entrance

2.3K 125 274
                                    

İyi okumalar!

Alec, Jace ile birlikte dersinin olduğu sınıfa yetişmeye çalışıyordu ve hadi ama, oldu olası matematikten nefret etmişti. Zaten o bir sporcuydu, üniversite okuması çok saçmaydı. Şuan yapmak istediği tek şey birkaç ok talimiyle rahatlamaktı.

Jace, elini hızla kapı koluna atıp içeri girdiğinde kendine kızgın bakışlar atan öğretmene hafifçe gülümseyerek sınıfa doğru ilerledi. Alec ise üstünde gezinen kızgın gözlere karşı uykulu gözlerle omzunu ne var manasında silkti.

Kadın tahtaya dönüp dersini anlatmaya devam ederken Alec, Jace'in yanına Isabelle'in arkasına oturmuştu.

Jace, Alec'e bakıp hafifçe sırıtırken Alec ne olduğunu anlamamış bir şekilde ona bakıyordu ki tam çaprazında oturan Simon Lewis'u yeni görüyordu. Bıkkınlıkla gözlerini devirirken yavaşça Isabelle'in omzunu dürtükledi. "Final sınavlarından önce beni çalıştıracağına söz vermiştin Izzy. Son 2 hafta kaldı farkında mısın?"

Isabelle arkasına dönmeden ona susmasını işaret edince yine gözlerini devirdi ve sınıfta ağır bir edayla gözlerini gezdirdi. Kendisine aşık gözlerle bakan birkaç bakış yakalarken aralarından en zekisini sınav için kullanabileceğini düşündü.

Tekrar Jace'e dönerken onunda Simon ile konuşmaya başladığını gördü ve derin bir iç çekerek defterini açıp karalamaya karar verdi.

Hayalindeki profesyonel tit yayı çizerken istemsizce gülümsemişti bile. Bu yayı alabilmek için son birkaç aydır garsonluk yapıyordu ama yeterince para biriktirebileceğine inanmıyordu. Encounter* yaylar onun her zaman dikkatini çekmişti ama çok fazla ekipmanı vardı ve emindi ki Jace onu eve sokmasına bile izin vermeyecekti.

Çizdiği yaya büyük bir ilgiyle bakarken zilin çaldığını duydu ve her şeyini çantasına tıkıştırmaya çalışırken sarı saçlı bir kızın sırasına yaklaştığını görüp gözlerini belli belirsiz devirdi. Tam çantasını sırtına atıp ayağa kalkacakken kız onu durdurmuştu. "Hey, Alec!"

Alec hafifçe sırıtırken bıkmışlıkla çantasını düzeltti. "Hey, adını bilmediğim kız."

Kız gülümserken onu omuzlarından sırasına bastırıp masaya oturdu. "Ben Lydia. Tanıştığıma sevindim."

Kızın ellerini omuzlarından nazikçe iterken samimilikten çok uzakta bir gülümseme takınarak giydiği ceketinin omuzlarını düzeltti. "Bende." Cidden... bunlarla her gün uğraşmak zorunda mıydı?

Uzun bir sessizlik oluşurken Alec iki yan sırada Simon ile ders çalışan- daha doğrusu çalışıyormuş gibi yapan Jace'e bakıp iç çekti. Yine de bu komik gelmişti ona. Şapşal diye düşünürken kız dikkati üzerine çekmeye çalışır gibi hafifçe öksürdü. "Çıkışta bir şeyler içmek ister misin? Buralara yakın bir restoran duymuştum."

Alec umursamaz bir tavırla hım dedikten sonra devam etti. "Adı neydi?" Umrunda olduğundan değildi, hemen Jace'in buraya gelmesini istiyor ve defolup iş yerine gitmek istiyordu. "Jack's Wife Freda.** Çok tatlı bir yermiş diye duydum."

"Ben orada çalışıyorum Lydia. Ve açık konuşmak gerekirse şu aralar ciddi anlamda paraya ihtiyacım var ve bilirsin, yeni tanıştığım bir kıza centilmenlik yaparak harcamak istemiyorum... Üzgünüm." Hızla sıradan kalkarken arkasında şaşkın bir kız bırakmış olmasını umursamıyordu. Sadece yeni ok ve yayını almak, okuldan mezun olmak istiyordu o kadar.

Okul koridorundan kapıya doğru hızla yürürken derin bir nefes çekti içine ve müdire ile karşılaşmamak için inanmadığı tanrılara bile dua etmeye başladı.

if youre not gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin