🌉-27-🌉

3.2K 225 164
                                    

Geciktirmem dedim ama geç geldi biliyorum kdkdkdkd kusura bakmayın

Videonun hikaye ile alakası yok sadece eğlenceli olduğu için koydum. Bay.

_________

Hastaneden çıkmıştık ve kendi evimdeydim. Mingyu bana yeşil çay yaparken ben telefonumu elimde çeviriyordum. Aklım çok doluydu, en çokta Jungkook ile. Ama Mingyu ile iyi bir konuşmanon sonucunda hatalı olmadığımın farkına varmıştım. Ben yalnızca onu korumaya çalışıyordum. Başka türlüsü saçma olurdu. Ayrıca herif resmen onu aldattığımı ima etmişti. Evet ortada iyi bir şeyler dönmüyordu kabul ediyorum ama insan sevdiğine güvenmez miydi?

"Jimin, çay."

Bana uzattığı kupayı aldım. Bıkkınlıkla nefes alıp bir yudum aldım çaydan. İçim ısınıvermişti.

"Yarın Jungwoo ile konuşup tayin isteyeceğim."

"Jimin saçmalama. Jungkook için-"

"Eğer beyefendi çok isterse gelip beni bulabilir. Artık onu düşünmek istemiyorum. Hiçbir zaman tam olarak aşk adamı olmadım zaten. Sadece bu sefer... Hakkından fazla değer verdim. Kötü ayrıldık işte yapabileceğim bir şey yok."

"Vay be... Bu kadar olgun olmanı beklemiyordum. Ağlayığ zırlarsın diye düşündüm."

Göz devirip çaydan bir yudum daha aldım.

"Ağrın var mı?"

"Biraz ama dert etmiyorum."

Saçlarımı hafifçe karıştırıp bardağını sehpaya koydu.

"Ben kıyafetlerin ile ilgileneyim. Gelirim şimdi."

"Gerek yok ya. Kime diyorum?! Mingyu!"

Beni dinlemeden merdivenlerden çıktığında bir daha göz devirdim. Tam çayımı yudumlayacağım sırada telefonum çalmıştı. Bilinmeyen numaradandı. Meraklı taze yanımı es geçmeyerek telefona uzandım. Kulağma dayayıp karşı tarafa seslendim.

"Alo?"

"Dışarı çık."

Tanıdık ses ve verilen emir yüreğimi ağzımda attırmıştı. Hemen odama koşturup silahımı aldım ve sinirle aşağıya geri indim.

"Chim kim gel-"

"Mingyu aşağı inersen pekmezini akıtırım."

Silahın emniyetini açıp derin bir nefes aldım. Şimdi ise kapıyı ardına kadar açıp karşımda arabasına yaslanmış, elleri cebinde Jungkook'a bakıyordum. Sinirle...

"Selam."

Hiç düşünmeden susturucu takılı silahı kaldırıp dizine sıktım. Acı ile çığlık atıp yere çöktüğünde hem acıdan inliyor hemde gülmeye çalışıyordu.

"Selammış(!) Ne yüzle geliyorsun buraya sen?!"

"Ayağımı hissetmiyorum! Ha-hastane-"

"Yok sana hastane filan! Birde artist gibi arabaya yapışmışsın selam diyorsun. Sensin selam, it!"

"Ko-konuşmama-ah izin verecek misin?"

Güç bela oturup kan olmuş kaldırıma baktı. Sonra acıdan dolan gözlerini, sinirle dolan gözlerime çevirdi.

"Ne bakıyorsun?! Bas git hadi!"

"Yürüyemiyorum aptal!"

"Umurumda gibi mi duruyor?!"

"Jimin!"

"Ne var?!"

"Aptal saptal davranma bak aynı zamanda bir polise silah çektiğinin farkında mısın?"

"Ben tuvalet bekçisi miyim lan?! Bende polisim salak!"

"Sakince konuşabilir miyiz? Lütfen."

"Hayır konuşamayız. Çünkü ne yapsan daha çok batıyorsun. Ararım ambulansı gelir."

Geri dönüp eve gireceğim sırada koluma yapışmıştı. Siktir nasıl kalktı o oradan?

Arkamı dönüp ona baktığımda iki büklüm olmuş, bir eliyle dizini sıkıyordu. Artık acıdan ağlıyor ve gücünün son damlası ile kolumu tutuyordu.

"Chim..."

Sinir olsam dahi canı yanıyordu. İç çekip onu merdivene oturttum.

"Bekle beni burada."

İçeriye girip koltukta merakla bana bakan Mingyu'ya kısa bir bakış attım.

"Hayatımda gördüğüm en salak insansın."

"Kes."

Banyodan ilk yardım setini alıp onun yanına geri döndüm. Bacağını olabildiğince sıkı bandajlayıp ambulansı aradım.

"Jimin konuşmak istiyorum. Bana bak lütfen."

Kirpiklerimin altından kısa bir bakış atıp yanına oturdum.

"Ben... Hastaneden o şekilde ayrılmak istemedim yemin ederim. Çok şaşkındım, kızgındım, üzgündüm. Ne yapacağımı bilemedim... Biliyorum sende iyi değildin, biliyorum seni de düşünmem gerekirdi ve yine biliyorum ki beni aldattığını düşünmemeliydim. Ben gerçekten-"

"Neden gittin? Nereye gittin? Senin için hata olan şey neydi?"

"Gittim çünkü sana bakacak yüzü kendimde bulamadım. Çok utandım ve kendime kızdım. Hataydı... Seni terk etmek başlı başına hataydı. Adamların sana bulaşacağını tahmin etmeliydim. Gerçekten salak gibi davrandım. Senin yanından çıkınca ceza evine gittim. Özel bir sorgu odası ayarlattım ve inan bana, sana zarar veren, seni korkutan heriflerin hepsini eşşek sudan gelinceye dek dövdüm. Yüzleri gözleri tanınmaz halde."

Şaşkınlıkla ağzım açıldı. Dövmüş müydü cidden?

"Kook..."

"Şu zamana kadar aptalca davrandım ve canını yaktım kabul ediyorum. Ayrıca sen haklıydın. İnsan sevdiğini ağlatmaz. Benden ziyade senin şüpheye düşmen çok normal. Ama şunu bil ki seni canımdan çok seviyorum. Buraya seni almaya geldim. Uzaklaşalım istiyorum bir süre. Hem, sana verdiğim sözü de tutacağım."

Cebinden siyah, küçük bir kutu çıkartıp; içindeki küçük gümüş yüzüğü ortaya çıkardı. İki sokak ötedeki ambulansın siren sesi duyuluyordu artık.

"Bunu daha romantik yapmak isterdim ama işin sonu hastane olacak gibi. Jimin, benim güzel sevgilim, meleğim... Benimle evlenir misin?"

Ambulans sokağın başında göründüğünde hiç düşünmeden dudaklarına yapıştım. Yüzük kaldırıma düşmüş ve öylece kalmıştı. Yüzünü avuçlarım arasına alıp kendimden ayırdım onu.

"Olurum Kookie. Özür dilerim, seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum."

Ambulanstaki görevliler sedyeyi çıkardıklarında, biz sarmaş dolaş birbirimize gülümsüyorduk. Ettiğim onca laftan bende pişmandım. Bu polis kılıklı tavşanı, ömrümün sonuna kadar seveceğim.

Son

________

BİTTİ AAAAAAAAAAA SONUNDA BAŞKA FICLERE BAKACAĞIM HAHAYT

Yeni eğlenceli bir fic yayınlayacağım şimdi For Notes ve ona ağırlık vereceğim cidden çok mutluyum

Tadında bıraktığımı ve ortalama bir fic olduğunu düşünüyorum

Lütfen beni takipte kalın diğer hikayelerimi de seveceğinizi düşünüyorum

Sizleri çok seviyorum 💖💖

Fichu, Police! _JiKook_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin