Merhaba saygıdeğer tanrım . Kar yağmaya başladı artık dışarıda . Yeni yılı bekliyoruz . Dışarda gençler mutlu , herkes eşiyle , dostuyla sarmaş dolaş eğleniyor . Tuhaf değil mi? Her kesin bir yerde unuttuğu birileri var . Kimisinin annesi , kimisinin babası ve yahut da kardeşi . Ama hepsi buna rağmen her geçen yılı sevgiyle uğurluyorlar . Geride bıraktıkları kalp kırıklıklarını , kırgınlıkları onarmadan , her yeni yıla mutlulukla sanki , hepsi masummuş gibi giriyorlar . Tamam insanların sevinmek hakkı . Peki ya unutulanlar ? Yeni yılda unutulanlar napıyor ? Ben yalnız bir babanın soğuk kışta tek başına kahvesini yudumlarken , kalbinde olan burukluğu iyi hissediyorum . Kanser olduğundan herkesin umudu yitirip hastanede unuttuğu bir annenin sessiz feryadını hissediyorum . Sokakta kışın gelişine lanet okuyan evsizlere , sıcak evinde uyuyan insanların umursamazlığını görüyorum . Aslında bayram dediğimiz şeyin tam olarak ne olduğunu unuttuk . Dışarda soğuktan belki de bu gece donarak can verecek , belki de sabah görme ihtimalini düşünerek terkedilmiş yıkık harabelerde uyuyan insanlar varken , huzur evlerinde ve ya yalnız evinde tek başına çocuklarının gelip onu kutlamasını bekleyen ve saatın geçtiğini görünce , çocuğunun onu unuttuğunu kabullenemeyip , belki de işi çıkmıştır diyen anne ve babalar varken , saat 12'yi vurduğunda havai fişekler , torpiller yakıp tek günlük bir sevinci yaşıyoruz . Ancak onlar sadece bayramda değil , her gün bu üzüntüyü hissediyorlar . Bir kereliğine onların gözünden baka bilir misiniz her şeye ? Yılbaşı gecesi bir sokak köpeğine vücudun ısınsın diye , kene'li olsa bile sarılıp uyuya bilir misin? Saat 12 de yıldızları seyrederek , bir gün daha seni kimsenin umursamadığını hissederek hayata aynı mutlulukla devam ede bilir misin? Edemezsin . Hatta çoktan defalarca intihar etmeyi denersin . Tekrar , tekrar ve tekrar . Bu hayatın göstermelik ve görünürde güllük , gülistanlık olan tarafını görmek yerine , bir de karanlık tarafını görmek ..... Daha ağır birşey düşünemiyorum . Kendimize sürekli güçlü diyoruz ya hani . Yanlış . Gerçekten güçlü olan insanlar aslında onlar . Biz sadece göstermelik hayatımızda sıcak evinde bir parça ekmeğini yedikten sonra , başını yastığa bırakıp , uyuyan sessiz ve sakin insanlarız . Her gün bu cemiyyetin bir ferdi olmadığını hisseden insanlar var . Biri bana güçten bahsedecekse eğer , önce onları görmek zorunda . Dünya bizim değil . Dünya onların . Dünya , kaybedenlerin dünyası . Biz sadece , onların bunu farketmesindeki boş bir etkeniz . Bu bayram da sokakta uyuyanlar , umutla evlat , ya da yakın yolu bekleyen insanlar belki de , göçüp gidecek bu süs dünyasından . Belki de , her yeni güne yine umutsuzluk ardına umutsuzlukla devam edecek . Böyle bayram olmaz . Bu bayram değil . Size önerim bu bayramda , hatta sadece bu bayramda değil , her günü bayram ederek unutulmuş hatıralarımızın her birini ince detayıyla hatırlayan değerli insanları ziyaret edip , sokağın karanlığında oturduğumuz şehrin altını da üstünü de daha iyi bilen evsizlere en azından bir kap sıcak çorba vererek gerçek mutlulukla geçirelim . Sözlerimi insanlara ilet tanrım . Ha bu arada , nice yeni yıllara . Bayramın kutlu olsun Tanrım.....
Altıncı Mektup : 31.aralık.1999.23:59
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrıya mektuplar
Non-FictionBir akılda kısıldıysan eğer kapana , gidebileceğin tek yer yine kendi düşüncelerindir