1.6

449 68 13
                                    

koyduğum içeceği genç oğlana uzatıp tezgahın önündeki bar taburesinde oturan jiminin olduğu kısıma gittim. üstünde basit bir gömlek ve siyah kotuyla etraftaki insanları izliyordu. kollarımı tezgaha yaslayıp yüzümü avcumun içine aldım.

"jimin, sana da bir şeyler vermemi ister misin?"

gözleri kısılana dek gülümseyip başını olumsuz anlamda salladı. bir kez daha soracakken kapıda hoseok belirmişti. yüzü diğer günlerin aksine asık değildi. istemsizce buna sevinirken jiminde baktığım yöne bakmıştı. uzaktan bize küçük bir selam verip hızlıca jiminin karşısındaki tabureye oturdu.

"hey, önemli bir şey mi oldu?" dedi jiminde tıpkı onun gibi gülümseyerek sorduğunda, sipariş isteyen çifte içkilerini hazırlamaya başlamıştım. iki uygun bardağa istedikleri içkileri doldururken kulağımda ikisindeydi.

"bize uygun barmen buldum dostum!"

acı turuncu suya buzları atarken hoseokun haberi ile heyecanla yüzüne baktım. "bu harika bir haber!" sevinç çığlıklarım müziğe karışırken bardakları bekleyen çifte verdim. eski konumuna geri dönüp daha fazla bilgi almak için açtığım ağzım onun konuşmasıyla yeniden kapanmıştı.

"dinle, buraya yirmi beş altı gençlerin girmesi uygun değil ama bu oğlan yaşından olgun birisi lütfen hemen hayır deme"

tek kaşım havaya kalkmıştı, ne yani benden kuralları çiğnememi mi istiyordu? ikiside cevap beklercesine yüzüme bakıyordu. kollarımı göğsümde birleştirip konuştum.

"bana biraz ondan bahset"

umutla başını sallayıp devam etti "yirmi üç yaşında daha önce ünlü bir barda çalışmış barmen olarak işinde iyi yani" hiç nefes almadan konuştuğu için biraz bekleyip nefesini düzene soktu "adı jeon jeongguk"

dediklerini dinleyip bizim için uygun olup olmayacağına dair düşünmeye başladım.

"ama bu ismini pek tercih etmiyormuş, genelde herkes ona jungkook diye hitap ediyormuş"

gözlerim yuvalarından yuvarlanıp tezgaha düşecek kadar açılmıştı. jeon jungkook, namı değer taehyungun üzümlü kurabiyesi. zavallı hoseokun hiçbir şeyden haberi olmadığı bariz belliydi.

"hayır hayır kesinlikle olmaz" dedim kesin bir dille tezgahın arkasından çıkıp yanlarına giderken.

"düşünmedin bile ama"

"tamam senin için bir kez daha düşüneceğim ama verdiğim ilk kararların her zaman daha iyi olduğunu bilirsin hoseok"

jiminin elinden tutup ayağı kaldırdım "sıra sende" dedim gözlerimle içki dolu bölümü gösterip. bıkkınca gözlerini kapatıp beni onayladı. uzanıp tezgahın alt kısmından elime hangi içki şişesi geldiyse alıp jiminle birlikte köşedeki en sessiz oturma bölümüne gittik. koltukta yerlerimizi aldığımızda ben rahatça yayılıp şişenin kapağını açtım.

"yoongi"

zar zor açtığım kapağı köşeye fırlatıp hmladım. sol bacağını diğerinin üstüne atıp dudaklarını bir birine bastırdı.

"neden hemen hayır dedin?"

"hoseok taehyunga aşık, jungkook ise taehyungun sevgilisi ama bundan hoseokun haberi yok"

"taehyungu sevmiyorum" dedi yüzünü buruşturup, oldukça tatlı durmuştu gözümde. yüzünün her milimini öpmek istemiştim.

hoseok cana yakın ve kafa dengi bir insandı. onu liseden beri tanıyordum, üniversitede bile aynı evde yaşamıştık. üniversite okuyup neden böyle bir yer açtık konusuna gelirsek, sürekli lisede onların alt kata yani bir alt sınıflara indiğimde ergen gibi böyle hayaller kurardık. ve bir gün söz vermiştik bir birimize ne olursa olsun böyle bir yer açacağız diye. olmuştu da fakat biriktirdiğimiz para fazla yetmemişti ve bende annemin bankadan kalan parasıyla bütün eksikleri kapatmıştım. bu nedenle de mekanda en çok benim sözüm geçiyordu ve o da hiç düşünmeden benim fikirlerime saygı duyuyordu. tabiki bende onu dinliyordum hayatımdaki en güvenilir insandı. tüm bu olan biteni hoseoka anlatmıştık o ise bize destek olup jimini saklamak konusunda yardım edecekti.

elimdeki şişeyi yere bırakıp saçlarımı geriye attım "sence jungkooku işe almalı mıyım?"

elimi tutup etrafta gözlerini gezdirdi "burası büyük bir yer yoongi müşteri de fazla ikinizin burayla başa çıkması zor. bu olanları hoseokun da bilmesi gerek belki o zaman taehyungdan tamamen soğur"

"haklısın" dedim ayağı kalkıp "ona bunları yarın anlatacağım ama şuan uyumak istiyorum, kalk da evimize gidelim"

uzattığım elimi tutup benimle birlikte yürümeye başladı. hoseoka çıktığımıza dair haber verip sokakta yürümeye başlamıştık. halâ ellerimiz birleşikti ve ayrılmaya da niyetleri yoktu. kaldırımın yanından yürürken yanıma daha çok sokulmuştu. "jimin, bugün ilgili bütün web sitelerinde senin arandığına dair haberler okudum" başını omzuma yasladı "bu da demek oluyor ki bir süre dışarıya çıkamayacağız"

"evet" diye mırıldandım titrek bir nefes bırakarak "kısa bir süre sonra unutulur diye umuyorum, o zamana kadar benim evimde birlikte yaşayacağız"

sick ; ymHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin