2 ay sonra iyi okumalar dilerim efenim!
Alec, Magnus'la buluşmak için okul kantinine giderken gördüğü ilk lavaboya girip üstünü acemice düzeltmeye çalıştı. Saniyeler geçtikçe Alec'in midesindeki kelebeklerde çoğalıyordu ve yüzündeki gülümseme daha da büyüyordu. Bu hissi gerçekten özlemişti.
Aynaya doğru yaklaşıp kendine daha dikkatli baktığında aslında kendini eleştirdiği kadar çirkin olmadığını farketmişti, bu zaten çirkin olduğundan degildi tabii ama Alec, Magnus'un şuanda onun yanında, ona destek olduğunu bildiği için belkide artık her şeyle, ondan önce kendisiyle barışıktı.
Kulağının arkasına koyduğu sigara gözüne çarparken eline aldı, uzunca baktıktan sonra eliyle buruşturup çöpe attı. Muhtemelen daha sonra yine içerdi ama nedensizce Magnus'un onh böyle görmesini istemiyordu.
Aralarındaki şeyden şüphe bile duymuyordu artık; her şeyden emindi ve Magnus'a her şekilde güveniyordu.
Lavabodan çıkacağı sırada Jace içeriye girdiğinde ona doğru gülümseyip elini çakıştırdı ve kısaca sarıldı. Mutluydu ama gergindi; ama işte bu onun gerginliğini almaya fazlasıyla yetmişti. "İyi görünüyorsun, 'şapşal okçu', nereye böyle?"
"Hey!" Jace, Alec'in saçlarını düzeltmeye ve ceketinin yakasını katlamaya çalışırken Alec huysuzca söylendi. "Onu yalnızca Magnus kullanabilir." Jace gözlerini devirirken güldü ve son kez Alec'in tişortünü de düzeltirken gururlu bir anne edasıyla izledi karşısındaki uzun adamı. "Hadi şimdi git," Ağlıyormuş numarası yaparken Alec gözlerini devirdi. "Ama hala hayatındaki en önemli insan benim!"
Jace, Alec tam çıkmak üzereyken seslendiğinde Alec kapının önünde durdu ve gözlerini kısarak kaşlarını kaldırdı. "Hayır mı?" Jace sahte bir üzüntüyle Alec'in kafa sallamasını izlerken dudaklarını büktü. "Ama ikinci yer hala boş." Alec elbette başkalarının yanında böyle fevri hareketler yapıp gevşemezdi ama Jace'in yanında böyle olmayı seviyordu. Jace onun tek dostuydu.
"Hadi oradan! Jace Herondale'i ikinci sıraya koyuyormuş!" Alec kapıdan çıkmadan önce içeriden Jace'in söylenişlerini duyuyordu ve kısaca güldükten sonra hızlıca okulun kampüsünden hızlıca ayrılarak kantine ilerledi.
Tam camın önüne oturmuş elindeki küçük aynaya bakarak farını düzeltmeye çalışan adamı gördüğünde gözlerinin içini bile sıcak bir gülümseme bürürken heyecanla içeriye girdi. Kendisini görünce yüzünü gizlemeye çalışan adama gülerek yanına oturdu ve yüzünü kapattığı ellerine öpücük kondurdu. "Yapma! Makyajım daha bitmemişti!"
Alec alayla gülümserken Magnus'un ellerini kavrayarak yüzünden çekti ve derince elaya çalan güzel kahverengi gözlerine baktı. "Sana makyaja ihtiyacın olmadığını milyonlarca kez söyledim." Magnus nazlı bir edayla gülüp elleriyle tekrar yüzünü kapatmaya çalıştığı sırada Alec hızla dudaklarına eğildi, uzun ama nazik bir öpücüğün etkisiyle Magnus gözlerini kapatmıştı ve direnmeyş bırakmıştı bile. Alec, dudaklarını tadarken onu izlemeyi tercih etmişti ve sanki ezberlemek istercesine yüzünün her hattını inceliyordu.
Alec bu an bitsin asla istemezdi ama öğleden sonralarını çoktan planlamıştı, yani kalkmaları gerekiyordu. Dudaklarından ayrılırken Magnus'un dudaklarını takip ettiğini ve kendine doğru eğildiğini görünce Magnus'un elini hızlıca tutup kaldırdı. "Çantam!" Alec gözlerini devirerek hızlıca Magnus'un çantasını sırtına taktı ve çıkışa doğru ilerledi, yağmur hafifçe yağmaya başlamıştı ama onlar otobüse binerken okul bahçesinde başka kurbanlarda vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if youre not gay
Fanfictionçok zarifti; dokunsan kırılacak gibiydi... kısacası çok güzeldi işte. S: [05.01.2019] F: [21.07.2019] tw/// anxiety childhood love