İkinci Mektup - "İlk Adımlar"

43 3 1
                                    

Merhaba değerli tanrım . İlk mektubumu yazmamın üstünden tam bir ay geçiyor . Bir ay ... Seninle benim aramda geçen bu haberleşme metodunun başlangıcından beri tam bi ay . Alışmaya başlıyorum sanki buraya . Ama hayır . Özledim ..... İlk adımlarını atan oğluma , canıma sarılmayı özledim . İlk adımlar... Güzel bir bölüm konusu değil mi sence de ?
Hatırlıyorum . Rüya gibi . Ama hâla hatırlıyorum . Babamın bana " gel " diyen sevincini , annemin sevinçten ağlayışını , etraftaki bazı akrabaların kıskançlık , bazılarının ise duyduğu mutluluk duygusunu . Ama ... Ama bir sorun var . Bu sevgi gösterisi .... Sadece geçici bir heves ... Değil mi?
Doğuyoruz , ilk adımlar atılıyor , ilk sözler söyleniyor , sonra okul dönemine giriyoruz . 9 - 12 yaşına kadar tek sevgi ve ilgi odağı oluyoruz . Peki sonra? Ben onların bizi sevmediğini iddia etmiyorum . Katiyyen . Bir noktadan sonra cebimize para konuluyor , üst baş alınıyor , sonrası sadece " gel , yemek ye , yat , uyan , oku " oluyor . Peki kaç çocuk bundan dolayı sevgiden yoksun ve kötü bir alışkanlık sahibi oluyor ? İşte bir insanın ruhsal ve hayati dengelerinin alt-üst olması buradan başlıyor . Bir evlat annesine ve babasına bir derdini söylemekten çekinir ve içine atar . Bu da ilerisinde depresyondan şizofreniye kadar götürür . İnsanlığın bütün toplumsal sorunları sevginin yanlış olguda olmasından başlıyor . Hayır ! Üst-baş ve parayla sevgi olmaz ! Aile saâdeti böyle birşey değil ! Bir aile içinde anne baba kavgasını barındırıyorsa eğer , işte psikoloji burdan kaybediyor , temel denen şey sağlıksız ve zayıf oluyor . Sevgisiz büyüyen bir çocuğun yuvasından kayıp düşen bir serçeden farkı yok . Aslında sorun sevginin azalmasında değil . Ailelerin bir çocuğun ilgiyi sadece bebekken ve tatlı halindeyken beklediğini sanmaları .... İşte bu hatalar buradan başlıyor ve "anne baba kavga etse çocuklar susar kenara çekilir " düşüncesiyle devam ediyor . Bir evlat her yaşta annesinin ve babasının mutlu olduğunu , yanında durduğunu ve her tercihine destek çıktığını görmek ister . Ben sen istiyorsun diye mühendis ve ya doktor olmak zorunda değilim baba . Sen istiyorsun diye öğretmen olmak zorunda da değilim anne . Ben çöpçü bile olsam , sevdiğim işi yapmam için elinizden geleni esirgememelisiniz . Sizin istediğinize değil kendi sevdiğim sanata yahut iş'e yönelmeliyim . Ben birini seviyorum dediğimde yaşın ne başın ne demeyin . Ne güzel sevgi öğreniyorsun deyin . Bana para değil ilginizi verin . Geç olsa da ....
Bu gün de güzel sohbetimi dinlediğin için teşekkürler Tanrım . Yine görüşmek üzere . Anneme ve babama selam söyle . Gözlerinden öperim .

İkinci mektup : 27.ağustos.1999.22:00

Tanrıya mektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin