Şarkı Önerisi;
Ferhat Göçer- Üzüm 💛Eslemin Ağzından:
"Anne" Elimde ki kahve bardağını masaya koyup Çınarın yanına gittim.
"Efendim oğlum?"
"Çiş deldi" Gülümserken kafa salladım ve onu kucağıma alıp tuvalete gittim hızlıca. Lazımlığa oturtturup tuvaletini yapmasını bekledim. 2 yaşlarına girmişlerdi. Konuşmayı az çok biliyorlardı. Yürümeye başlamış, çişlerini öğrenmişlerdi.
"Bitti anne" Tuvalet kağıdından koparıp verdim ona. Sonra lazımlığı alıp klozetin içine döktüm ve sifona bastım. Ardından yıkadım içini. Çınar pantalonunu çekip gitmişti bu sırada. Lazımlığı yerine koyduktan sonra bende çıktım ve kapıyı kapattım. Salona gelince çocukların onlar için yaptığım oynama alanında oynadıklarını gördüm.
"Çocuklar karnınız acıktı mı?" Üçü de olumsuz anlamda kafa salladılar. Bende birşey demedim ve kahve bardağımı tekrar elime aldım. Boş boş karşıya bakarken bacağımda minik bir el hissettim. Kafamı eğince o minik elin sahibinin Yaprak olduğunu gördüm. Bardağı tekrar masaya koydum. Ve kucağıma çıkmaya çalışan prensesimi dizlerime oturttum.
"Anne, babam ne jaman delecek?" Yaprağın sorusuyla sert bir biçimde yutkundum. Gözlerim dolmaya başlarken gülümsemeye çalıştım.
"İşleri daha bitmemiş kızım. Ondan dolayı bir süre daha gelemeyecek" Yaprak kollarını önünde bağlayıp kaşlarını çattı. Cidden babasına o kadar çok benziyordu ki, hareket olarakta, tip olarakta.
"Hep aynı şeyi şöylüyoyşun. Babamı şadece yeşimleyden göydük. Neden biji göymeye gelmiyoy hiç? Uyaz amcam Lina' yı göymek için telefondan ayıyoymuş hep. Babam neden biji aya mıyoy? Yokşa şevmiyoy mu biji?" Kendimi tutarken Çınar ve Rüzgarda geldi. Yanıma otururken beklentiyle bana baktılar. Derin bir nefes alıp verdim ve
"Yok annecim sevmez olur mu? Çok seviyor sizi. Ama babanın gittiği yerde telefon hiç çekmiyormuş. O yüzden arayamıyormuş. Ayaz amcana söylemiş. Ayaz amcan da öyle dedi bana"
"Anne babamın şeşi naşıl?" Rüzgara bakarken suratımda bir tebessüm oluştu.
"Nasıl tarif edeyim oğlum? Kalın tok bir sesi vardı" Daha fazla soru sormamaları için dua etmeye başlamıştım ki kurtarıcım olan kapı zili çaldı.
"Aa bak kapı çaldı. Koşun bakayım kimmiş gelen?" Üçüde kanepeden zıplayarak indiler ve koşa koşa kapıya ilerlediler. Boyları yetmeyince her zaman ki gibi bana baktılar. Gülümseyerek yanlarına gidip kapıyı açtım.
"Linaa!" Lina gülerek içeri girdi ve bana doğru geldi.
"Teyje, öjledim şiji" Dizlerimin üzerine çöküp kucağıma aldım ve annesinin saç rengi gibi olan açık kahve saçlarından öptüm. Gözleri de aynı annesinin ki gibi masmaviydi. Rüzgar ve Çınarında gözleri renkliydi. Ama Yaprağın ki simsiyahtı. Üçüzlerde Gece teyzeleriyle Uraz amcalarına sarılıp sonrasında Linayı da alarak oyun alanına gittiler.
"Hayırdır senin gözler dolmuş yine?" dedi Gece montunu asarken.
"Mutfağa geçin geliyorum" Onlar kafa sallayıp mutfağa doğru ilerlediler.
"Çocuklar, biz mutfakta çay içeceğiz. Siz burda güzel güzel oynayın tamam mı? Çişiniz gelirse eğer hemen tuvalete koşun ve lazımlığınıza yapın. Yaptıktan sonra da bize haber verin" Dördü bir ağızdan tamam deyip oyunlarına geri döndüler.
Masanın üzerinde ki telefonum ve bardağımı alarak mutfağa gittim. Gece su koymuştu kaynaması için. Şimdi de bardakları hazırlıyordu.
"Hayırdır Eslem? Niye gözlerin kızardı ve doldu senin?" Uraza bakarken gözlerimin yine dolduğunu fark ettim. Gece yanıma otururken burnumu çekip elimle oynamaya başladım.