Yoongi'nin bir sürü alışkanlığı vardı.
Kendisi uyanmadan önce, kuyruğu uyanıyordu. İlk önce sağa ve sola sallanıyordu, sonra gözleri açılıyordu. Yüzünü yıkarken kulaklarını da yıkıyordu, çünkü onların da yüzünün bir parçası olduğuna inanıyordu. Çatırtılı şeyler yemeye bayılıyordu. Hatta çatırtılı şeyleri o kadar hızlı çiğnemeye alışmıştı ki, ağzı bir motor gibi ses çıkarıyordu. Yumuşak kıyafetler giymeyi seviyordu. Çoğu zaman uyurken, kıyafetlerinin içerisinde top gibi kıvrılıyordu, büyük ihtimalle bebekliğinden gelen bir alışkanlıktı bu. Gözleri sabahları biraz korkunç görünüyordu. Tabii, onu tanımayan birisi için korkunç olabilirdi, çünkü normal bir insana baktığınızda gözlerinde koyu yeşilin içerisindeki iki dik siyah şehriye görmeyi beklemezdiniz, ama onu tanıyanlar için bir sorun yoktu. Ayrıca, bazen miyavlıyordu. Birisi kulaklarını çok okşadığında, ya da bir şey hoşuna gitmediğinde, mızmızlandığında, boğazından aynı miyavlamaya benzer bir ses çıkıyordu. Onu kedi halinden ayırmayan bir özelliği de buydu.
Chanjin bunların hepsini bir gün içerisinde çok daha iyi görmüştü.
Kendini bir sapık gibi hissediyordu. Sabah saatlerinden beridir Yoongi'yi o kadar dikkatli izliyordu ki, diğer bütün işlerini unutmuştu. Yoongi'nin de normal kediler gibi bazı rutinleri ve yapmayı sevdiği şeyler vardı. Bunların hepsini izliyor, not alıyordu.
Çünkü ona aşıyı vurabilmesi için bir açığını yakalaması gerekiyordu.
Yoongi bazı zamanlar çok enerjik oluyordu. Eğer yeni yemek yemişse, onu tutabilmek imkansızdı. Dikkati çok kolay dağılabildiği için bu zamanlarda sürekli koltuktan koltuğa atlıyor, sürekli farklı bir odada bir şeylerle uğraşıyor oluyordu. Chanjin onu bir keresinde yatak odasında yere uzanmış, halının kenarındaki iplerle oynarken bile yakalamıştı. Böyle bir zamanda onunla bırak aşıyı, normal yan yana oturmak bile imkansızdı.
Ama öğlen vakti yaklaştıkça, onun da sakinleştiğini fark etmişti. Hava ısındıkça Yoongi daha da mayışmıştı. Üstelik televizyondaki bebek kanalında istediği dizi çıkmıştı ve salonda oturmuş, onu izliyordu sessizce. Bu onun fırsatı olabilirdi. Bugün içerisinde bu aşının vurulması gerekiyordu, yoksa her şey için çok geç olacaktı.
O sırada telefonunu bir bildirimle titremişti.
aşıyı vurdun mu?
Bu Hoseok'tu. Dün akşam aşının birini onlara vermişti. Soğutuculu çanta kendisinde kalırken onlar muhtemelen aşıyı dolaptaki yumurtaların yanına falan koymak zorunda kalmışlardı, ama sorun değildi. İki kediye aynı yerde aşı vuramazlardı, neler olduğunu anlayınca deliye dönerlerdi. Bu yüzden onlar Mira'ya, kendisi de Yoongi'ye aşı yapacaktı, ki ikisi de eşit derece zordu. Onlar iki kişi olabilirlerdi ama Mira çok iyi küfürler biliyordu.
vurmadım. şimdi halledeceğim. siz?
şimdi vuracağız.
İki taraf da aynı zamanlamayı düşünmüştü. Mükemmel.
Kediler bu kadar da benziyor olamazlardı.
Chanjin Yoongi sırtının üzerine yatıp karnını okşarken ve televizyondaki programı izlerken, bir an ona bunu yapacağı için kötü hissetti. Ama başka çaresi yoktu, bu onun iyiliği içindi. Eğer birden sağlığı kötüye giderse onu bir hastaneye götüremezdi sonuçta. Onu sevdiği için yapıyordu bunu ve Yoongi şimdi olmasa da, elbet bir gün, bunu anlayacaktı.
Soğutuculu çantayı sürükleyerek Yoongi'ye ilerlerken kendini teselli etmek için bunları tekrar etmeye devam etti. Ardından yere oturdu. Yoongi onun geldiğini fark etmişti, ama başını bir an olsun televizyondan çevirmemişti, en sevdiği programlardan biri açıktı ve sırtı üzerine uzanmak hoşuna gidiyor olmalıydı. Chanjin onun arka tarafına oturdu, dikkatinin televizyondan dağılmaması ve görüş açısında girmemesi için bu önemliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAT BUSINESS || min yoongi
Fanficyoongi, yeni yıkanmış çamaşırların arasında uyumayı ve evdeki her eşyayı ufak patileriyle yere devirmeyi çok seven; yeşil gözlü, simsiyah bir kediydi. sahibi ise tüm gününü okulda deneyler yapmakla geçiren, kafayı sıyırmış bir biyolog. 30.12.18