Hayatım.. #38

138 17 0
                                    

İkinci günümüze gözlerimi açtım. koyu bordo perdeler kapalı olduğu için odada tatlı bir loşluk vardı. doğukana dönüp dinliğin keyfini çıkardım.. dakikalarca yüzünü izledim. uykusunu alarak uyansın diye sessizce yataktan kalkıp sabahlığımı giydim ve alt kata indim camları açıp içeriye temiz havanın girmesini sağladım.. sabah olduğu için hafif serin durgun ama güneşli bir hava vardı. çok geçmeden yukarıdan doğukanın sesi geldi "yağmur?" merdivenleri tırmanırken "hayatım nerd.." cümlesini tamamlamasına gerek kalmadan görüş alanına girdim "günaydın" dedim uzatarak neşeyle, kollarını açtığında yatağa girip kollarının arasına girdim saçımı koklarken "günaydın" diye mırıldandı. kollarımı ona sardığımda kapının tıklatılmasını duydum ses devam edince yataktan kalkıp aşşağı kata indim ve açtım. siyah giyimli görevli elinde orta boy bir paketle "size gelmiş efendim" dedi. pakete bakarak "sanırım yanlışlık oldu biz paket beklemiyorduk" dedim arkadan doğukan sarılırken "sorun ne?" dedi. "sanırım yanlış gelmiş biz paket beklemiyorduk değil mi?" dedim görevli "siz yağmur sayıner değil misiniz?" dedi sayıner soyadını duymak gülümsememe sebep olmuştu. yağmur sayıner demek.. doğukan önüme geçerek "evet evet bizim teşekkür ederiz" dedi ve paketi alıp kapıyı kapattı soran bakışlarım paketle doğukan arasında dolaşırken peketi bana uzattı "hediye değil bizim için duşa girmem lazım sen aç ben çıkınca bakarım" dedi ve hızla yukarıya çıktı koltuğa oturup özenle paketi açtım içinden bir kutu daha çıkınca onunda kapaklarını açarak içindeki büyük fotoğraf makinesini çıkardım. biraz kurcalıktan sonra açılmadığı için şarja taktım ve yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim saçlarımı topladım ve hafif bir makyaj yaptım geri döndüğümde makineyi açarak incelemeye başladım yerde bağdaş kurmuş dikkatle kurcalıyordum doğukanın sesini duyunca hemen merdivenlere doğru kaldırıp orda öyle dağınık saçlarıyla doğukanı çektim gülümseyerek bana doğru yaklaşırken bir kaç tane daha çektim elimden makineyi çekerken "beğendin mi?" dedi  benim gibi yere oturunca başımı olumlu anlamda sallaydım "bizim için. her anı ölümsüzleştirmek için bu senin benimki türkiyede" dedi elimden aldığı kamerayı geri alıp "madem benim istediğimi çekerim" dedim ve doğukanı bir defa daha çektim geri bıraktığımda doğukana doğru dizlerimin üzerinde kalkıp elimi saçlarının arasında gezdirdim ve uzun uzun kokladım doğukan bunu bana hep yapıyordu. ne kadar güzel olduğu gördüm doğukanın kafası göğüs hizamda kalıyordu ellerımi omzuna koyunca aniden beni altına aldı kıkırdayarak ona bakarken elini arka tarafa uzatıp kamerayı aldı ve bir kaç pozda o beni çekti elinden kamerayı alıp yere bıraktım ve kolarımı boynuna dolayıp kendime çektim sıcacık dudaklarını dudaklarımla buluşturduğunda bluzumun kenarlarından tutup çekip çıkardı tekrardan dudaklarıma yöneldiğinde "boşuna giyinmişsin" diye mırıldandı gülümserken bende onun üzerindekini yukarı doğru kaldırdım çıkarmak için doğrulduğu sırada kalkıp hızla merdivenlerin başına gittim doğukan sinsice bakarken biraz daha yaklaşmaya başladı hızla merdivenleri tırmandım tam odaya girecekken kollarını belimden doladı küçük bir çığlık atarken beni yatağa bıraktı ben gülerken taytımı sıyırıp çıkardı tekrar üzerime gelirken "kocanızı bırakıp kaçmak çok ayıp" diye mırıldandı kollarımı boynuna dolarken gözlerimiz bir birine kilitlenmiş gibiydi..

öğlen olmuştu ve biz daha kahvaltı etmemiştik odamıza söylediğimiz kahvaltımıza oturduğumuzda aklıma takılan soruyu doğukana yönelttim "keyfimizin kaçmasını istemiyorum ama amcana adıyla hitap edip evine almayacak kadar ne yaşadın?" "anlattım ya" "anlatmadın sadece bir süre onunla yaşadığını söyledin." çayından bir yudum alıp gözlerimin içine bakarak "ilk kez silahı elime tutuşturan oydu. ayaz selini nasıl kaçırdı sanıyorsun.onun oyunuydu. ben sinirli biri değildim körükleyen hep oydu. gazeteye çıktığımız zaman beni seninle tehdit etti. geri dönmem için pis işlerini yapmam için. ne sana dokunabilir nede artık beni eskisi gibi yapabilir" dedi. gözlerimi kaçırarak sessiz kaldım tüm hayatını değiştirmiş halit bey. en başından onun yüzünden olmuş.. soruyu ben sordum ama pişman olmuştum altından böyle şeylerin çıkabileceğini bilmiyordum. uzanarak elimi elinin üzerine koydum "ama artık hepsi bitti artık sen varsın başka kimse önemli değil bir sayınersin kimse dokunamaz sana." dedi gülümseyerek başımla onayladım konuyu değiştirmek için neşeyle "bugün ne yapıyoruz?" dedim. "gezeriz diye düşündüm saraylar kiliseler bir kaç müze belki." "yoğun bir gün" dedim bitirdiğim çayımı masaya bırakırken..

üzerimizi değiştirip fotoğraf makinemiz ve elimizdeki rehber broşürlerle yola çıktık yaklaşık iki saat sonra taşlık biryerde durduk.  doğukanla el ele sizlerin içinden geçtik moher uçurumu olduğunu söylediğinde merak etmiştim biraz daha yürüdükten sonra sıra sıra çıkıkların göründüğü uca geldik doğukandan tutunarak uçurumdan aşşağı bakmaya çalıştım ama anında başım döndü aşırı yüksekti biraz korktuğum için bir iki adım geri çıktım ve manzarayı izlemeye başladım bir çok fotoğraf çekip makineyi doğukana yönelttiğimde kalbim ağzımdan çıkacak sandım "doğukan!?" dediğimde bana bakıp bir iki adım geri geldi "bakmak için" diye açıklama yaptığında kalbimin sesini kulaklarımda duyuyordum yanına gidip elini tuttum "korktum" diye mırıldandım küçük bir kahkaha attığında ondan ayrılıp "neresi komik kalbim çıkacaktı" dedim ellerini havaya kaldırıp "özür dilerim" dedi.. "burda bir sürü film çekilmiş" dedi konuyu değiştirirken kısaca düşündüm ama aklıma gelmeyince "öyle mi hatırlayamadım "dedim.. sohbet ederek kenara çok yaklaşmadan bir sürü fotoğraf çektik ve eğlendik tekrar yürüyerek araba döndük ve geldiğimiz yolları geri dönmeye başladık meydan gibi büyük bir yerde inip bir kaç yeri daha gezdik bütün gün gezdik ve bol bol fotoğraf çekip eğlendik güneş batmış akşam olmuştu ve biz sadece kahvaltı yapmıştık doğukanı sürükleyerek cafeden bozma bir yerin önünde durduk ve iki tane adını söyleyemediğim irlandaya özgü olduğunu söyleyen adamdan sandviç ve su alarak yürümeye devam ettik karnımızı doyurduktan sonra yolun üzerinde eğlencenin yükseldiğini dışarıdan anladığımız bir mekena girdik altın renkleriyle bezenmiş bar tarzı bir yerdi. loş ışıklar ve yerdeki hafif dumanlar ortama güzel bir hava veriyordu. kalabalığın arasında ilerlerken doğukanın elini tuttum kalabalıktan çıkıp bar taburelerine yerleştik içkilerimizi söyledikten sonra dans edenleri izlemeye başladım öyle mutlu görünüyorlardı ki. sanki dünya yokmuş yalnız onlar varmış gibi. ilk bardaklarımızı bitirir bitirmez doğukanın elinden tutup kalabalığın içine çektim dans ederken aynı diğer insanlar gibi biz dışında herkesi dışlıyor soyutlanıyorduk.. yorulunca hemde çok sıcak olduğu için mekandan ayrıldık bizi bekleyen arabalarımıza yerleşip otelin yolunu tuttuk.. tüm günün yorgunluğu bacaklarımdan çıkıyor gibiydi. yaklaşık yarım saat sonra otel göründü ve kısa süre sonra otele giriş yaptık. el ele odamıza çıktık doğukan salonda kalırken ben yukarıya çıkıp hemen kısa bir duşa girdim. ıslak saçlarım omuzlarımdan belime dökülürken doğukanın yanına gittim koltukta uzanmış televizyonu izliyordu yanına gidip oturduğumda kollarını açıp gelmemi işaret etti saçlarımı göstererek "ıslanırsın" dedim dudakları yukarı kıvrılırken tekrardan gel dedi. dizlerimin üzerinde kalkıp üstüne doğru uzandım başımı göğsüne koyduğumda vüzüdumun yarısı doğukanın üzerindeydi.. kolunu etrafımdan doladığında televizyonu izlemeye devam etti.. duş aldıktan sonra ne kadar çok yorulduğumu daha iyi anladım.. bir saate yakın bir filmi izledik ve benim gözlerim artık kapanıyordu göz ucuyla saate baktığımda bire geldiğini gördüm. direnmeyi bırakmış uykuya dalmak üzereyken doğukan kalkıp beni kucağına aldı "hayır hayır indir zaten yorgunsun uyumuyordum" dedim. onunda yorulduğunu biliyorum birde beni mi taşıyacaktı. "önemli değil hayatım" dediğinde bırakmayacağını anladım belki birazda işime geldi çünkü gerçekten yorgundum. başımı doğukanın göğsüne yaslayıp merdivenleri çıkmasını bekledim. o an birşeyi farkettim artık birbirimize isimlerimizi değilde hayatım diyorduk. bu gülümsememe neden olmuştu. beni yatağa bıraktığında kalktı gitmek üzereyken "nereye?" dedim gülümseyerek "duş alsam iyi olur sen uyu" dedi. başımı salladığımda banyoya girdi. biraz doğrularak sırtımı başlığa dayadım ve doğukanı bekledim. kapıyı sessizce açmaya çalışıp içeriye girdiğinde beni gördü ve bir kapanıp bir açılan artık son direnmelerimi yaşadığım gözlerimi açtım ve "sıhhatler olsun" dedim gülümseyerek kurulandı ve altına iç çamaşırını giyip yatağa girdi. beni kollarına çektiğinde çok geçmeden derin bir uykuya daldım..

GERÇEKTEN SEVİYORSAN "Kendinden Geçeceksin"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin