Zaman nasıl geçiyordu? Bilmiyordum. Bugünden sonra üniversite öğrencisiydim.Hayatımın başlangıcı denilebilirdi. Çünkü daha ilk günümdeydim. Sevgilim vardı. Lise aşkıydı bizimki. Onuncu sınıfta tanışmıştık. Bu arada adım Ecem. Uzun kumral saçlarım,kahverengi gözlerim bir de çok uzun denemeyecek boya sahibim.
Sevgilim, Furkan. Yeşil gözlü kumral uzun boylu biri.Şuanlık yeniden sınava hazırlanıyor.
Bugüne nasıl geldik ikimizde bilmiyorduk? Annem hastanede yatıyordu. Babam ise hapishanedeydi. Annemi bir çok kez yaralamıştı. Bu da son hatası olmuştu , bizim için . Furkan'ında meselesi aynı benimki gibiydi ama onun için herşey çok geçti. Annesi ölmüştü. Aynı koğuştalardı babalarımız . Ziyaret saatlerinde beraber gidiyorduk. Bazen gitmiyorduk bile.
Bir gün ziyaret günüydü. Ziyaretimizi bitirmiştik ve Furkan'ın arabasına bindik. Kırmızı ışıkta elini tuttum ve
-Beni asla bırakma.
-Asla!
-Sende beni bırakma
-Asla!
Yola devam ettik. Hastaneye annemin yanına gidiyorduk. Bir iki haftaya çıkacaktı. Anneme koca bir çiçek demeti yaptırdık. Yanına gittiğimizde çok mutlu oldu. Furkan odadan çıktığında bana sürekli şunu tekrarladı Dikkatli ol! Ne demek istediğini anlamadım ama başımı onaylarcasına salladım. Ziyaretimiz bittiğinde Furkan'ın evine gidiyorduk. Çok dikkatli olmamız gerekiyordu. Çünkü babalarımız belalı tiplerdendi. Böyle demek zor oluyordu ama gerçek buydu. Her an biri bizi takip ediyor olabilirdi. Her neyse eve geldiğimiz de Furkan yemek hazırlamaya gitti. Bende kanepenin üzerine uzandım. Uyuya kalmışım. Yemek hazır olduğunda Furkan beni uyandırdı.-Bi'tanem?
Sesini aldırmadım.
-Ecem?
Yine aldırmadım.
Bu sefer sesinde korku vardı.
-Ecem!
Yanıma geldi ve
-Ah benim meleğim. Demek uyuyorsun.
Dedi yanağımdan öperek.
Gülerek cevapladım
-Evet uyuyorum.
-Hadi yemeğe gel. Aç karnına yatma.
-Imm ne yaptın? Çok açım.
-Sence
İkimizde aynı anda
-Makarna ve salata.
Gülüştük.
Yemek yemek üzere masaya geçtik. Yemeğimizi yedikten sonra dışarı çıktık yürüyüş yapmak üzere.
Elimden tuttu Furkan. O hep hızlı yürürdü. Ben arkada kalırdım. Arkasından sırtına zıpladım. Herkes bize bakıyordu. Umrumuzda değildi. Furkan hiç bozmadan döndürdü beni,birazcık taşıdı sonra kıyamadım. İndim. Sonra koşmaya başladık. Ara sokaklardan birine girdik. Furkan'ın gözüne baktım ne yapacağımı anlarcasına
-Ecem ,hayır
Dedi gülerek
-Evet Furkan.
İnsanların ziline basıp kaçacaktık hepsi bu. Her zaman ki gibi önce ben bastım bir kaç binanınkine. Sonra Furkan denedi. Ah hadi ama insan her defasında da yapamaz mı ?
İnsanlar arkamızdan küfür ediyordu. Neyseki polisler gelmeden uzaklaştık sokaktan.
-Yine yapamadın.
-Bilerek yapmadım.
-Tabii canım. Ben biliyorum zaten.
-Eceem.
-Efendimm?
-Elini ver.
Elimi verdim. Koşmaya başladık. Nefesimiz kesilene kadar...
Sonra yürümeye başladık hayatı bir tarafa bırakıp. Eli elimden hiç ayrılmadı. Ah çimen gözlerine vurulduğum adam ...