Medya temsili yat
Marmaris
Mert'in Bakış Açısı
Sabah uyandığımda Bulut yanımda yoktu.Kalkıp banyodaki işlerimi bitirdim.Sonra üzerimi giyip terasta biraz manzarayı izledim.Evimden ayrı kalmak biraz moralimi bozsa da burası güzeldi.Hiç olmazsa yeşil ve mavi renklerinin kuşandığı bir ortamdaydım.Sevmediğim bir renk yoktu ama bu iki rengin benim üzerimdeki büyüsü müthişti.Tenime ve ruhuma ilmek ilmek işlenen bir etkiydi.Bu büyünün etkisi altında gözlerimi kapatmış vaziyetteydim.Odanın telefonu çalınca gözlerimi açıp içeriye girdim.
"Alo günaydın efendim.Ben resepsiyondan arıyorum.Zafer Pektaş tarafından Mert Pektaş adına bir çanta gönderilmiş.Birini çantayı size getirmesi için görevlendirdim.Müsait misiniz efendim?"
"Evet müsaitim.Gönderebilirsiniz.Eee şey Bulut Bey nerede biliyor musunuz?"dedim.
"Sanırım Semih Bey'in yanındadır.Başka malumatım yok.Bize sizi rahat ettirmemiz söylendi.Odaya kahvaltı göndereyim mi?İstediğiniz herhangi bir şey var mı?"
"Yok şimdilik.Çantamı alayım önce."
"Peki efendim."diyip telefonu kapattı.Birkaç dakika sonra çantamı getirmişti otel çalışanı.Çantamdaki eşyaları dolaba yerleştirip elime telefonumu aldım.Arayan çoktu.En çok da arkadaşım Şefik aramıştı.Odanın telefonu bir daha çalınca elimdekini bıraktım ve telefona yöneldim.
"Alo Mert günaydın."dedi Bulut.
"Günaydın."
"Kahvaltı yapmadın değil mi?"
"Yok henüz yapmadım."
"Ben de seni beklemiştim.Beraber yapalım."
"Tamam.Aşağı iniyorum."diyip kapattım.Normal konuşuyor ama ses tonu biraz tuhaftı.Bu herif gelgitli galiba.Yine birine mi sinirlendi? Dün geceki hali neydi öyle? Çocuksu bir şekilde Semih Bey'in kapısını yumruklayıp intikamını aldığını belirtmişti.Ama kabul etmeliyim ki epey komikti, müdürün suratının aldığı şekil unutulacak gibi değildi.Başımı iki yana salladım.Acaba daha ne huylarına şahit olacağım.Telefonumu cebime koyup aşağı indim.Bulut çoktan bir masaya yerleşmişti.Beni görünce yanıma geldi.Belimden tutup çekti kendine.Yanağıma bir öpücük koydu.
"Herkesin ortasında ne yapıyorsun?"dedim.
"Ne yapmışım? Alt tarafı yanağını öptüm."
"Genelde insanlar bundan hoşlanmazlar.Ben takmam ama otelinde imajın filan sarsılabilir."
"Benim imajım sarsılmaz.Ayrıca kimden çekineceğim?Burası benim otelim.Hem aynı odada kaldığımızı herkes biliyor."
"Tamam tamam bir şey demedim."diyip açık büfeye yöneldim.
"İstersen masaya getirtebilirim ne istiyorsan."
"Yok kendim seçip alacağım." Beraber tabaklarımızı doldurduk ve masaya yerleştik.Telefonumu arka cebimden çıkarıp masaya koydum.
"Telefonuna kavuşmuşsun."dedi bir kaşını yukarı kaldırarak.
"Evet."dedim gülümsemeyle.Bakışları dudaklarıma indi.Gözlerinden aklından ne geçirdiği belli oluyordu.
"Seni şu an öpmek istiyorum ama açsındır.Önce yemeğimizi yiyelim."
"Sağ ol izin verdiğin için."dedim.
"Neden benimle alaycı bir şekilde konuşuyorsun?Benden önceki gittiğin kişilere de böyle alaycı mıydın?" Bir süre düşündüm.
"Yok değildim.Nedenini bilmiyorum.Ama kesin senden kaynaklı."dedim peynirimi yerken.Bir süre sessizce kahvaltımızı ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN GİDEMEZSİN 2
Teen Fiction"Gel buraya!"dedi ben arabanın arkasına doğru koşarken. "Gelmem." "Kaçamazsın.Anlamalısın artık." "Pes etmeyeceğim." "Ne tuhaf ben de."dedi sırıtarak. Mert ve Bulut'un hikayesi.Birinci kitaptan bağımsız okunabilir.Ama yine de eksiklik hissedeceğiniz...