#5 - 19 Mart 2018

83 1 0
                                    

19 Mart 2018

Bugün Özlem'i eve getireceğiz. Sonunda hastaneden çıktı. Eve gidince ona hoş geldin partisi gibi bir şey düzenledik. Bu düzenlediğimiz şey ile kendisi bile şaşıracak. Çünkü onun eskiden sevdiği bir çocuk vardı. Bunlar lisede âşık oldular ama bir türlü kavuşamadılar. O kişinin ismi Aykut'tu. Aykut şimdi üniversite bitirmiş tek yaşayan ve Özlem'i unutamayan birisi. Ona ulaşmak vakit aldı ama sonunda ulaştık. Evde oturdu Özlem'i bekliyordu. Sonunda Özlem ile hastaneden araba ile evin yolunu tuttuk. Yaklaşık 10-15 dakika sonra eve varacaktık. Burcu telefon ile Aykut'a haber verdi. Aykut hazırlandı ve elinde pasta ile kapının önünde duruyordu. Biz eve yakınlaşınca mesaj yazdık. Aykut her şey tamam diye bize dönüş yaptı. Bizde yavaş yavaş merdivenlerden çıktık. Özlem'i tam kapının önünde durdu ve kapıyı açtı. Açar açmaz şaşırdı ve ufak bir gözyaşı süzüldü kahverengi gözlerinden. Aykut pastayı kenara koyar koymaz sarıldılar. Birbirlerini asla unutamadıklarını ve birbirlerini çok özlediklerini belirttiler. Bu sayede kızlar ile bir sevap işlemiştik. Özlem'in mutlu olması bizi de mutlu ediyordu.

Sonunda eğlendik, yedik, içtik. Özlem ile Aykut dışarı hava almaya çıktılar. Bizde âşıkları yalnız bıraktık. Ben şu Özlem'in odasında yaşadığım olayı unutamadım ve araştırmaya koyuldum. Annem ile babamı kaybettiğim gün yaşanan hava olaylarını öğrenmek için bir arkadaşımı aradım. Arkadaşım beni laboratuvara çağırdı. Arkadaşımın ismi Tamer'di. Tamer uzay bilimleri okulunu bitirmişti. Yani bu olaylar üstüne bilim adamıydı. Bende hemen yanına gittim. Gider gitmez selamlaştık ve biraz konuştuk. Daha sonra dedim ki;

(C) : Artık şu lanet taşı bulalım

(T) : O Gün ne görmüştün?

(C) : İlk önce turuncu ışığımsı bir şey yaklaştığını gördüm. Daha sonra ışık daha belirgin hale geldi ve birden karavanın üstüne yıkıldı. Ondan sonrasını hatırlamıyorum.

(T) : Neden araştırmak istiyorsun?

(C) : Bu taşın nereden, nasıl geldiğini öğrenmek istiyorum. Eğer bir dünya dışı varlık yüzünden gelmediyse, bunu öğrenip bunun hesabını soracağım. Sen bana yardım edecek misin? Etmeyecek misin? Onu söyle.

(T) : Tamam yardım edeceğim. Hadi koyulalım

Tamer bilgisayarın başına gidip;

(T) : Cansu kaza nerede oldu?

(C) : Kaza Bozüyük ilçesinin çıkışında ki Yusuf Köfte lokantasının tahminimce 2-3 km ilerisinde oldu.

Tamer Google haritalardan kaza yerinin yakınlarının koordinatını bulur. Daha sonra onu kullandığı programlara belli komutlar girerek yazar. Daha sonra önüne kırmızı yuvarlak şeklinde bir fotoğraf gelir.

(T) : Buldum. Kaza saat kaçlarında ve ne zaman oldu?

(C) : Kaza 28 Mart 2016'da gece 1-2 saatlerinde oldu.

Tamer saati ve tarihi önündeki bölüme girer. Daha sonra kırmızı çemberin içinde 6-7 tane büyük noktalar oluştu.

(T) : O Gün 120O enleminden yaklaşık yarıçapı 15 metre olan 8 tane asteroit düşmüş. Büyük ihtimalle size de o asteroitlerden bir tanesi denk gelmiş.

(C) : O kadar NASA falan var. Onlar böyle bir göktaşını fark etmemiş mi?

(T) : Dünyaya gelen göktaşlarının birkaç tanesi uzakta ve yakındaki uydulara çarpmış. Bu yüzden onlarda ne olduğunu öğrenmemişler.

(C) : O kadar sistemleri boşa yani...

(T) : Boşa değil ama neyse... Haklısın

(C) : Tamamdır yardım ettiğin. Hadi görüşürüz geç oldu eve gideyim ben.

(T) : Her zaman görüşürüz Cansu.

Tamer'den bu bilgiyi öğrendikten sonra duygusuzca sadece bakabildim. Çünkü intikam alabileceğim bir şey yoktu. Ve de o taşlar yüzünden nasıl bir güce sahip olduğumu kendim bile bilmiyorum. Özlem'in bacağını iyileştirmiştim. Başka ne gibi güçlerim vardı bunları öğrenmem şarttı. Bende arabaya binince bir şey merak ettim.

Acaba bir yerimi yaralarsam iyileştirme bilir miyim diye merak ettim. Çünkü Özlem'i iyileştirdiğime göre bir iyileştirme özelliği vardı bu güçlerin.

Arabanın içinde bulduğum bıçak ile koluma büyük bir yara açtım. Canım çok yandı ama sadece nasıl bir güce sahiptim öğrenmek zorundaydım. Yarayı açınca yarada turuncu bir bariyer tarzı ufak çaplı ışık saçan bir şey ile kapandı. Daha sonra o turuncu ışık gitti ve derim yerine gelmişti. Yani kendimi de iyileştirebilme özelliğine sahiptim. Bunu görünce şaşkınlıktan gözlerim fal taşı gibi açıldı. Şaşırdım ve araba içinde ufak çaplı çığlık attım. Çünkü bu inanılmaz bir şeydi. Belgide hiç hastalanmayacaktım. Bu hoşuma giden ama beni üzen bir özellikti. Ben bu özelliği kazanmamı sağlayan göktaşı annemi ve babamı elimden aldı. Bir an aklıma kötü bir şey geldi. Eğer o büyük kazadan annem ile babam kurtulamadı ama ben kurtuldum. Acaba ben ölümsüz müydüm?

Bunu düşününce kendime iyi bir tokat attım. Böyle bir şey olması imkânsız bir şeydi. İmkânsızlığı bırakın mantıksız ve iyi bir şey değildi. Çünkü arkadaşlarım yaşlanacak, ölecekti ve ben ölümsüzdüm. Bunun neyi iyi beee. Hemen bu kötü düşünceleri kafamdan atıp eve gitmek için yola koyuldum. Giderken dedim ki kızlarla yemek için abur cubur alalım diye bir markete aldım. Elime aldığım sepeti canım ne isterse aldım. Kasada ödeyip çıktım. Eve gittim. Daha sonra kızlarla oturup televizyon falan izleyecektik. Aykut;

(A) : Ben artık çıkayım kızlar

(C) : OoO Nereye be kal burada artık burasında senin evin gibi.

(A) : Yok kızlar ben gideyim.

(C) : Koskoca ev işte oda var kal.

(Ö) : Kal hayatım işte birlikte yatarız.

(A) : Tamam, tamam kalıyorum.

(C) : Gel getirdiklerimi yiyelim. Daha sonra yatarız.

Hepsi tamam diyerek kafa salladılar. Daha sonra getirdiklerimi oturup Netflix'den film açarak izlemeye başladık. Film izlerken çok eğlendim açıkçası, çünkü arkadaşlarımla olmak beni eğlendiriyordu. Tabi zaman nasıl geçti nereden bilelim. Saate bir baktım gecenin 1'i. Film biter bitmez artık yatalım falan dedim. Herkes odasına çekildi. Aykut'ta Özlem hastaneden yeni geldi diye ayrı bir odada yattı. Ve Gece bitmiş oldu

İçimdeki TuruncuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin