He'll Take You From Me

1.9K 218 289
                                    

Devam edecek, sadece ara veriyorum👋♥️
Xxx-loren

Bir makinenin ritmik sinyal sesleri arasında gözlerimi açtığım zaman karşı duvarda asılı olan eski saat sabaha karşı 3'ü gösteriyordu.

Finn ise yan tarafımdaki koltuğa uzanmış kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde uyuyordu. Uyurken ağzı hafif aralanmıştı ve çok kısık sesli de olsa bir mırıltı şeklinde horladığını duyabiliyordum. Bu kıkırdamama neden oldu

Koluma kablolar yardımıyla bağlanan serum şişesine baktığım zaman ağzına kadar dolu olduğunu farkettim, ben uyurken yenilenmiş olmalıydı

En son hatırladığım şey Finn ile The Notebook'u izliyorduk ve muhtemelen uyuyakalmış olmalıydım çünkü filmin hatırladığım en son sahnesi Noah ile Allie'nin sandal gezisiydi.

Odanın karanlık oluşu beni rahatsız ediyordu, ışıkların açık olmasını istedim.
Aslında gecenin bu saatinde aniden uyanmamın nedeni gördüğüm rüyaydı. Korkmalı mıyım yoksa sevinmeli miyim sonuna kadar düşünebileceğim cinstendi.

Finn ve ben güzel bir bahçedeydik. Buranın sahibi her kimse peysaj işinden anlıyor olmalıydı. Çok büyük bir bahçe değildi, ama küçük de demezdim. Etrafta rengarenk çiçekler vardı. Erguvanların moruna tüm asaletiyle manolyaların beyazı eşlik ediyordu. Daha adını bile bilmediğim bir sürü çiçek bahçe çitlerinin yanına sıralanmıştı.

Finn ve ben sadece oturuyorduk. Konuşmuyor, birbirimize bakmıyor sadece oturuyorduk. Tek bildiğim ellerinin ellerimde olduğuydu. Bir anda karşımızdaki bahçe kapısı açıldı ve içeri bir adam girdi. O adamın girmesiyle bütün bahçe bir anda bembeyaz bir hal aldı, her renk çiçek beyaza döndü. Altımızda serilen çimenler bile bembeyaz oldu. Korkutucu bir beyaz... Hastane beyazı... Hastanelerin o kasvetli beyazı
Adam bize yüzünü göstermek için eğik tuttuğu başını kaldırdı. Onu gördüğüm anda koşup boynuna atlamak istedim, o adam babamdı. Her ne kadar yerimden kalkmayı denesemde adeta yapışmış gibiydim. Bacaklarım kitlenmişti ve muhtemelen geçici bir felç yaşıyordum.

Babam yüzünde gülümsemeden uzak bir şekilde elini bize doğru uzattı ve o elini bize uzattığı anda Finn benim elimi bıraktı.

Sonrasında ise aniden uyandım.

Finn'i uyandırmak istemesem de bu rüya beni korkutmuştu ve ışıkları açarak yanıma gelmesini istiyordum

"Finn" fısıldadım. Aslında bu saçmaydı çünkü odada bizden başka kimse yoktu ve aramızda bu kadar mesafe varken fısıldayarak onu uyandırmam imkansızdı. Ama yine de onu ürkterek uyandırmaktan korkuyordum

"Finn" dedim biraz daha yüksek bir sesle. Duruşunu değiştirmesine rağmen hala uyanmamıştı

"Finn, uyan lütfen" dedim, bu sefer sesimi yükseltmiştim. Sıkarak birbirine kenetlediği kirpiklerini yavaş hareketlerle açarak yeşil gözlerini gösterdi.

Gözleri belli belirsiz açıktı ve kendime gelmeye çalıştığı her halinden belliydi. Elini ağır hareketlerle saçına daldırarak başını kaşıdıktan sonra "Bir sorun mu var bebeğim?" diye sordu

Başımı evet anlamında salladıktan sonra "Işığı açar mısın?" dedim. Loş odada onu seçmekte zorlanıyordum

Yerinden kalkınca sersemleyerek ışığa doğru ilerledi ve odayı aydınlattı. Aniden gelen ışık her ikimizinde gözlerini kamaştırmıştı ama yine de korkumdan bir tutamı alarak benden uzaklaştırdı

Duvara yaslanarak kendine geldikten sonra "Sorun ne güzelim?" dedi

"Kabus gördüm" kablolarla oynamaya başladım "Aslında bir kabus olduğundan bile emin değilim"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 05, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Always In My Heart (FİLLİE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin