0.1

4.1K 197 103
                                    

başlangıç ; 130119

bazen sadece ölmek için yaşadığımı düşünürüm.

hayatta hiçbir amacım, hiç bir şey için çabalamadım. en büyük zevkim, buz gibi olan havada saatlerce oturup sigara içmek oldu hep.

dışarıya verdiğim titrek nefesi yeniden ciğerlerime aldım. bitmek olan sigarayı kaldırımın köşesine bırakıp ayağı kalkmıştım şimdi de. arkamdaki iki katlı küçük eve girip ışığı açmıştım.

istemsizce ellerime bakıyordum beyaz tenime süs olmuş kızarıklar hoşuma gitmişti. üstümdeki montu hızlı bir şekilde çıkarıp kenara bıraktım. deli gibi üşüyordum ama bunu umursayacak halde değildim, odama çıkıp uyumak istiyordum.

cebimde titreyen cihaza mırıldanmalarım eşliğinde arayan kişiye bakmadan açtım telefonu.

"hey yoongi"

sesli bir şekilde nefes alıp cevap verdim.

"selam hoseok"

"ne' haber?"

"ah hoseok uykuya ihtiyacım var"

"anladım dostum, yarın sana geleceğim o zaman konuşuruz"

"yarın anneme gideceğim" gözlerim salonda gezinirken bir yandan da hoseok'a cevap veriyordum.

"oh, peki sana iyi uykular"

telefonu kapatıp kenara fırlattım.

*
yerli yerli içeri giren güneş ışıkları odayı süslerken, ben daha yeni kalkmış olmanın verdiği sersemlikle üstümü değiştiriyordum.

boy aynasının karşısına geçip ellerimle saçlarımı geri itmiştim. aynadaki görüntü beni tatmin etmiş olacakki küçük bir gülümseme bırakıp dudaklarımı ıslatmıştım.

seri bir şekilde aşağı inip telefonumu aradım. koltuğun alt köşesinde parlayan ekrana doğru yönelmiştim.

"sanırım artık çıkabilirim"

fazla lüks olmayan arabama binip hastaneye sürmeye başladım.
döndüğüm sokaktan parlayan tabelayı görmüştüm ruh ve sinir hastalıkları hastanesi.

"hey, min Hyrei'yi görmeye geldim" kadının yüzüne bakmıyordum, istemiyordum da zaten.

"tabii doktorumuza haber verip sizi götürmeleri için görevliği çağırayım"

kadın bir şeylerle uğraştıktan sonra aptal ve yılışık bir şekilde gülümsemişti.

"siz yukarı çıkabilirsiniz"

cevap vermeden asansöre binmiştim. gülümsemeler, sarılmalar ve aptal gibi görünen el tutmuşmaları kesinlikle bana göre değildi. özellikle kadınlar, kadınlar ilgimi hiçbir zaman çekmemişti.

asansörün açılış sesi kulaklarımı doldururken kendimi dışarı atmıştım. odayı ararken görevlinin bana gelişi görüş alanıma girmişti.

"anneniz bu tarafta, beni takip edin bay min"

önümdeki kişiyi takip ederken gözlerim büyük hastane koridorunda keşfe çıkmıştı.

"on dakikanız var"

görevli kapının kilidini açtıktan sonra beni yalnız bırakmıştı. kilidi açılan kapıyı sakince açmaya başlamıştım. geriliyordum ve bu hoş bir duygu değildi. gözlerim yavaşça kapanmış, hızlı nefesler almaya başlamıştım.

kapı ile birlikte açılan gözlerim yatakta uzanmış olan kadında durmuştu. saçları açık kahveden uzakta, grileşmişti. bedeni küçülmüş, göz altları kırışmış farklı renge bürünmüştü.

sick ; ymHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin