Regret

976 213 68
                                    

MATT'IN AĞZINDAN

"Ne demek ondan ayrılmıyorum Lilia?" diye bağırdım. Başlatmasın o kıvırcık süslü çocuğa? Bana ondan ayrılacağını söylemişti ama şimdi gelmiş ona biraz daha vakit vermemi istiyor.

"Bak Matt, Finn'den ayrılacağım. Ama Millie ile olanlardan sonra ayrılmak bir yenilgi olur. Sadece bir iki hafta ver" diye yalvardı.

"Keyfin bilir, o haftalarımızı ikimiz de tepe tepe kullanalım o zaman" dedim sinirli bir şekilde. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım. O güçsüz parmaklarıyla kolumu çekti, sanki durdurabilecekmiş gibi.

Ona bu hatasının bedelini gösterecektim. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Kolumu o ojeli parmaklarından kurtardıktan sonra kantine doğru yol aldım.
Eğer bu kadar çekici olmasa katlanılacak bir kız değildi. Açıkcası Finn denen o şerefsizden nefret ediyordum ve sırf bu yüzden bile Lilia bana son derece çekici geliyordu.

Kantine girdiğimde aradığım fırsatın orada öylece oturmuş olduğunu farkettim.
Millie, salak denilebilecek derecede saf bir kızdı. Onu kandırmak kolay olabilirdi. Sessizce yanındaki sandalyeyi çekip oturdum. Bunu farkedince kafasını hafifçe kaldırdı. Meraklı ve açıkça korkmuş bakışlarıyla bana baktı. "Pardon" dedi, bu aslında ne istiyorsun benden demenin kibar yolu gibi bir şeydi.

Rolümü oynamaya başladım. Bunu yaparken çekici bakışlarımı da eksik etmemeye özen gösteriyordum.

"Ah Millie, Lilia ile aramızda olanları bildiğini biliyorum. Muhtemelen beni çok yanlış tanıdın. Finn'le çıktıklarını gerçekten bilmiyordum ve öğrendiğim anda Lilia'dan ayrıldım. Çünkü bu hiç doğru bir şey değil. Lilia'nın bu adi davranışı yüzünden Finn ile aranız açılmış sanırım. Ben sadece özür dilemek istemiştim" dedim.

Bildiğim tek bir şey vardı; o da bu saf kızın bu oyunu yiyeceği.

"Özür dilemen gereken kişi ben değilim" dedi gözünü kahvesinden ayırmadan.

"Biliyorum, ama Finn'e gidip bunu söylersem kavga çıkartacağına eminim. En azından okul dansının geçmesini bekliyorum" dedim.

"Anladım" diye kestirip attı.

"Ah, dans demişken. Finn ve Lilia ile karşılaşmak istemediğini tahmin edebiliyorum ama yine de dansa benimle gelirsen eğer vicdanım çok daha rahat olacak" dedim ve ona masum bir gülümseme vaad ettim.

"Teşekkür ederim ama Noah'a söz verdim" dedi. Bu kız tahmin ettiğimden çok daha zordu.

Başka bir taktik denedim.

"Millie, dürüst olacağım. Kendimi aptal yerine konmuş gibi hissediyorum. Dansta yalnız kaldım ve gidebilecek kimsem yok. Ne olursun benim teklifimi reddetme. Eğer istersen Noah ile konuşurum. Anlayışlı olacağına eminim" dedim. Yüzüme sahte bir üzüntü ifadesi eklemeyi unutmadım.

"Matt bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum" dedi

"Millie, bazen oluruna bırakmak en iyisidir. Bence hoş bir akşam olacak ve beni Finn'i arkasından iş çeviren bir pislik olarak tanımanı istemiyorum. En azından sana gerçek beni göstermiş olurum. Ben gerçekten Lilia ile tanıştığım güne pişmanım" dedim. Onda pişman olduğum izlenimi bırakmak istiyordum.

"Bilmiyorum" dedi ve sessiz kaldı. Bu iyiye işaretti. Tüm kozlarımı kullanarak onun elini tuttum ve "Güven bana, yolunda gitmeyen bir şey olamaz. Hem ben Noah'la da konuşacağım ve en yakın arkadaşlarımdan birini onunla birlikte gelmesi için ikna edeceğim böylelikle yalnız kalmamış olur ve hep birlikte takılabiliriz" dedim. Bizim kızlardan birini onunla gitmesi için ikna edebilirdim.

"Peki" dedi. Aklımdan neler geçiyordu tanrı bilir.

"Harika o zaman yarın akşam seni alırım" dedim ve göz kırpıp yanından kalktım.
Dansa Millie ile geldiğimi gören Lilia köpürecekti. Böylelikle onu Finn'den ayrılması için zorlayabilirdim.

MİLLİE' NİN AĞZINDAN

Matt denen bu çocuğun kafayı yediğini düşünmeye başlamıştım. Dedikleri doğru olabilir mi acaba? Yani gerçekten Lilia'dan ayrılmış mıdır?

Bu dans teklifini de sırf bunun için kabül ettim. Lilia'dan bunun hesabını sormak istiyordum ve eğer Matt'i Finn ile konuşmaya ikna edebilirsem hem Finn'i hem de Matt'i elinden kaçırmış olurdu.

Matt hiç de fena birine benzemiyordu. Yani anladığım kadarıyla son derece iyi niyetli biriydi. Bende güven uyandırdı. Bence iyi bir kalbi vardı ve bunun için Finn'e gerçekleri anlatabilirdi.

Belki de Finn gerçekleri öğrenince beni orada öylece bıraktığı için pişman olurdu ve benimle konuşmaya karar verirdi. Belki böylece bir kez daha o güzel gözlerinin içine bakabilirdim.

O sırada aklıma Noah geldi. Ona haber vermem gerekiyordu. Sanırım bu konuda anlayışlı olabilirdi. Sonuçta bu durumun ucu Finn'e değiyordu ve ben Noah'a birlikte gitmeye söz bile vermemiştim.

Matt iyi ki benimle konuşmuştu çünkü içimde Finn ile aramın düzeleceğine dair bir umut vardı. Umarım Matt dediği gibi danstan sonra Finn'le konuşurdu.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Ama bu sefer mutluluktandı. Belki de sevdiğim adamla aramız yine eskisi gibi olabilirdi?

Always In My Heart (FİLLİE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin