*medya için çok güzel fotolar buldum sırf bu yüzden yb atabilirim kdkdjdkd*
_______
Adımı böğüren insan yüzünden kafamı duvardan duvara vurabilirdim. Ne işi var o herifin burada?!
Acele ile kalkıp kapıyı açmış ve tam yolun ortasında, elindeki bitmiş bira şişesiyle duran Jungkook'a bakmıştım. Ciddi miydi o?
"Sen var ya sen... Hayatımı bitirdin kadın! O güzel yüzün ve tatlı... Ay o tatlı hal ne!"
Kadın? Arkamda sütun gibi hatun dikiliyorda ben mi kaçırıyorum?
"Jungkook gecenin bu saatinde burada ne yapıyorsun Tanrı aşkına?! Defol burdan! Komşular çıkacak şimdi."
"Varsın aşkına yanışımdan komşular dökülsün sokağa! Sen o herife sarıldın ya... Sen o herifin *hıçkırık* yüzüğünü aldın ya... Ben daha NEREME YANAM ÇEMEEN!"
"Öncelikle o "Çemen" dediğin şey acılı ezme gerizekalı, ayriyetten saçmalama ve git burdan. Yarın sen ayık kafa iken konuşalım."
"Benim *hıçkırık* şu saatten sonra kafam ayık mayık kayık gemi tekne hiçbir halt olmaz! Olum düşünemiyorum lan senin yüzünden. Sağıma baksam yüzün, soluma *hıçkırık* baksam... Kolun!"
Kolum?
"Daha ne kadar itecen lan beni?! Neden bana bir şans vermiyorsun?! Hoşlanıyorum diyom, "cık" diyon. Yemeğe götürem diyom, ona da "cık" diyon anasını satayım *hıçkırık*! Sen benden ne istiyorsun Jimin?! Estetik olayım da o orospu herife mi benzeyeyim?! Ulan *hıçkırık* sırf sen bana bak diye it gibi suratla dolanırım etrafta."
Ağlıyordu ama tüm bunları gülerek söylüyordu. Ve durmasına rağmen bir sağa bir sola yalpalanıp duruyordu. Şimdi ise bana adım adım yaklaşmaya başlamış ve sesini alçatmıştı.
"Benim güzel Jimin'im. Benden ne yapmamı istiyorsun, hı? Tavrımı değiştiricem, söz bak. Neden böyle davrandığımı anlatacam sana. Nolur beni kabul et artık. Benden tiksinme, yalvarırım~"
Dibimde durup alnını omzuma koymuştu yavaşça. Bira şişesini elinden düşürmüş ve öylece dikilmeye başlamıştı.
(Klavyem "dikilmeyi" "sikilmeyi" olarak düzeltti haykırdım aq KFKFHDLLDŞD)"Jimin lütfen... Nolur ya... Daha ne kadar yalvartacaksın? Azıcık sarılsam ne olur sanki..."
Kapı kulpunu tuttuğum elimle onun belini tutmuş ve yavaş yavaş içeri çekmiştim onu. Şuan hassastı ve ters davranmak istemiyordum.
"Ağlama koca bebek. Ağlayan erkekleri hiç sevmem ha(!)"
"Sen ağlıyorsun asıl ben ağlamıyorum."
Az öncekine nazaran bir bebeğe dönüştüğünde gülmeden edemedim. Cidden aptalın teki bu çocuk. Fısıl fısıl konuşuyordu ve onu duymak için kulağımı dudaklarına dayıyordum.
En sonunda onu salona getirip kanepeye oturtmuştum. Omuzlarımdaki pikeyi üzerine örtmüş ve televizyonu kapatmıştım. Sonrada yanına oturdum.
"Şimdi bana neden pislik gibi davrandığını anlatacak mısın?"
"Ben... Şey ya, nasıldı dur... Ha şey, sen ilk büroya geldiğinde aniden çarpıldım sana. Şu, ilk görüşte aşk zırvalığındandı. Minik bir deftere sürekli senle ilgili şeyler yazar, ufak çizimlerini yapardım. İşte Yugyeom bunları gördü falan, dalga malzemesi oldum. Bende altta kalmamak için sadece arzuluyorum falan dedim. Senin soğuk nevale olduğunu ve asla bana bakmayacağını söylediler."
Hatırlatın da diğer bölüm kafalarına patlatayım şu üçünün.
"Neyse işte sonra iddiaya girdik senin üzerinden. Eğer seninle yatarsam bana para vereceklerdi, ama bu işi beş ay içinde yapamazsam alacağım fiyatın üç katını onlara ödeyecektim. Kendimi satsam ödeyemezdim açıkçası. İşte böyle gelişti olaylar."
Suratına okkalı bir tokat atıp dolan gözlerimi sildim. Sırf para için...
"Evimden defol..."
Merdivenlere koşup kendimi odama attım ve kapıyı kilitledim. Bu, beni zevk için altına alması fikrinden daha çok canımı yakmıştı.
Kapım tıklandığında kulağımı yaslandığım kapıya dayamıştım.
"Yemin ediyorum sana aşık olduğum için yaklaştım sana. Yoksa asla kabul etmezdim bunu. Sana nasıl yaklaşacağımı bilemedim. Belki böyle konuşuruz, dikkatini çekerim sandım. Özür dilerim... Biliyorum artık benden daha çok tiksiniyorsun ama, ben seni seviyorum. Ve kanıtlamak için ne gerekiyorsa yaparım."
Ne gerekiyorsa?
Hızlıca ve sinirli bir şekilde yatağımın başındaki küçük komidine ilerledim. Emniyet için oraya koyduğum küçük Revolver'ı aldım ve şarjörünü doldurdum. Susturucuyu da takıp hırsla kapıya döndüm ve açtım. Gözleri kızarmış ve bana en masum bakışlarını atan adama acımadan yakasından tutup odanın ortasına çektim. Ve silahı eline tutuşturdum."Kendini vur."
O masum bakışların yerini kırgınlık aldığında, ben hala burnumdan soluyordum.
"Kanıtlamak istiyordun ya?! İşte, al sana fırsat. Madem beni bu kadar seviyorsun kafana sıkmaktan ve benim için canını vermekten çekinmezsin herhalde? DEĞİL Mİ?!"
Bir dakika boyunca bana bakmış ve ardından burukça gülümsemişti.
"Peki..."
Silahın emniyetini açıp kafasına dayamıştım ve bana bakmaya başlamıştı.
"Sen istediğin zaman, söyle."
Bende ağlamaya başladığımda sinirli ifademden ödün vermiyordum.
" ... Çek tetiği."
Gülümseyip başını tamam anlamında sallamıştı hafifçe.
"Seni seviyorum."
______
Yb yolda geliyor korkmayın anam bende çok heyecanlandım!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fichu, Police! _JiKook_
FanfictionHey, mister policeman I don't want no trouble {What The Duck serisinden uyarlamadır.} #police 119 hikaye arasından 1.!