" Demek kedin bir insana dönüştü. "
Cidden, o an bundan daha mantıklı bir cümle kurulabilir miydi?
Saat on'u geçiyordu, kendi evinin salonunda pijamaları içerisinde oturuyor ve diğer ikisinden korktuğu için kucağına yatmış olan ayıcık pijamalı kedisinin kuruttuğundan dolayı aşırı kabarık saçlarını ve kulaklarını okşuyordu. Karşısındaki koltukta Seokjin ve Hoseok, bir rüyadalarmış gibi Yoongi'yi izliyorlardı. İtiraf etmeliydi, onlarla daha önce böyle çok kez oturmuştu ama ilk kez bu kadar tuhaf yüz ifadeleri vardı.
" Evet. " dedi Chanjin, o sırada ocaktaki çay kaynamaya başladığına dair tısladı ve kafasıyla Hoseok'a işaret etti. Hoseok hala şaşkınlıkla Yoongi'ye bakarak çay koymak için mutfağa ilerledi.
" Yani kıyafetlerimizi sen çaldın. "
" Başka şansım yoktu. İsterseniz geri vereyim ama... " Chanjin Yoongi'nin bir türlü durmayan kuyruğunu hafifçe okşadı ve sinsice sırıttı. " ...üzerlerinde biraz oynamış olabilirim. "
" Boxer'ıma delik mi açtın?! "
" BENİM boxer'ım! " diye bağırdı Hoseok, mutfaktan.
" Üzgünüm. Yenisini alırım. "
Yoongi Chanjin'in dizinde Seokjin'i izliyordu. Onun hakkında çok fazla bilgiye sahip değildi ama pişirdiği etlerin çok güzel koktuğunu biliyordu, ayrıca kendisinden hoşlanmadığını. Onu ne zaman görse koca omuzlu adam mızıklanıyordu ama Yoongi'nin kedi poposunun çok da umursamadığı kesindi.
" Bu haliyle eskisinden daha sevimli. " dedi Jin, uzun süre onu izleyerek, buna şaşırmış gibiydi. Yoongi dizine yatarken Chanjin'e döndü.
" Sevimli ne demek? " diye fısıldadı.
" Şirin demek. "
" Şirin de Yoongi demek. "
" Hıhım. "
Yoongi edindiği yeni bilgiyle hiçbir yere varamayarak Jin'e geri döndü, Jin onun şapşallığına sırıtıyordu.
" Cidden çok sevimli. " dedi ve koltuktan kalkıp yanına geldi, sonra dizlerinin üzerine çöktü. " Kulakları gerçek mi? "
Ona dokunmaya çalıştığı anda kulakları hemen dikildi ve Yoongi iyice Chanjin'e doğru sindi, sonra Jin'e sırtını dönüp başını Chanjin'in karnına gömdü. Jin bir bebekle oynuyormuş gibi gülerek Chanjin'e baktı, sonra hafifçe saçlarını okşadı.
" Yani ayakkabılarımı da o giydi. "
" Benim ayakkabılarım. " Hoseok elinde tepsiyle salona girdi ve çayları masaya bıraktı, sonra bir tanesini kendisine alıp doğruca Yoongi'nin oyun yeri olan kaloriferin önüne gidip oturdu. " Yani- eğer Yoongi giydiyse sorun değil de... "
Yoongi ona kısa bir süre kaşlarını çatarak baktıktan sonra başını kaldırıp Chanjin'e döndü ve yeniden fısıldadı.
" Benim yerime oturdu. "
" Sen de git yanına otur. "
" Olmaz. " dedi fısıldamaya devam ederek. " O beni çok sıkıyor. Söyle de yerimden kalksın. "
" Bu çok kaba Yoonie. Hoseok çok iyi kalpli biri ve kalbini kırabilirsin. "
" Kalbini kırarsam ne olur? "
" Ölür. "
Yoongi korkuyla gözlerini büyülttü ve gerçekten buna değip değmeyeceğine bakmak ister gibi arkasına dönüp Hoseok'a baktı, bu sırada Jin gülüyordu. Onu öldürmek istemediğini fark edip yavaşça koltuktan indi, sonra sürünerek Hoseok'un yanına gidip battaniyesinin üzerine bağdaş kurdu. Daha da komiği Hoseok'un ondan daha çok ürkmüş bir şekilde kuyruğuna ve kulaklarına bakıyor oluşuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAT BUSINESS || min yoongi
Fanfictionyoongi, yeni yıkanmış çamaşırların arasında uyumayı ve evdeki her eşyayı ufak patileriyle yere devirmeyi çok seven; yeşil gözlü, simsiyah bir kediydi. sahibi ise tüm gününü okulda deneyler yapmakla geçiren, kafayı sıyırmış bir biyolog. 30.12.18