Thank You

1.1K 212 93
                                    


👀Multiye bakın kesinlikle👀

Instagram = @whitedarkks  

Size özel bonus bölüm ;)

Sonra söylediği tek bir kelime ile dünyanın ayaklarımın altında jöle kıvamına dönmesini sağladı

"Finn değil mi?"

Tanrım biri şaka desin lütfen? Başımdan aşağı kaynar sular döküldü adeta başım dönmeye ve midem bulanmaya başladı. Ciddi bir üşüme sardı her tarafımı ama bir yandan da yanaklarımdaki yangını hissedebiliyordum.

"Efendim?" diyebildim sadece şaşırmış bir halde.

"Biliyorum" dedi

"Neyi? Neyi biliyorsun? Bilincek bişey yok! Birşey bilmiyosun Noah" diye üste çıkmaya çalıştım.

"Sakin ol, korkmanı gerektirecek bir şey yok? İyi misin? Hiç iyi görünmüyorsun? Sen... Sen titriyorsun Millie?" diye sordu bana endişeli gözleri eşliğinde bakarak. Haklıydı titriyordum. Ama çok zor bir durumdaydım.

"İyiyim, iyiyim Noah. Sadece söyle bana. Ne biliyosun?" demeye çalıştım ama sesimin titremesini engelleyemedim.

"Finn'e karşı hislerini" dedi sanki son derece normal bir konuşma yapıyormuşuz gibi. Sesi o kadar monoton bir tonda çıkmıştı ki görseniz hava durumu sunuyor sanırsınız. Aslında belki de doğru olan buydu? Ben fazla tepki veriyordum?

"Hayır" diyebildim. Histerik bir kahkaha attı, bu komik birşeye güldüğünüz zaman attığınız cinsten değildi. Genellikle birine kızarken veya birşeyi inkar ederken attığınız

"hadi amaaaaaaa" modundaki kahkahalardandı.

"Emin misin? Çünkü bütün gece gözlerini ondan alamadın?" dedi. Bu söylediğinin beni ne hale getirdiğini farketmiş olacak ki devam etti "Bak Mills, bunu kesinlikle kimseye söylemeyeceğim. Bu bizim sırrımız olacak"

"Sen, nerden biliyorsun?" dedim ama onun gözlerinin içine bakamıyordum.

Eline aldığı bir taşı denizde sektirerek fırlattıktan sonra bana doğru geldi ve tekrar yanıma oturdu. "Aslında en başından beri biliyordum" dedi. Ona meraklı gözlerle baktım ve bana bir gülümseme vaad ederek konuşmasını sürdürdü.

"Okulda her zaman ona nasıl baktığını görüyordum. Açıkcası Finn bana gelip de senin benden hoşlandığını söylediği zaman gerçekten çok şaşırdım. Emin olup olmadığını ona birkaç kere sordum ama her defasında emin olduğunu, Lilia'nın ona böyle söylediğini söyledi. Belki de ben yanlış anlamışımdır diyordum. Ama bugün yemekhane'de ona nasıl baktığına bir kez daha şahit oldum. Bu sefer ortada bir yanlış anlaşılma olduğuna emin oldum. Akşamdan beri seninle konuşup konuşmamak arasında kararsızdım. Ama ona bakışların çok... Çok masum, çok içten. Sanki kalbinle bakıyorsun. Onun için sana bu olayın aslını sormaya karar verdim" dedi.

Nasil bu kadar dikkatli olabilmişti? Ya da o kadar belli ediyor muydum?

"Finn biliyor mu?" Dedim

"Hayır farkettiğini sanmıyorum" diye cevapladı.

"Ama sen?" Tedirgin bir şekilde ona sordum

"Ah Mills, belki de ben sana dikkat ettiğim için farketmişimdir" dediği anda bunu söylediğine pişman oldu.

"Noah..." diyebildim.

"Senin açıklamanı dinliyorum. Ben bu olaya nasıl karıştım?" diye sordu.

Ona açıkça her şeyi anlatmaya karar verdim. Zaten bu saatten sonra saklayabilecek pek fazla bir şey yoktu. Ona Lilia ile aramızdaki konuşmayı harfi harfine anlattıktan sonra "Senin karışmana izin verdiğim için çok özür dilerim. Sadece o an bir şoktaydım ve ne diyebileceğim konusunda bir fikrim yoktu. Çok özür dilerim Noah... Ama o kadar zor bir durumdu ki" diye özürlerimi tekrarladım.

"Özür dilemene gerek yok. Seni çok iyi anlıyorum. Yani demek istediğim, hoşlandığın kişinin senin en yakın arkadaşını sevmesi durumunu" dedi ve sustu.

Ah, ona şok olmuş bir ifadeyle baktım. Aynısını ben de ona yapıyordum. Finn'in bana yaptığını. Ama onun bendn hoşlanmasını istemiyordum ki... Acaba ne zamandan beri bu durum böyleydi.

Aslında tüm bunlar biraz önce Noah'ın Finn'e benim diplomat olma hayalimi ve biz ikimizin çok iyi anlaşacağını söylemesini açıklıyordu. Yine de onun benden hoşlanmamış olmasını dilerdim.

Bu sessizliğimin farkına varınca "Bak seni zor durumda bıraktığımı biliyorum. Ama bu bizim küçük sırrımız olacak biliyorsun değil mi? Aslında bu sırrın aramızda çok harika bir arkadaşlığın başlangıcı olabileceğini düşünüyorum. Arada yersiz laflar ettiğim için kusura bakma. Ama senin yeni en yakın arkadaşın olmayı çok isterim. Hem Finn hakkında çok özel şeyler öğrenirsin" dedi gülerek.

Bu çocuk her zaman gülmek zorunda mıydı? Gülünde çok sevimli oluyordu.

Bu söyledikleri biraz beni rahatlatırken biraz da içimin ürpermesine neden olmuştu. Bu işin sonu nasıl biterse bitsin Lilia ile aramıza bir şey olmamasını diliyordum.

O sırada nereden geldiğini anlayamadığım gözyaşı dalgası yanaklarıma doğru yola çıktı. Bütün gün boyunca kendimi tutmuştum ve artık gücüm kalmamıştı. Noah kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.

"Ah, arkadaşlığımıza bu kadar sevineceğini düşünmemiştim. Baksana mutluluktan ağlıyorsun" diyerek durumu kurtarmaya çalıştı.İstemsiz bir kahkaha attım, kahkaham göz yaşlarıma karışmıştı

Başımı Noah'ın göğsüne yaslayıp sakinleşmeyi bekledikten sonra ayağa kalktım "Hadi gidelim" dedi. Açıkcası tüm gece kendimi sıktıktan sonra ağlamak iyi gelmişti.

"Rimelini nerden aldın?" diye sordu

"Ne?" Diye sordum

"Rimelin diyorum, ağlamana rağmen suratın siyaha boyanmadı. İyiymiş bu olay. Her kızın ihtiyacı olan şey değil mi" diye güldü

Koluna vurdum. Gülmeye devam ederek "Ee ne zaman alışverişe çıkıyoruz? H&M'de indirim varmış diye duydum" dedi.

"Kes sesini Noah!" Diye haykırdım kahkaha atarak.

Sonra da koluna vurdum

"Ahhh acıdı" dedi. Ki yalan söylüyordu, acımadığına emindim.

"Niye kızıyorsun ki en yakın arkadaşlar böyle yapmaz mı" diye devam etti.
Bu çocuğu cidden çok sevmiştim. Yürürken kolunu omzuma attı. Ama bu arkadaşvari bir olaydı. Artniyetle yapmadığına emindim.

Lilia ve Finn'in yanına ulaştığımızda bizim bu samimiyetimizi tamamen yanlış anlamış oldukları yüzlerindeki şapşal sırıtmadan okunuyordu. Tabiki de yanlış anlarlardı. Bizim konuştuklarımızı nereden bilebilirlerdi ki?

Finn "Güzel vakit geçirmiş gibi duruyorsunuz" dedi. Lilia'nın dağılmış rujuna bakarak öpüştüklerini söyleyebilirim. İçim acıyordu. Bunu Noah da farketti. Yine beni güldürme çabalarına girdi.

"Evet çok iyi vakit geçirdik. Yarın da birlikte kuaföre gidip manikur yaptıracağız" diye kahkaha attı.

"Bi yumruk daha yersen kolunun morarıcağına eminim, bence artık kesmelisin sesini Schnapp" dedim. Ama gülmeden de duramadım.

Finn ve Lilia bize şaşkın şaşkın bakıyordu. Noah durumu açıklama gereği duyarak "Biz Millie ile bir çift değil de harika arkadaşlar olabileceğimize karar verdik ve gayet de eğlenceli bir karar" dedi.

"Evet doğru söylüyor" dedim gülümseyerek.

Lilia'nın suratında bunu seninle konuşacağız ifadesi vardı. Finn "Peki? Mantıklı bir karar. Yani siz bilirsiniz. İlginç ama saygı duyarız" dedi. Konuşurken duraksamış ve şaşırmış ama yine de bozuntuya vermemişti

"Tabiki de duyucaksınız" dedi Noah ve yine güldük.

Hava soğumaya başlamıştı. Eve dönmeye karar verdik. Her ne kadar eve gitmek istesem de Lilia'nın israrı üzerine onlarda kalmaya karar verdim. Finn bizi arabasıyla Lilia'nın evine bıraktı. Arabadan inerken Noah bana yapmacık bir flört ifadesi takınarak eliyle "ara beni" işareti yaptı. Sonra ikimizde gülmeye başladık. Bu çocuğu sevmiştim. Fazlasıyla komikti ve açıkcası onunla konuşmak içimi felaket şekilde rahatlatmıştı.

Always In My Heart (FİLLİE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin