0.7

634 86 33
                                    

önümdeki kahveden büyük bir yudum alıp telefonu kulağıma yerleştirdim.

"efendim jimin?"

biraz bekleyip bir yudum daha kahve aldım.

"oh tabiki, gelebilirsin"

jimin sevinçle telefonu kapatmıştı. tek yaşadığı evinde bir kaç sorun yaşadığı için bende kalmak için izin istemişti. hızla kalkıp kahvaltı masasından bir kaç parça alıp buz dolabına yerleştirdim. bu sırada bir kaç şarkıyı kendi halimde söylüyordum.

son olarak büyük kupa bardağım kalınca üstüne kahve eklemesi yapıp salona geçtim. dün gece yaşadığım olaydan sonra her yeri en az iki kez kilitleyip uyumuştum, ne kadar umursamasam da tedbirimi almalıyım. telefonu mutfakta unuttuğumu düşünüp ayağı kalktığım sırada kapı çalmıştı.

bu kadar hızlı gelebilir miydi?

hızla kapıya doğru giderken sağ taraftaki boy aynasından kısaca kendime baktım. sarı hoodiemi düzeltip ısrarla çalan kapıyı açtım.

"seelam"

göz devirip mutfağa doğru gittim "aman siz miydiniz?" masaya oturup mutfağa girişlerini izledim.

"ne o beğenemedin mi?" taehyung elindeki poşetleri tezgaha koyup, yaşlı teyzeler gibi elini beline yaslamıştı.

"kabul etsen de etmesen de bugün burda takılacağız, akşamda hep birlikte gideriz işte mekana" hoseok nefes nefese konuşup karşıdaki sandalyeye oturdu.

"keşke haber verseydiniz embesiller"

telefonu elimde çevirip taenin tezgaha koyduğu poşetlere göz gezdirdim. renkli paketler vardı. tahminen bir sürü kalori yapan abur cuburlar vardır. kapı yine çaldığında bu sefer geldi deyip koşar adımlarla kapıya gittim.

"hayırdır yoongi? bizden başka arkadaşların da mı var yoksa?" taehyung arsızca kahkaha atarken kapa çeneni diye bağırıp kapıyı açmıştım. jimin önümde şaşkınca bana bakıyordu.

"ah affedersin sana değil içerideki aptala söyledim" geriye çıkıp içeri girmesi için kapıyı daha çok araladım. taehyung yine içeriden cırlamıştı "sensin aptal!"

jimin kahkaha atarken bir eliylede küçük valizini çekiyordu. kapıyı kapatıp jiminin elindeki valizi aldım "sen çocukların yanına geç" başıyla onay verip mutfağa girdi. elimde sapını tuttuğum siyah küçük valizi çekiştirmeye başladım. üst kattaki misafir odasına bırakıp merdivenleri inmeye başladım, hoseok bağırarak konuşuyordu.

"daha yeni tanıştık ne demek, olun işte"

sinirle saçlarımı kapşonumun içine tıktım. evde böyle gezmeyi seviyordum.

"hoseok haklı, hem şu suratsızı bizden kurtarmış olursun"

mutfağa girip taehyunga sert bir şekilde baktım.

"umarım benden bahsetmiyorsundur yoksa o gözünü morartacağım"

taehyung dudaklarını büzüp kollarını göğsünde bağladı "hep bana kız zaten hoseok başlattı hem"

ikiliyi es geçerek jimine baktım. gülümseyerek taehyunga bakıyordu "içeri geçelim" hoseok ayağı kalkıp telaşla taenin kolundan tutup çekiştirmeye başladı "biz gidelim artık, akşam geliriz" taehyung anlamsızca kolunu çekiştiren gence bakıyordu.

elimi havaya kaldırıp umursamazca cevap verdim "siz bilirsiniz" ikili kapıya yönelirken peşlerinden gittik.

"aman götümün coolu"

taehyungun son anda söylediği şeyle koşarak yanına gittim. hızla kapıyı açıp çoktan çıkmışlardı dışarı. koşan taehyunga arkadan bağırdım "elbetki görüşeceğiz kim taehyung!" kapı girişinden daha çok ayrılıp taehyunga baktım, uzun ince orta parmağını koşarken havada tutuyordu.

yanımda söyleyemeyeceği şeyleri anca böyle uzaktan söylüyordu işte. sinirimi akşama saklayıp içeri girdim, jimin yoktu. kapıyı kapatıp salona girdim. cama bakan tekli koltuğa oturmuş dışarıyı izliyordu.

hadi ama biz dışarıda bunca şey yaşarken o nasıl burada oturup dışarıyı izleyebilirdi.

"evin güzelmiş" dedi kısık sesle. başımı sallayıp karşısındaki tekliye oturdum. "sen hastaneye gitmeyecek misin?"

bir süre cevap vermemişti çenesini yasladığı elini daha da sıkarak yüzüme baktı. siyah gömleğinin açık üç düğmesi ve bileklerinde katladığı kısım dikkatimi çekmişti "insan görmek istemiyorum" gözlerini yere dikip daha da kısık bir şekilde konuştu "onlar beni huzursuz ediyor"

sağ ayağımı hafif bir tempoda sallıyordum "bu saçma jmin, sen sürekli oraya gidip çalışıyorsun" kısaca nefes alıp devam ettim "bu kadar saçma bir nedenden işe gitmemezlik yapmamalısın, asıl sorun ne?"

bir anda bağırıp salondaki bahçeye çıkan kısma yöneldi "gitmek istemiyorum işte bu seni alakadar etmez!" ani çıkışına şaşırmıştım. bende ayağı kalkıp kapşonumu elimle geriye ittim. saçlarımı karıştırıp jiminin yanına yöneldim.

boydan cam kapıyı açıp küçük masadaki sandalyelerden birine gelişi güzel oturdu. neden bu kadar sinirlenmişti? hafif bozuk havaya bakıp sandalyelerden birine oturdum.

"ne oluyor jimin?"

bir anda o neşeli çocuk gitmişti sanki, tek kaldığımızdan beri saçma salak şeyler yapıyordu, bu hoşuma gitmemişti. bana kısaca bakıp toz pembe dudaklarını yaladı. yüzü gergin duruyordu "bak, sana açıklama yapmak zorunda değilim ha eğer git evimden dersen de giderim sorun yok"
bacaklarını üst üste atıp tekrar bana döndü.

anlamsızca yüzüne bakıyordum. bir anda kahkaha atmaya başlamıştı. yaşadığım dejavular çoğalıyordu "bu kadar kasma yoongi"

ne, ben mi?

"kasmıyorum jimin, hareketlerin..." gözlerimi karşıdaki ağaca diktim "garip"

jimin ayağı kalkıp omzuma iki kez vurmuştu "kaçıncı?"

bir kaşım havaya kalkmıştı "ne kaçıncı?"

"oda diyorum, kaçıncı sırada"

delirmek üzereydim.

"merdivenlerin solundaki ilk oda"

bir şeyler mırıldanıp yanımdan gitmişti. bir kaç damla burnumla birleşince yavaşça yukarı baktım, ahşap masanın üstündeki paketten sigara çıkardım.

"ev arkadaşım hem ayyaş hem de sigara bağımlısı mı yoksa? "

ani ses ile yerimde sıçrayıp bir küfür savurdum. iki dakikalık keyfimin içene etmişti. sigarayı gelişi güzel masaya fırlatıp jiminin dibine girdim "evet, ev arkadaşın bir ayyaş jimin"

yakınlığımız onu hiç rahatsız etmemiş gibi daha da dibime girmişti. dudakları yukarı kıvrılırken, dudaklarıma baktı. ben tepkisizce jimine bakıyordum. "aslınd-"

bir anda kapının çalmasıyla sözünü bitirememiş hemen aramıza en az iki metre uzaklık koymuştu. sanki göreceklerdi. jimini arkada bırakıp kapıya doğru gittim. kapıyı açmamla içeri dolan bira kokusu tüm evi siper etmişti sanki. yüzümü ekşitip sarhoş hoseok ve taehyunga baktım.

"kimmiş yoongi?"

taehyung zar zor kendini içeri atarken hoseokun saçından tutmuş onuda içeri sokmaya çalışıyordu.

"gesene şueya çocuk" taehyung gözleri kapalı bir şekilde dengesizce hoseoku içeri çekiyordu. hoseok ise bağırarak şarkı söylerken, tae onu nereye götürse o da oraya gidiyordu.

sağ köşedeki jimine baktım "diğer ayyaşlarda geldi jimin"

sick ; ymHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin