Keyifli Okumalar
Bahar
Sinirle akciğerlerimde hapsolmuş oksijeni burnumdan bırakırken ellerim belimde karşımdaki iki çocuğa bakıyordum. Çocuk dediysem bir yirmi yedi yaşında. Ben sinirle onlara bakarken onlar küçücük evin içinde koşturup konuşuyorlardı.
"Anne boya kalemleyimi bulamıyoyum?"
"Bahar çorabımın teki nerede?"
"Anne ödevim yok!"
"Bahar kravatımı takamıyorum."
Güya kahvaltıdan sonra hemen çıkacaktık ama iki maviş bir türlü hazırlanamamıştı. Kadın olan benim ama ben çoktan hazırlandım Ege ve Yavuz'u bekliyorum.
"Yeter ya! Durun bir! Ege senin ödevlerin boya kalemlerin ile birlikte oturma odasında televizyon dolabında. Yavuz çorabının teki yatağın altında. Pistir o. Yenisini al dolaptan. Kirliyi de sepete at. Kravatını da bana ver."
Ege koşturarak oturma odasına girerken Yavuz kravatını verip yatak odasına gitmişti. Çorabını giymiş bir şekilde geldiğinde karşımda durdu. Gömleğinin kollarını yaparken bende kravatı gömleğin yakalarını kaldırıp boynuna geçirdim. Ben dikkatle kravatını bağlarken bir yandan da söyleniyordum.
"Hayır yani kadın olan benim benden daha yavaş hazırlanıyorsunuz. Bir de dağınıksınız. Senin çorabının yatağın altında ne işi var?"
"Ne bileyim hayatım? Düşmüş işte. Dün gece kaç saat çalıştık yeni proje üzerinde biliyorsun. Yorgunluktan ne yaptığımı mı biliyorum ben."
"Anne ben bunlayı çantama koyamıyoyum!"
Ege elinde boya kitabı ve çantası ile geldi. Uzattığında boya kitabını alıp çantasına koydum. Üzerine yağmurluğunu giydirip çantasını taktırdım. Yavuz da ceketini giymiş dosyaları toparlamış bizi bekliyordu. Bende çantamı alınca evden çıktık. Doğum günümden sonra Yavuz sadece bir gece kendi evinde kalmıştı. Ege'nin sürekli ısrarı, yoğun çalışmamız sonucu bizde kalmaya başlamıştı. Karşı komşumuz Hayriye teyze ayıplayarak baksa da sırf onun dedikoduları yüzünden oğlumu üzemezdim. Hep ben kendimi bildikten sonra diğer insanlara ne.
Evden çıktıktan sonra hızla yola koyulduk. Ege'nin okuluna geldiğimizde Yavuz arabadan inip Ege'yi alırken Ege öne uzanıp yanağımı öptü.
"İyi dersler birtanem."
"Görüşüyüz anne."
Yavuz Ege'yi ve çantasını alıp okula götürdükten bir kaç dakika sonra geri geldi. Arabayı tekrar çalıştırdığında ona döndüm.
"Yavuz?"
"Efendim canım?"
"Bugün toplantıdan sonra ben biraz çıksam olur mu?"
"Canım benden niye izin alıyorsun ki? Şirket senin. İstediğin an çık. İstersen hiç uğrama."
"Olur mu canım? Hem o kadar hazırlandık toplantıya. Benim de olmam lazım."
"Ne işin var senin?"
"Düğün için alışveriş yapmam lazım. Meriç kına gecesi istemiyor. Kızlarla küçük bir parti yapacağız. Düğünde de giyecek bir şeyim de yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında | Askıda
Fanfiction"Bak ben sana uygun değilim. Olmaz anladın mı?" dedi genç kadın artık bastıramadığı hıçkırığı ile. "Ben seni herşeyin ile severim. Sen yeter ki benim ol." dedi genç adam kızın eğdiği başını kaldırarak.