XII

534 49 76
                                    

Chanjin öyle yorucu bir günden sonra salonda yakışıklı ve yapılı bir adamın kahvesini içişini izleyeceğini asla tahmin edemezdi.

Ama önce, birkaç dakika öncesini anlatmam lazım.

Chanjin onu kapısının ağzında gördükten sonra kaşlarını çatmış ve diğerleri korkuyla merdiven altına saklanan Yoongi'yi sakinleştirmeye çalıştırırken merdiveni tırmanıp adamla yüz yüze gelmişti. Saat geçti, apartmanda kimse yoktu ama her an birisi apartmanı birbirine kattıkları için dışarı çıkıp onları kovabilirdi. Ayrıca yanında duran diğerleri de bu tuhaf sürprizden pek hoşnut değilmiş gibi görünüyorlardı.

" Chanjin! Sonunda! " dedi adam, onu görür görmez. Sıkıntıyla dağınık bir şekilde arkaya taranmış saçlarından elini geçirdi. " Sabahtan beridir seni arıyordum, neredesin sen? Telefonlara da cevap verilmiyor. "

Chanjin aslında plaja giderken telefonunu alıp almadığını bile bilmiyordu, bu yüzden cevap vermemesi normaldi. Aslına bakılırsa günü o kadar güzel geçmişti ve o kadar yorulmuştu ki, karşısındaki adamın abartı tavrı ve küskünlüğü umurunda bile değildi. Ağrıyan kollarını kavuşturdu ve iç çekti.

" Unutmuşum. "

" Süper. " dedi adam, abartı bir imayla.

Ardından onun bir daha konuşmasına izin vermeden Namjoon ve Jin, Chanjin'in yanında yerlerini aldılar. Yüz ifadelerinden bile bu adamın varlığından hoşnut olmadıkları belliydi, üstelik doğruyu söylemesi gerekirse, eğer onu hiç tanımıyor olsaydı Chanjin bile bu adamdan hiç hoşlanmazdı.

" Chanjin? " diye sordu Jin, gözleri adamdan bir saniye bile olsun ayrılmamıştı. . " Misafirin kim? "

Misafiri kim, miydi? Aslında Chanjin onun misafiriydi. Birkaç haftaya kadar en az ayda iki kere yanına uğrar, onun kahvesini içerdi ve aslında resmi bir ilişkileri olması gerekse bile Chanjin'in bölümü nedeniyle samimi sayılırlardı. Tabii, tek ortak noktaları Yoongi idi, o da şimdi merdivenin altında korkuyla titriyordu.

Chanjin yavaşça ensesini kaşıdı.

" Yoongi'nin veterineri, Jaehoon oppa. "

Jin ve Namjoon birbirlerine öyle bir baktılar ki, korkunç bir film izleseler bile yüzleri böyle bir ifade alamazdı. Chanjin ifadesini korumaya çalıştı. Şu an aklında hiçbir plan yoktu ve olsa bile beyni yorgunluktan yeterince çalışmıyordu. Ama belki kafasına vurup onu bayıltabilirlerdi. Altı tane güçlü erkeklerdi, bir tanesinin icabına bakmak zor olmasa gerekti. 

" Evet, Yoongi. " dedi Jaehoon iç çekerek. " Yoongi'yi dönem aşısı için getirmemişsin, randevusu geçmiş, ben de fark etmemişim. Deli misin sen? Kedin her an hastalık kapabilir! "

Chanjin randevuyu bilerek geçirmişti, belli ki. Bu halde ona götürecek hali yoktu ya? Zararlarını biliyordu ama Yoongi şu an epey iyi gidiyordu, Chanjin de sorun olduğunu düşünmemişti. Vücudu hala insan halindeydi ve demek ki kedi hali kadar kolay hasta olmuyordu.

" Ay oppa, ne abarttın... " diye homurdandı Chanjin, başı çok ağrıyordu ve her an eşikliğe yığılabilirdi ama Jaehoon'dan vazgeçmesini beklemek imkansızdı. Jaehoon Yoongi'yi çok seviyordu ve üzerindeki emeğini de hiçe saymak terbiyesizlik olurdu, Yoongi o kadar hassas bünyesine rağmen bunca sene onun sayesinde neredeyse hiç hastalık geçirmemişti.

" Abartmak mı? Aşının ne kadar önemli olduğunun farkında değil misin sen? " Jaehoon getirdiği çantayı ona gösterdi. " O yüzden aşısını yapmak için ben geldim. "

Chanjin'in gözleri korkuyla büyüdü.

Jaehoon'u severdi. Eğlenceli, nazik ve ilgiliydi, Yoongi onu pek sevmese de her zaman bir yolunu bulup onu iyileştiriyor ve canını yakmadan aşısını yapıyordu. Ama şu an çok büyük bir sıkıntıları vardı, o da Yoongi bir insandı ve maalesef bir sürü küfür biliyordu. Yine de Chanjin Jaehoon'u kapıdan kovmasının mümkün olmadığını biliyordu, bu yüzden onu bayıltma fikrini bir kere daha aklından geçirdi. Aslına bakılırsa yanında duran Namjoon ve Jin de aynı fikri düşünüyormuş gibi geldi bir an, ama bunu yapamazlardı. Bunu ona yapamazdı.

CAT BUSINESS || min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin