geliyor onun bu duruma ne kadar sinirlendiğini bilerek keyifleniyordu.
Yılmaz, Asya'nın odasının etafından kuş uçurtmuyordu.
Sekreterine görev verip Asya'nın yanına kim girerse haber vermesini istemişti.
O kadar kıskanıyorduki Asya'yı kaçırıp kendi evine kapatmamak için kendini zor tutuyordu.
Bu kız sanki onu delirtmek için elinden geleni yapıyordu.
İki ay süren son sürat çalışmalar artık bitmişti.Sare ve Asya'nın işleri de bitmek üzereydi.
Akşam iki kız dışarı çıkmak için sözleşmişti.
Kız kıza takılacak ilk işlerinin bitişini kutlayacaklardı.
İş çıkışı eve uğramadan önce yemeğe gittiler.
Sare, Salih'e mesaj atıp bu gece Asya ile dışarı çıkacaklarını haber vermişti.
Salih'in de başka planları vardı.
Sare'ye evlenme teklifi etmeyi düşünüyordu adam.
Ama, nasıl bir teklif yapacağı hakkında daha karar vermemişti.
Evde oturmuş düşünürken telefonu çaldı.
Telefona bakınca arayanın Yılmaz, olduğunu gördü.
Yılmaz, Salih'e Asya ve Sare'nin nereye gittiğini sordu.
Salih ise,  "Onların nereye gittiklerinden sanane Yılmaz. Kız kıza gezecekler işte" dedi.
Yılmaz, "Sen ne kadar rahat  bir adamsın ya? İnsan iki tane güzel kadını yalnız başlarına dışarı çıkarmı?" dedi.
"Neden çıkmasın Yılmaz. Ben Sare'ye sonuna kadar güveniyorum.
Hem sana ne oluyor? Sare benim sevgilim. Asıl benim merak etmem lazım.
"Ben zaten Sare'yi merak etmiyorum Salih.
Asya'yı merak ediyorum.
Sare'yi sen merak et zaten. Ben birde yenge korumalığı yapamam."
" Sonunda ağzındaki baklayı çıkardın.
Asya'yı sevdiğini tahmin etmiştim.
Oğlum sen benden bile beter haldesin.
O kız varya Sare'den daha fazla bir cadı."
"Olsun Salih. Ne kadar cadı olursa olsun. Yeterki Asya, benim olsun.
İki aydır şirketteki lavuklara kaptırmamak için neler çekiyorum.
Şimdiye kadar duygularımdan emin olmadığım için hep geri durdum.
Artık eminim Salih. Ben Asya'yı çok seviyorum.
Onun peşini bırakmaya ve başkasına kaptırmaya hiç niyetim yok.
Artık bırakalım gevezeliği. Ben dışardayım. Hadi hemen gel.
Kızlar neredelerse bizde yanlarına gidelim.
Salih, önce Sare'nin kızabileceğini düşündü. Sonra  Yılmaz'ı yalnız bırakmamak için onunla beraber gitmeye karar verdi.
Sare, gidecekleri yeri Salih'e söylemişti.
Yılmaz ve Salih, mekana gelip arabayı park edip içeriye girdiler. Kızlar cam kenarında bir masada oturmuş sohbet ediyorlardı.
Salih, Sare'yi o kadar özlemiştiki hemen yanına gidip sarılmamak için kendini zor tutuyordu.
Yılmaz, içinde durum farklı değildi.
Asya'yı çok seviyordu. Asya da onu sevsin istiyordu.
Onlarda kızları görebilecekleri bir masaya geçip oturdular.
Kızlar keyifli bir sohbet içinde okul günlerinden konuşup gülüşüyorlardı.
Kahkahaları Salih ve Yılmaz'a kadar geliyordu.
Yılmaz, onların bu haline deli olmuştu. Asya öyle güzel gülüyorduki etraftaki herkesin dikkatini çekiyorlardı.
O dakikaya kadar sakinliğini koruyan Salih, bile Sare'nin gülüşüne takılmıştı.
"Bir insan bu kadar güzel gülebilirmi arkadaş. Bu kız beni delirtecek"dedi Yılmaz.
" Haklısın bu kızlara gülmeyi yasaklamak lazım.
Baksana etraflarındaki akbabalar gözlerini onlardan ayırmıyor.
Salih'in bu sözleri Yılmaz'ı dahada çıldırtmıştı.
Salih'de Yılmaz'dan farklı değildi.
Kızlara bakan adamlar onuda çıldırtmış .
Adamlara kafa göz dalmamak için zor sabrediyordu.
Kızların keyfi gayet yerindeydi. Etrafta olan bitenden habersiz, kendi hallerinde yemeklerini yiyorlardı. Aynı zamanda da gülerek sohbet ediyorlardı.
Karşı masada oturan iki adam kızları buraya geldiklerinden bu tarafa göz hapsine almışlardı.
Gözlerini onlardan ayıramayan adamlar, kızların hala yalnız olduklarını görünce daha fazla dayanamayarak onların masalarına doğru yürümeye başladılar.
Kızların yanına gelince adamlardan biri, "Kızlar bakıyorum yalnızsınız. Bizde yalnız olduğumuza göre isterseniz yemeği beraber yiyebiliriz" dedi.
Asya, adamı şöyle bir süzdü. Sonra da,  " Sizinle yemek  istediğimiz kanısına nereden vardınız?" dedi.
Adam kızın sözlerine rağmen hala ısrarını sürdürdü. "Yalnız olduğunuzu gördük ve size eşlik edelim dedik."
Sare, sinirle ayağa kalktı, "Bakın  bizi
hiç uğraştırmayın. Hemen burdan gidin. Biz yalnız kalmak istiyoruz"  dedi.
Adamlardan diğeri, "Farzetki gitmedik. Ne yaparsın"" diyerek Sare'yi çileden çıkardı.
"Bakın biz sevgililerimizi bekliyoruz.
Eğer sizi bizim yanımızda görürlerse sizin için iyi olmaz."
" Neden yalan söylüyorsun sarışın? Sevgiliniz olsa sizin gibi güzelleri burada yalnız bırakmazlardı."
Salih ve Yılmaz adamların kızlarla konuştuğunu görünce hemen onların yanına doğru harekete geçmişlerdi.
Adamların son cümleleri bitmeden Salih, hemen Sare'nin yanına geçip kızı yanağından öptü, "Afedersin aşkım geç kaldım" dedi.
Yımaz'da hemen Asya'nın yanına geçti. Kızın  kızacağını bile bile eğilip yanağından öptü.
"İşimiz biraz uzadı Asya'm. Bir sıkıntı yok değilmi?" dedi adamlara sinirle bakıp.
Sare'de hemen  Salih'e sarıldı.
"Seni çok merak ettim canım" dedi cilveli bir şekilde.
Salih, yalnızca Sare'nin duyabileceği bir şekilde kulağına eğildi.
"Senin cilvene ölürüm sarışın.
Ama cezalısın kurtulamazsın.
Bunun hesabını sonra vereceksin.
Önce şu lavukları halledelim."
Adamların tam karşularına gelerek,
"Pardon beyler. Bir şey mi söyleyeceksiniz? Bizim  masamıza geldiğinize göre soracağınız nir şey var galiba" dedi  boynunu kütleterek.
Yılmaz'da "Evet beyler, sizi dinliyoruz" deyince adamlar hemen geri adım attılar. "Afedersiniz bir yanlışlık oldu bir tanıdığımıza benzettik, ama yanılmışız" dediler.
Sonrada hemen oradan uzaklaştılar.
Adamlar gittikten sonra Sare, girdi söze. "Siz bizimi takip ediyordunuz" dedi.
Salih adamlara yeterince sinir olmuştu zaten.
Sare'nin konuşmasını dinlemedi bile.
"Çok konuşma sarışın. Hemen gel benimle" diyerek Sare'nin elinden tutup ayağa kaldırdı.
Yılmaz'a bakarak, "Hesabı sen ödersin dostum" diyerek çıkışa yöneldi.
Arabasının yanına gelince Sare'yi arabaya bindirip kendiside sürücü koltuğuna geçti.
Sare'ye kızgın bir şekilde babarak" "Bana bak maviş. Sana bundan sonra ortalık yerde gülmeyi yasaklıyorum."
"Yasaklıyor musun, neden ama? "
"Nedeni varmı Sare'm o kadar güzel gülüyorsun ki bütün gözler sana dönüyor.
Bu beni delirtiyor. Seni çok kıskanıyorum anlasana kıskanıyorum.
Benden başka kimsenin gözü seni görmesin. Kimse sana benim baktığım gibi bakmasın maviş."
" Sare'de Salih'in elinden tuttu," Benim senden başkasını gözüm görüyormu  Salih Hocam.?
Seni okulda gördüğüm ilk günden beri çok seviyorum.
Aklımda kalbimde yalnızca sen varsın.
Onun için beni kıskanma na gerek yok."
"Ben kıskanırım Sare. Yapabileceğim bir şey yok. Ben seni kendimden bile kıskanıyorum."
" Sende şimdi benim soruma cevap ver bakalım Salih Hoca.
Sen benimi takip ediyordun?"
"Yapma aşkım bunu yapmayacağımı biliyorsun.
Yılmaz, senin o cadı arkadaşına aşık olmuş.
İllaki gidelim diye tutturdu.
Söyledikleriyle aklımı çeldi ve haklıda çıktı. İyiki de gelmişiz.
Sencede öyle değilmi?"
" Evet Salih. İyiki gelmişsin ve ayrıca bir daha senden ayrı bir yere gitmeyi düşünmüyorum."
"Bencede düşünme, bende seni yalnız bırakmayı hiç düşünmüyorum.
Şimdi seni bir yere götürmek istiyorum Sare yorgun değilsen gidelim mi?"
"Tabiki Salih. Nereye istersen gidelim"
Salih, arabayı çalıştırdı ve Sare yi İstanbul'u seyredebilecekleri daha önce yalnız başına gittiği bir tepeye götürdü.
Arabayı müsayit bir yare bırakıp el ele yürümeye başladılar.
Tepenin en uç noktasına gelince Salih yüzünü Sare'ye döndü.
Sare'nin iki ellerini de tutup konuşmaya başladı.
"Biliyor musun aşkım? Ben kaç gündür ne düşünüyorum?
" Ne düşünüyorsun Salih?"
"Herkes bu soracağım şeyi her şekilde sordu.
Kimisi çılgınlık derecesinde.
kimisi havada kimisi denizde kimisi havayı fişekle yapar. Ben çok şeyler düşündüm ama hiç birisini yapmak istemiyorum.
Ben sadece elini tutup gözlerinin içine bakıp sormak istiyorum.
"Neyi Salih ya merak ettim söyle artık"
"Benimle evlenir misin Sare? .
Benim karım herşeyim yaşama sebebim olurmusun?"
"Salih hiç beklemiyordum yani aslında bekliyordum ama bu gece beklemiyordum.
Yani yani inan ne diyeceğimi bilemiyorum."
" Kabul edeceksin Sare başka bir altarnatifin yok.
Ha teklifi beğenmedim dersen her tür lü teklif ederim sorun yok."
"Salih çok beğendim olması gerektiği gibiydi.
Ben sevmiyorum öyle değişik evlilik tekliflerini."
" Evet aşkım, cevabını bekliyorum "
"Tabiki kabul ediyorum şapşal.
Kabul etmemeyi düşünmedim bile.
Sen kendine aynada bakmıyor sun galiba. Senin gibi bir yakışıklı yı hayatta kimseye kaptırmam.
" Bir an çok korktum Sare. Kabul etmeyeceksin sandım"
Neyse Sare'm hadi evimize gidelim yüzüğün orada seni bekliyor.
Sare ve Salih hemen evlerine geldiler.
Salih, Sare için özel olarak yaptırdığı yüzüğü kızın, parmağına taktı.
Sare, yüzüğü çok beğenmiş Salih'i öpücüklere boğmuştu.
Öte tarafta Asya ve Yılmaz masada yalnız kaldıklarında Asya ilk defa Yılmaz'a kötü davranmamış onun konuşmasına izin vermişti.
Yılmaz, Asya'ya aşkını itiraf etmiş ondan asla vazgeçmeyeceğini söylemişti.
Asya, Yılmaz'a gerçekleri anlatmış yıllardır onu nasıl sevdiğini söylemişti.
Yılmaz, zaten onu tanıdığını ve kendi duygularından emin olmak için bu kadar beklediğini söyledi.
Bu sözler Asya'yı biraz kızdırsada Yıllar sonra Yılmaz'ın gönlünü kazandığı için çok mutlu olmuştu.
Asya'nın hayali gerçek olmuştu.
Yılmaz, ona gelmişti Asya'nın peşinde o koşmuştu.
Artık oda Yılmaz'la mutlu olmak istiyordu.
O gece sabaha kadar gezdiler konuştular dans ettiler kısacası birbirlerini yaşadılar.
Salih ve Sare'ye gelince onlarda çok mutluydu şimdi devreye aileler girecekti.
Bu durum onları biraz korkutuyordu ama olması gereken olacak her ne olursa olsun ikisi evlenecekti.
Yarın ilk iş olarak Salih babasıyla konuşacak ve Sare'yi istemeye gitmek için hazırlıklara başlıyacaktı.



Teşekkürler😊

İKİMİZE BİR DÜNYA #wattys 2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin