Hoseok en son hastaneye geldiğinde çok üşüttüğü için serum yediğini hatırlıyordu. Sınav haftasıydı, kusmaya başladığında saat gecenin üçüydü. Jin hemen uyanmış ve Hoseok yanan boğazı yüzünden gözleri yaşarırken ve koltuğun ucunda mahcup bir şekilde otururken nevresimini değiştirmiş, halıyı defalarca silmiş, ona şurup ve çay içirmişti. Hoseok daha midesine oturmadan onu da çıkardığında son çare Chanjin'i uyandırmışlardı, çünkü onun arabası vardı. Kedi Yoongi yumuşacık yatağında uyuyordu. Chanjin sürücü koltuğunda pijamalarıyla hastaneye sürerken fark etmeden kırmızı ışıkta geçmişti.
Serum yerken Hoseok hem üşümekten, hem de korkudan titriyordu, sonradan ağlamaya başlamıştı çünkü hastanedeydi, ama Chanjin ve Jin onun başında beklemişlerdi. Jin üzerine ceketini örtmüştü, Chanjin de elini tutmuştu. Hepsi sınavlardan kalmıştı, bu yüzden sonraki bir ayı aynı evde sürekli ders çalışarak geçirmişlerdi. Sonradan geçmişlerdi, de. Ama Hoseok hep o gün başında bekledikleri için onlara karşı çok mahcup hissediyordu.
Bugün ise bunu Chanjin'e geri ödeyebileceğini düşünüyordu. Ama kendisine hiç güvenmiyordu.
Onun kaldığı kata geldiğinde asansör açılınca yavaşça dışarı adımladı. Etrafa bakındı, Chanjin'in odasını ya da en azından Namjoon'u bulabilmek için yerdeki renkli şeritleri takip etti. Çok fazla insan vardı. Namjoon'u gördüğünde nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. İç çekti.
Namjoon bir odanın önünde oturuyordu. Üzerinde kan vardı.
Hoseok ona yaklaşırken lekelerin çok da büyük olmadığını fark etti ama bu şekilde çok berbat görünüyordu. Uykusuzdu, saçları karışıktı. Dümdüz önüne bakıyordu. Hoseok bir an duraksadı. Başını çevirdi, Chanjin'in olduğunu düşündüğü kapıya baktı. Burada olmak istemiyordu. Derin bir nefes aldı.
Birkaç adım daha attığında Namjoon onu fark etmişti, ama yüzünde çok donuk bir ifade vardı.
" Ne oldu? " diye sordu Hoseok. Başka söyleyebilecek hiçbir şey yoktu. Onu suçlayacak, bağırıp çağıracak gibi hissetmiyordu. Zaten bunun hiçbir şeye faydası da olamazdı. Namjoon'un konuşmak için bir süre duraksayacağını anladığında yavaşça yanına oturdu, onun gibi aynı duvara bakmaya başladı.
" Moon ona yüksek dozda uyuşturucu vermiş. "
Hoseok bir süre olduğu yerde donakaldı.
" ...Ne? "
" Chanjin aşıyı benim çaldığımı düşünüyor. Ben hiçbir şey yapmadım. " Namjoon'un sesi yorgun geliyordu, Hoseok onun tüm gece ayakta olduğuna yemin bile edebilirdi. " Bana biraz olsun bile güvenmedi, Hoseok. Beni dinlemedi bile. Kafayı yemek üzereydim- ne yapacağımı bile bilmiyordum. Ben de aşıyı kimin çaldığını bulabilmek için gece fakülteye girdim. Chanjin de aynı şeyi düşünmüş. Moon ona saldırmıştı, zar zor aralarına girdim, Chanjin'i hastaneye getirdim. Bilincini kaybetmeden önce bile onu öldüreceğimi düşünüyordu. "
Namjoon'un sesi hafifçe kaybolurken Hoseok ellerine bakıyor, onu dinliyordu. Bir yandan çok inanılır bir hikayeydi, öteki yandan da yanlış bir seçim yapmaktan korkuyordu. Ama kimse, aşısını çaldığı bir kızın başında tüm gece bekleyerek kendisini harap edemezdi.
Yine de ona körü körüne inanırsa Jin kafasını kırardı.
" ...Mira, seni onunla görmüş. " dedi yavaşça, Namjoon'a bakarken. " Moon'la, yani. Chanjin öyle söyledi. "
" Görmemesi imkansız. Moon o laboratuvara geçer geçmez beni çağırdı, etrafı temizletti, hormonları bile bana yerleştirtti. Hiçbir boktan haberim yoktu. Kedilerden bile. Meğer her şeyi daha önceden düşünmüş, orospu çocuğu. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAT BUSINESS || min yoongi
Fanficyoongi, yeni yıkanmış çamaşırların arasında uyumayı ve evdeki her eşyayı ufak patileriyle yere devirmeyi çok seven; yeşil gözlü, simsiyah bir kediydi. sahibi ise tüm gününü okulda deneyler yapmakla geçiren, kafayı sıyırmış bir biyolog. 30.12.18