Bölüm 4

41 19 2
                                    

Sırama oturduktan sonra etrafı gözetliyordum birden gözüm yine o çocuğa takıldı. Sık sık karşılaşmamıza ve hatta konuşmamıza rağmen hala ismini öğrenememiştim.
Görünüşe bakılırsa çevresi bayağı genişti. Baksana kızlar etrafına toplanmış gelir gelmez. Hiç sevmem bu tipleri hani her okulda olur ya böyle. Havalı, çevresi geniş tipler umarım onlardan değilsindir çünkü eğer onlardansan bu senden soğumama fazlasıyla sebep olabilirdi.

Birden benden tarafa döndü ve göz göze geldik. İstemsizce gülümsedim. Ayağa kalktı bana doğru geliyordu. Neden bilmiyorum ama o an kızardığımı hissettim. Yanıma geldiğinde önümdeki sıraya oturarak arkasını döndü. "Ee o kadar konuşmamıza rağmen ismini hala öğrenemedim." Bir anlık duraksadım ve şunu fark ettim. Ben bu cümleyi az önce içimden geçirmemiş miydim? "Ben Ceren. Sen?". "Tuğkan ben de." diyerek elini uzattı. Elimi uzattım. Tam o sırada zil çaldı ve zilin çalmasıyla beraber hocanın sınıfa girmesi bir oldu.
Böyle hocalara da ayrı bir sinir oluyorum. Ya teneffüste de sınıfta dursaydın ne bu acele.

Tuğkan yerine geçmek için ayağa kalktı tam gidecekken durdu,arkasına döndü ve bileğini açtıktan sonra bana uzattı. Neden? Ne oldu? Der gibi başımı hafifçe eğdim. "Sınıfın wp grubu var da. İstersen seni gruba alabilirim." Reddetmedim. İnsanlara hayır diyemiyorum. Hem ne olacak sadece sınıf grubu ama sadece şu konuda endişeliydim. Okulda ilk günüm ve daha kimseyle konuşmamıştım. Tuğkan hariç. Şimdiden numaramı vermem biraz garip olmaz mıydı? Ama yine de bunu fazla umursamayarak numaramı yazdım.

  Hmm demek ismi Tuğkan. Acaba anlamı ne? Neyse ne bu beni hiç alakadar etmez diyerek çantamdan defterimi çıkartırken bir sesle irkildim. Hoca sınıf defteriyle masaya vurarak sınıfın susmasını bekliyordu. "Eğer böyle yapmaya devam ederseniz bundan sonra rehberlik dersinde de Fizik dersi işlerim." Of şu tehtide bakar mısınız. Eminim artık konuşmayacaklardır. Ayrıca bu rehberlik dersinde neden bizi tam anlamıyla serbest bırakmadımlarını anlamıyorum. Çok fazla bir ses çıkmadığı sürece bence sorun olmaz. "Sınıfa yeni birisi mi geldi?"   Hemen bir kız atılarak "Evet hocam. Ebru'nun yanında oturuyor. " "Kimmiş o bakalım yanıma gelsin konuşalım biraz."
  Nedensizce kendimi kötü hissetmiştim.  Sonuçta ben buradaydım ve benim yerime cevap verilmesini sevmiyordum. Hocanın da bana söylemeyip sınıfa doğru söylemesi ayrı bir moralimi bozmuştu.

Hocanın yanına gittiğimde bir sıra çekip karşısına oturmamı istedi. Ben de sırayı çekip karşısına oturdum. Nereden geldiğimi, derslerimin nasıl olduğunu sordu. Her hocanın sorduğu tarz sorular yani. Biz hocayla konuşurken Tuğkan arada sırada gelip hocaya espri yapmaya çalışıyordu. Anlaşılan hocayla araları iyiydi. Zilin çaldığını duyduktan sonra sırama geçiyordum. Ama geçemiyordum çünkü biri öyle bir çarptı ki bu bende sarsıltıya sebep oldu. "Yavaş be hayvan." Diye bağırdım ama duymamıştı galiba. Tuğkan kolumdan tutup iyi olup olmadığımı sordu. "İyiyim ya bir şeyim yok." diyerek karşılık verdim. "Kantine gidecektim ben de. İstersen sen de gel beraber gidelim." "Olur, fark etmez."

  Birlikte sınıftan çıktık. Tuğkan'ı sevmiştim. İlk karşılaşmamız pek iyi değildi ama yine de iyi ki karşılaşmışız. Şuan en azından tek kalmamış oldum.

EXİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin