On birinci mektup - "Hayaller"

18 3 0
                                    

Merhaba. Artık yorulduğumu hissediyorum. Bu yerden, bu odadan, böyle kapalı kafeste kalmaktan. Giderek anılarım siliniyor. Aklımı mı kaybediyorum yoksa gerçekten de? Tanrım, yardım et bana.... Korkuyorum. Hayallerimi unutmaktan korkuyorum. Elimde kalan tek şey hayallerim. Onu benden alma lütfen. Hayaller... Hayaller.... Biliyorum bu mektuplar tanrıya ulaşmadan önce sen buldun bile. Okuyorsun. Sana bir şey önereyim mi? Hayallerinden vazgeçme. Ne olursa olsun. Sana bazı hayallerin uçuk geliyor şu anda belki ama emin ol öyle değil. Ve hiçbir hayal imkansız değil. Bu hayat senin hayatın istediğin gibi yönlendir. Seni sadece dar bir görüşle kısıtlamak, istedikleri gibi yönlendirmek isteyecekler. Vazgeçirmek isteyip, imkansız, yapamazsın, bu mümkün değil gibi sözler, cümleler sarf ederek, hevesini kırmaya çalışacaklar. İnanma. Tutan elin, kolun, yürüyen ayakların, bacakların, düşünen beynin olduğu sürece ve bunlar çalıştığı sürece imkansız diye bir şey yok. Böyle bir olgu yok. Sırf böyle öğretip, gösterdiler diye böyle olmak zorunda değil. Neden yapmalısın biliyor musun? Çünkü, bu hayata bir kez gözlerini açıyorsun. Sadece doğduğunda bile milyonlarca sperm hücresinin içinden bir tek senin çıkmış olman bile, imkansız bir şey değil mi zaten? Sen bir şampiyon, bir mucize olarak doğdun. Zaten bütün imkansızlıklar yıkılmak için yok mudur? Son nefesini verirken neden yapmadım diye kaygılanmak yerine, istediğimi yaptım, ben buna ulaştım, bunu başardım diyerek bitir bu hayatı. Çünkü, buna değer. Uğrunda savaşacak hayaller olması, gerçekten de hayatı yaşamaya değer kılıyor. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın vazgeçme. Zaten bu doğamızda yok mu? Tanrı bizi yaratırken hamurumuzu merak eden bir mayayla yoğurmadı mı? Rüya gibi düşün herşeyi. Kabus görsen bile rüya görmekten vazgeçer misin? Öyle bir seçeneğin olmaya bilir evet. Ama olsaydı bile vazgeçmezdin. Neden biliyor musun? Çünkü, merak ederdin. Acaba bir sonraki nasıl olacak? Bunun anlamı ne? Sonrası ne? Bu sorular hep içini kemirecek. Sen busun. Bunu değişmeye, bozmaya, yıkmaya çalışma. Bozulması gereken, utanılması gereken bir etken değil bu. İnsan seven, üzülen, sevinen, düşünen, merak eden, öğrenen bir varlık. Kötü huylarımız var evet. Ancak onlardan vazgeçemiyorken, bunlardan neden vazgeçesin? Seni insan eden etkenleri bastırma, örtme. Etrafına dön ve bir bak. Elektrik, televizyon, en basitinden ateş bile. Hepsini merak eden, hayal kuran, düşünen insanlar yaratmadı mı? Senin hayallerin karşısında onların hayalleri daha aşılmaz ve imkansızdı emin ol. Onların hevesini kıran, ezen, yıkan yoktu mu sanıyorsun? Vardı. Hem de kat be kat fazla. Ama vazgeçmediler. Ve başardılar. Sen onlardan eksik değilsin. Bu yüzden savaşmaktan vazgeçme. Çünkü hedeflerin senin ellerinde. Bu hayatı sen değişe bilirsin. Bu hayatı sen yönlendire bilirsin. Bu dünya senin dünyan. Eğer bu mektupları bulduysan... Tanrım'a götür. Ve senden bir ricam. Asla vazgeçme.

On Birinci Mektup: 25.haziran.2000.16:45

Tanrıya mektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin