İyi okumalar dilerim!!
Burnunu sertçe çekerek sınıfa girerken Jace'in sinirli bakışlarını üzerinde hissetmişti. Sıraları es geçerek İsabelle'in yanına pişmanlıkla otururken onun gözündeki umududa görmüştü. Üstüne çok fazla gitmişti ve özür dilemek zorundaydı, sinirliydi işte. "Hey..."
Burnunu tekrar sertçe çekerken o gece kazağını Magnus'a vermek yerine kendisinin giymesi gerektiğini düşündü. Belli belirsiz gülümserken İsabelle'in kendisine baktığını farketmesiyle toparlandı. "Ben mesajlar hakkında özür dileyecektim. Hiçbirinde ciddi değildim İzzy. Çok özür dilerim."
İsabelle gülümseyerek ona bakarken elini sıkıca tuttu ve yutkundu. Bir gece boyunca bunu düşünmekten uyuyamamıştı. "Sana söylemeliydim, asıl ben özür dilerim Alec."
Alec içinden gelen sıcak gülümsemeyle dudaklarını süslerken elinin üzerindeki kendininkine kıyasla küçük eli sıkıca kavradı. "Önemli değil, hallettim."
Ortamda kısa bir sessizlik oluşurken Alec içini gıdıklayan hislerinden bir türlü kurtulamıyordu. Dün gece yaşadığı şeyler muhteşemdi. "Buradan çıkıp bir şeyler içmeye ne dersin?"
İsabelle gülümseyip Alec'in dağınık saçları içine elini daldırarak daha çok dağıttı. "Çok ağır olmayacak ama, söz mü? Sonra seni eve taşımak istemiyorum."
Alec kafasıyla onaylayıp gülerken hiç sahip olamadığı kız kardeşi gibi hissettiren kızın elini tutarak çıkışa doğru yürüdü.
Belki Magnus'u da alabilirlerdi ama hangi derste olduğunu bilmiyordu, zaten İsabelle ile yalnız kalması daha iyi olurdu. Abi-kardeş gibi konuşmayalı çok uzun zaman olmuştu.
Yine de ona okuldan çıktığını haber vermenin daha iyi olabileceğini düşündü.
Şapşal Okçu : Hey, İzzy ile birlikte bir şeyler içmeye gideceğiz. Çıkışta görüşürüz
Büyücü : Alexander... Ben okulda değilim
Şapşal Okçu : Bir problem mi var? Yanına geleyim mi?
Şapşal Okçu : İyi misin?
Büyücü : İyiyim
Büyücü : Sikeyim, iyi değilim
Büyücü : Kosta Rika'dayım. Sana söylemeden ayrıldığım için üzgünüm ama babam bana ihtiyacı olduğunu söyledi
Büyücü : Kanser ya da herhangi bir şeymiş. Bilmiyorum
Büyücü : Bok gibi hissediyorum
Şapşal Okçu : Hey, sakin ol
Şapşal Okçu - cevapsız arama.
Büyücü : Konuşacak durumda değilim Alec
Büyücü : Bana biraz zaman ver, olur mu?
Şapşal Okçu : Tamam. Ne zaman kötü hissedersen haber ver
Bakışlarını telefondan çekip tekrar İsabelle'e bakarken kendine yönelttiği soran bakışları hoşuna gitmemişti. Onu konuşmak için çağırdığını biliyordu ama şuan konuşmak için biriktirdiği her şeyini unutmuş gibiydi. "Alec, iyi misin?"
"İyiyim, sadece... Her neyse." Alec'in gözleri uzakta bir yere dalarken İsabelle bir süre kendine gelmesi için ona müsaade etti.
Alec içinden kısa bir süre Magnus'un yanında olabilmeyi dilerken tekrar gerçek hayata dönüyormuş gibi hafifçe silkelenip İsabelle'e döndü. "Nereye gitmek istersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if youre not gay
Fanfictionçok zarifti; dokunsan kırılacak gibiydi... kısacası çok güzeldi işte. S: [05.01.2019] F: [21.07.2019] tw/// anxiety childhood love