Medya Sanna Nielsen - Undo
Şubat 2015
Mert'in Bakış Açısı
Yarım yamalak aldığım uykuyla yataktan kalktım.Yüzümü yıkayıp aynada kendime baktım.Özkan'ın gelmesi oldukça ağır bir darbeydi benim için. Bulut'tan herhangi bir hamle yoktu.Suzan Hanım'ı da görmek istemiyorum.Şimdi de Özkan çıktı başıma. Sülük gibi yapışacaktı belli.Off.Bütün bunlar olurken ben daha fazlasını kaldıramazdım.Üstelik babam başıma yine iş açabilirdi.En azından babamın durumunu kökünden bitirmeliyim.Babamla her konuştuğumda bir sürü tohum ekiyordum.Bu çabamı o kadar uzun sene göstermiştim ki sonuç verip vermeyeceğinden emin değildim.Fakat babamın borç ya da ihale alamaması epey işime gelmişti.Önüme borçla geldiğinde yapacak başka seçeneğim kalmıyordu.Fırsattan istifade borç alamamasını epey kullandım.Babamla her konuşmamızda ektiğim tohumların filizlenip büyümesinin az kaldığını hissediyordum.Umarım olurdu.Sonuçta zor da olsa çalışmama izin vermişti.Bugün son noktayı koyabilir miyim acaba?Neredeyse altı yıl oldu.Artık bu son olsun!Kalbinin kararmaya başlayan yönünü ona göstermeye devam etmeliyim. İkimizin korkularının bizi soktuğu durum belli.Açık bir kapı bırakmayıp daha da üstüne gitmeliyim. Eğer babamın önünü kesersem bu zehirli kuyudan ikimizi de çıkarabilir miyim? Altı yıl olması cesaretimi kırsa da devam edeceğim.Ben artık on yedi yaşında değilim.O zamanlardan daha güçlüyüm. Babamı kırmak istemiyorum ama onu kırmalıyım.Yoksa yakalandığımız bu girdabın içinde dönüp duracağız.Yapabilirim.Yapabilirim.Yapabilirim.Derin bir nefes aldım.
Sallana sallana hazırlanıp aşağı indim.Mis gibi aldığım börek kokusuyla kahvaltı masasına yöneldim.Nergis teyzem yine döktürmüştü.Saldalyeye oturduğum sırada babamda gelince kahvaltımı etmeye başladım.
"Bir günaydın yok mu oğlum?"
"Günaydın."dedim ruhsuz bir halde.
"Sana da günaydın.Ne oldu? Ne bu suratının hali? Pek sıkkın görünüyorsun."Babam çayını yudumlayıp ağzına börek dilimlerini attığı sırada sanki normal bir durummuş gibi söyleyiverdim.
"Özkan geldi.Sana da selamı var."dediğimde böreğini çiğnemeden öylece kaldı.
"Boğulacaksın.Çay iç ki kolay yutulsun." Lokmasını yuttuktan sonra kaşlarını çattı.
"Nerde gördün? Ne zaman gelmiş?"dedi.Tüm dikkati bendeydi.
"Red Rose'da gördüm.Eğlenmeye gitmiştik arkadaşlarımla.Pat diye önüme çıktı.Onu Nijerya'ya yollamışsın."
"Evet yolladım.İnsanca konuşup anlattım.Üç ay boyunca dil döktüm.Fakat sürekli etrafındaydı.Sonra dövdürmek zorunda kaldım.Tehdit ettim.Bana mısın demedi.Ne biçim herif anlamadım.Kafadan hasta olmalı.Para bile teklif ettim.Onu da kabul etmedi.Öldürecek değildim ya ben de zorla Nijerya'ya yolladım.Türkiye'de önüne bir sürü engel çıkardım.Sonunda Nijerya'ya gitmeği kabul etti. Bir fırsatını kolladığını bildiğim için adamlar tuttum, onu izlettim.Çeşitli denemelerden sonra Türkiye'ye dönemeyeceğini anlayıp Nijerya'da tutunmaya çalıştı.Üç yıl filan izlettim.Ortama uyum sağladığı bilgisi geldi.Artık vazgeçtiğini düşünmüştüm.Ben de adamları geri çektim.Oraya çok para gidiyordu.Burada bir sürü ihtiyacım vardı."
"Niye daha önce söylemedin? Gerçi ben de sormamıştım doğru dürüst.Çünkü o herifi merak bile etmiyordum."dedim çatalımı sıkarak.
"Demek geldi.Seninle karşılaşması tesadüf mü yoksa bilerek mi karşına çıktı?"
"Açık açık söyledi.Bilerek karşıma çıktı.İstanbul'a döndükten sonra kendisini toparlamış,her şeyini düzene koymuş.İstanbul'da geçirdiği iki yılda arada benim takıldığım yerlere gelip beni izlediği olmuş.Merak etmiş beni.Bundan sonra da ona aitmişim.Beni satarsan seni ortadan ikiye bölecekmiş."dedim bir kaşımı kaldırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN GİDEMEZSİN 2
Fiksi Remaja"Gel buraya!"dedi ben arabanın arkasına doğru koşarken. "Gelmem." "Kaçamazsın.Anlamalısın artık." "Pes etmeyeceğim." "Ne tuhaf ben de."dedi sırıtarak. Mert ve Bulut'un hikayesi.Birinci kitaptan bağımsız okunabilir.Ama yine de eksiklik hissedeceğiniz...