0.9

562 75 26
                                    

yoğun içki, ter ve sigara kokan ortama el ele girdik. en yüksek ayarda çalan ingilizce müzik şimdiden beynimi uyuşturmuştu. jimini en köşedeki oturma bölümüne götürdüm.

"ne içersin?" deri koltuğa oturup düşünüyormuş gibi yaptı "buzlu bira olsun" başımla onaylayıp barmenin olduğu bölüme yürüdüm.

bir anda üstüme çarpan beden ile yana savruldum. kilosu benim üç katım olan kadın mini elbisesini aşağı çekip alayla yüzüme baktı "sana nasıl düzgün yürünür öğretmemişler" benimle birlikte savrulan saçlarımı düzeltip ciddiyetle ter kokan kadına baktım "doğru, her an üstümüze biri devrilebilir diye tedbirli olmak lazım" deyip yanından geçtim.

barmene siparişlerimi verirken kadın arkadaşlarına acı ile bağırıyordu "o bana kilolu mu demek istedi şimdi!"

"ah yok hayatım gayet fitsin"

"küçük atsaydın" dedim bağırarak. kadın sinirle lavaboya doğru yürüdü. arkasından da arkadaşları teselli veriyordu.

"buyrun efendim" barmen bardakları tezgaha bırakıp diğer siparişleri hazırlamaya başladı. ne kadar yorulduğunu en iyi ben bilirdim.

elimdeki bardaklarla oturduğumuz bölüme giderken jiminin karşısına biri oturmuş, gülerek bir şeyler konuştuklarını gördüm. yanlarına gidip bardağı jimine uzattım "al bakalım" içkisini alıp gülümsedi "teşekkürler"

yerime oturduğumda gördüğüm kişi beni şaşırtmamıştı.

"ah jackson böyle hoş sürprizler yapmayı bırak" dedim gülümseyerek.

"ne tesadüf ama" gülümseyerek jimine baktı "bizde jiminle tanıştık"

bir yudum içip yüzüne baktım "yani, benim arkadaşlarımdan birini bile tanımasan sana ayıp olurdu"

alınmış olacakki gözlerini kaçırmıştı. jimine baktığımda elinde bardağıyla etraftaki insanları izlediğini gördüm.

"jimin"

gözlerini bana çevirip efendim dercesine baktı.

"ben hoseoku arayıp geleceğim"

"tabii ben seni burada beklerim"

ayağı kalkıp masadan biraz uzaklaştığımda arkamda bir hareketlilik hissettim. bedenimle birlikte dönüp ikiliye baktım. jackson benim yerime, jiminin yanına oturmuştu. jackson elini jiminin bacağına atmış arada sıfır denecek mesafede jimine bir şeyler anlatıyordu gülerek. jimin rahatsız olmuş bir şekilde ifadesizce başını sallıyordu.

hadi ama sevgilisi olan biri, bir başkasına nasıl bu kadar yakın davranabilirdi. jimini bu pis işlerine alet etmesini istemiyordum. yanlarına yeniden gidip jiminin elinden tutup kaldırdım. jackson şaşırmış bir şekilde yüzüme baktı.

"hey ne yapıyorsun?"

"bu seni zerre ilgilendirmez"

jimini de kendimle birlikte dışarı attığımda temiz havayla kendime geldim. jimin gülerek yüzüme baktı "içime düşecek sandım" karşıdaki yüksek duvara yaslandık.

"neden dışarı çıktık?"

cebimden sigara ve çakmağı çıkarırken yüzüne baktım "daraldım hatta sende daraldın itiraf et"

kollarını bir birine bağlayıp tek kaşını kaldırdı "hayır daralmadım. çok kibar ve samimi bir çocuk"

zehirli dumanı içime çekip paketimi cebime geri attım "sana inanmıyorum"

aynı tavırla bana dönüp ağzımdaki sigaraya bakarken konuştu "senin aksine çok kibar biri"

"bana o herifi anlatma, sinirleniyorum"

jiminin bakışları illerdeki sokağa gitti "yaşı küçük duruyor ama fazla abartılı giyinmiş"

bende onun gibi bahsettiği kişiye baktım. derin göğüs dekolteli siyah mini elbiseyle, ultra yüksek topuklularıyla eun bize doğru geliyordu.

sigarayı yere atıp ezdim "bu eun"

jimin şaşkınlıkla kolumu tuttu "bu kız senin kardeşin mi?"

çenesini tutup bana bakmasını sağladım "onunla ilgilenmeni istemiyorum, ve ayrıca o benim kardeşim falan değil bunu sana anlattım" yanımızda duran eunu fark edince geri çekildi.

"merhaba abiciğim, neden içeri geçmiyoruz?"

cevap vermeden girişe doğru yürüdük. bir metre öteden gelen iğrenç koku ve müzik sesi bile içmeden sarhoş olunacak türdeni. içeri girdiğimizde görüş alanıma jackson girdi. başka bir erkeğin yanında yılışık bir şekilde gülüyordu. jiminin kolundan tutup kendime çektim. duyması için daha çok yakınına girdim.

"bak görüyor musun samimi ve kibar dediğin çocuğu?"

jimin kolumdan kurtulup yürümeye başladı "umrumda değil sadece seni sinirlendirmek hoşuma gitmişti"

hoşuna mı gitmişti? arkasına bile bakmadan süzülerek yürüyen eunu takip ediyordu.

"şuradan çekil evlat alanımızı daraltıyorsun" arkamı dönüp sarhoş bir şekilde kendilerine dans edecek yer ayarlamaya çalışan kırk yaşlarındaki çifte baktım. komik duruyorlardı. onları daha fazla rahatsız etmemek adına diğerlerinin yanına gidip jiminin yanına oturdum. çoktan masaya iki şişe bira ve dört bardak konmuştu.

dördüncü kişiyi düşünmek bile istemiyordum.

"gel jackson şöyle otur"

düşünmek istemediğim kişi yine gelmişti. bir gecede sevgilisi olmasına rağmen kaç kişiyle flörtleşti kim bilir.

"eun bizi buraya neden çağırdın?" bıkkınca söylemiştim eve gitmek istiyordum.

eun şişenin kapağını açıp sırayla bardaklara koyduktan sonra bir yudum bira alıp etrafa baktı "biraz eğlenelim, söylerim"

eun bu hayatta eğleneceğim son kişi bile değildi.

"biz en son kavga ettik ve sen bana biraz eğlenelim mi diyorsun?"

eun yüzüme bakmadan omuz silkti. başımı sinirle sola çevirdiğimde buna pişman olmuştum. jimin sanki bana inat küçük parmaklarını jacksonun saçında gezdiriyordu.

"şuan anlat gideyim eun"

"daha bir şey bile içmedin"

önümde duran bardağı alıp kafama diktim. ekşi ile harmanlanmış acı tat boğazımı yakarken ani çarpıntıyla başımı hızlıca sağa sola salladım.

"anlat" bardağı sertçe masaya bırakıp sinirle yüzüne baktım.

"artık hayatında olmayacağım abiciğim, senden bir süre uzak kalacağım"

"buna sevindim"

gergin bir ortam olmasaydı delice dans ederdim bu habere.

ayağı kalkıp jimine baktım. jackson tam yanağına yaklaşırken bağırdım "jimin kalk hadi gidiyoruz!"

bir anda toparlanıp hepsi birden ayaklandı.

"biraz daha kalsaydık"

seslice bira kokan nefesimi dışarı verdim. "arkadaşımı taehyungdan kurtarmak istiyorum"

eun telaşla ellerine baktı "onlar evinde mi kalıyor? yani ta- onlar işte"

anlamsızca yüzüne baktım "benimle ilgili olan şeyler seni ne zamandan beri ilgilendiriyor?"

çıkışa doğru yürürken arkamdan jiminin de geldiğini hissedebiliyordum. jackson bardaki insanları umursamadan bağırmıştı "yarın akşam seni alırım jimin-sh"

sick ; ymHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin