Bütün hikayelerimi kaldırdım yayımdan.
Çünkü buna direk yoğunlaşıp daha sonra yeni bir hikaye çıkarmaya karar verdim.
Kısa sürede bunu bitirmek istiyorum, diğer hikayelerim için çok heyecanlıyım.
Bir sonraki bölüme hikayelerimin tanıtımını yapacağım en beğendiğinize yorum atın lütfen en çok yorum gelene öncelik vereceğim.
İyi okumalar!!
____________
Jeon'un, arabasını bulmuş ve bir kafeye doğru yol almıştık. Evdeki ateşli saatlerimizden sonra onun yüzüne bile bakmamış, dediği şeylere kısa kısa cevaplar vermiştim.
"Geldik."
Yanına park ettiğimiz güzel binaya bakıp kapıyı açtım. Şirin ve hoş bir kafeye benziyordu.
İçeri geçip gözlerden uzak bir masaya kurulmuş ve garsonu beklemeye başlamıştık.
"Jimin, bir sorun mu var acaba?"
"Hayır. Nasıl bir sorun olabilir ki?"
"Bilmiyorum, soğuk davranıyorsun."
"Sadece olması gerektiği gibi davranıyorum. Biz sevgili değiliz, unuttun mu? Sevgili olmayan iki insan birbirini öpmez."
Başı ile onayladıktan sonra bakışlarını kucağındaki ellerine indirmişti. Cidden benim yanımda çocuk olması çok şirindi.
"Jungkook üzül diye söylemiyorum. Ama bunun doğru olduğunu sende-"
"Her neyse... Tamam kararına saygım var. Zaten bende kollarıma atlamanı beklemiyordum ama, neyse."
"Siparişinizi alabilir miyim?"
*
Sessiz sakin bir kahvaltıdan sonra biraz yürüyüş yapmak adına sahile dönmüştük. Öylesine yürürken ileride bir kalabalık ve ambulans görmüştük. Ne olduğuna bakmak için hızlı tempoyla yürüdüğümüzde, yerde bir ceset görmek beklentimiz dışındaydı. Jungkook hemen polis bariyerlerinin oraya ilerlemişti. Bende peşinden gidiyordum. Bizi durdurduklarında kimliklerimizi çıkartıp onlara göstermiş, ardından da cesedin yanına gitmiştik."Polis memuru Jeongguk. Bana neler olduğunu anlatın."
"Arkadaki holding binasından atlamış amirim."
"Ölüm saati?
"12:38."
Nasıl? Bu herif yarım saat önce ölmüş ve hala yerde mi yani?
"Peki çatıya çıkıp arama yaptınız mı?"
Jungkook ile polisin arasına girip sorumu yönelttiğimde, başını olumsuz anlamda salladı.
"Bakmadık. İntihar olduğundan şüpheliyiz ve-"
"Şüphe mi? Cesedin bulunduğu yer ve çevresini araştırmak asli göreviniz. Ama bana tutmuş, kendini attığı(!) yeri kontrol etmediğinizi söylüyorsunuz. Jungkook Yugyeom'u ara. Bizim ekip buraya gelsin."
Aniden kanımın kaynamasına ve olaya el atmama şaşırmış ve bir-iki dakika sersemlemişti. Ama sonra kendine gelmiş ve merkezi aramıştı. Bende cesedi incelemeye koyulmuştum. Gerçekten inceliyordum.
"Birazdan burada olacaklar."
Onu başımla onaylamış ve binaya yönelmiştim.
"Şu çatıya bir bakalım."
Olaydan kaynaklı bina boşaltılmış olduğundan rahatça hareket edip çatıya çıktık. Asansöre binip en üst kata ulaşmayı beklerken, Jungkook çok takdir edersiniz ki, rahat durmuyordu.
"Ciddi bir iş yaparken feci seksi oluyorsun."
"Of Jungkook!"
"Ne ya? Dokunmak yasak, öpmek yasak, sarılmak yasak. Al öpücüklerimi, ruhumu, bedenimi... Senin olsun prensesim! Ama yavşaklığımı elimden alamazsın!"
"Sen nasıl polis oldun Tanrı aşkına?"
"Yetenek, güç, zeka ve eh, birazda yüzümle. Tuhaf yüzlü biri seni kurtarmaya gelse, büyük ihtimal kurtarılmamak için on takla atarsın. Ama ben, insanların işini kolaylaştırıyorum."
"Keşke birazda benim işimi kolaylaştırsan."
"Ne?"
"Diyorum ki: NE BİTMEZ BİNAYMIŞ!"
Bunu dememle asansör durmuş ve ardından kapı açılmıştı. Hızlıca yangın merdivenlerine ilerlemiş ve çatıya çıkmıştık.
"Kapıda kal Jungkook."
"Ama-"
"Dediğimi yap, lütfen."
"Bak normalinde bu kadarı haşin olman inan beni çok tatmin eder ancak böyle bir ortamda ben senin üstünüm ve-"
"İntihar değil."
"Nasıl?"
"Değil işte. Gel bak."
Cesedi inceledim derken gerçekten de incelemiştim ve sonuç olarak, yerde boğuşma izleri vardı.
"Yerdeki ayakkabı izlerini gördün mü?"
"Ne olmuş? Sigaraya gelen birileri de yapmış olabilir."
"Binayı hiç incelemedin mi? Girişte sigara odasının hangi katta olduğu yazıyordu. Kimse sigara için çatıya gelmez. Ayrıca cesedin ayakkabısının tabanı ile yerdeki izler aynı."
"Nasıl?"
Parmakla gösterdiğim yerlere tek tek bakmış ve ardından kaşları daha çok çatılmıştı.
"O intihar etmedi. Bence onu biri itti. Hemen karakola gidip kurbanın sicilini inceleyelim. Ardından sabah saatlerinin kamera kayıtlarını inceleyeceğiz. Kurbanın şirket çalışanı olduğunu hiç sanmıyorum, çünkü üzeri fazla gündelik ve düzensizdi. Böyle bir şirket için iş başvurusu yapmaya gelsen bile takım elbise ile gelirsin herhalde. Dediğim gibi, hemen karakola-"
Heyecanla arkamı dönmemle onunla burun buruna gelmiştik. Tüm yoğunlaşmış aurası ile bana bakıyor ve gerim gerim gerinmemi sağlıyordu.
"Hem zeki hem güzelsin, sınırlarımı daha ne kadar zorlayacaksın?"
Ellerimi omuzlarına koyup müthiş bir hızla doldurduğum gözlerimle ona baktım.
"Kookie~"
Bir dakika geçmeden ensesine bir tane patlatmış ve kapıya yönelmiştim.
"Aşağıda bir ceset var, olay mahallindeyiz; kalkmış sinirlirimi zirlimi diyor. Aptal... Cidden aptal."
"Ya Jimin! İnsan bunu düşmanına yapmaz ama! Beni burada bırakmaa!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fichu, Police! _JiKook_
FanfictionHey, mister policeman I don't want no trouble {What The Duck serisinden uyarlamadır.} #police 119 hikaye arasından 1.!