Keyifli OkumalarYavuz
Bahar'ın dudaklarından dökülen kelimeler bende soğuk duş etkisi yaratmıştı resmen. Duyduklarımla başımdan aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gibi irkildim. Nasıl olabilirdi bu? Nasıl oğlunun babasının kim olduğunu bilmezdi? Yoksa...
Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Ben Bahar'ın dudaklarından dökülen gerçeği sindirmeye çalışırken o içini çeke çeke ağlıyordu. Önce Bahar'ı sakinleştirip, gerçekleri tamamen en ince ayrıntısına kadar öğrenmem lazımdı. Peki gerçekleri öğrendiğimde, ondan vazgeçecek miydim? Onun dediği gibi onu kabul etmeyecek miydim?
Hayır! Ben ondan asla vazgeçmem. Ben zaten onu böyle sevmemiş miydim? Ben ona böyle aşık olmamış mıydım? Kendim ne kadar temizdim ki Bahar'ın masumiyetini sorgulayacaktım? Hem Ege'nin babası kim olursa olsun ben onu oğlum kabul etmemiş miydim? Niye şimdi vazgeçecektim ki? Hiç kimse umurumda değildi. Hiçbir şey beni Bahar'dan vazgeçiremezdi.
Bahar karşımda ağlamaya devam ederken onu sakinleştirmek önceliğimdi. Kollarından tutup yüzüne bakmaya çalıştım. Başını eğmiş yüzüme bakmıyordu. Baş ve işaret parmağım ile hafifçe çenesini tuttum. Nazikçe başını kaldırdığımda, sulanmış, küçülmüş kahverengi gözlerini gözlerime dikti.
"Bahar, canım! Sakinleş lütfen. Ağlama artık." Sesimi olduğunca nazik tutmaya çalıştım. Sesimdeki en ufak tereddüt ve sertlik onu daha da üzebilirdi. Bir şey demeden ağlıyordu karşımda. İki elimi yüzüne getirip, ufak yüzünü avuçladım. Baş parmaklarımla yanaklarını ıslatan göz yaşlarını aldım.
"Bahar ben ne olursa olsun, ne dersen der, kim karşı çıkarsa çıksın seni seveceğim. Bunu sakın unutma. Şimdi ne olur ağlama. Gözlerinden akan inci taneleri benim yüreğime kor gibi düşüyor."
"Ne olduğunu anlat demeyecek misin?" dedi iç çekerek.
"Anlatırsın. Ama burada ve şimdi değil. Eve gidelim, bir sakinleş anlatırsın."
"Beni hala seviyor musun gerçekten?"
"Kuşkun mu var?"
Gülümsedi yavaşça. Sonra bir anda hiç beklemediğim bir şey yapıp kollarını boynuma doladı. Bir anlık şaşkınlığı attıktan sonra bende kollarımı beline doladım. Ağlaması geçmiş, yerini hafif iç çekmelere bırakmıştı.
Bir kaç saniye sonra ayrıldığımızda bana gülümseyerek bakıyordu. Kolumu omzuna dolayıp arabaya götürdüm. Kapısını kapatıp kendi tarafıma geçtim. Ege hala kafası omzuna düşmüş uyuyordu.
Vakit kaybetmeden eve gittik. Eve girdiğimizde Ege'yi odasına götürdüm. Bahar pijamalarını giydirince yatağı yatırdık. Salona geçtiğimizde Bahar hızla kendini salondaki koltuğa attı.
Hafif öne eğilmiş, ellerini birbirine kilitlemiş oturuyordu. Yanına oturdum usulca. Birbirine kitlenmiş ellerini avcumun içine alıp bana dönmesini sağladım.
"İyi misin?"
"Daha iyiyim."
"Anlatmak ister misin?"
"Duyduklarından sonra yüzüme bakmasan da anlarım."
"Bahar biz ne konuştuk? Ben sana ne söyledim unuttun mu?"
"Unutmadım." dedi nefesini vererek. Yerinde dikleşip bir süre düşündü. Tek eli ile yanaklarını silip gozlerimin içine baktı.
"Benim ailem küçükken bir kazada ölmüşler. Yetimhanede büyüdüm. Ama şanslıydım. Yetimhane müdürü Sevgi anne bana çok yardımcı oldu. Onun sayesinde lisede özel bir okulda okudum tam burslu olarak. Cenk ile de o zaman tanıştım. İlk aşkımdı. Sonra onun üniversitesine başladığımda sevgili olduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında | Askıda
Fanfiction"Bak ben sana uygun değilim. Olmaz anladın mı?" dedi genç kadın artık bastıramadığı hıçkırığı ile. "Ben seni herşeyin ile severim. Sen yeter ki benim ol." dedi genç adam kızın eğdiği başını kaldırarak.