O kadar güzel geçiyordu ki herşey bazı akşamlar toplanıp eğleniyorduk neredeyse iki ay geçmişti ve tek bir şey bile olmadı. günlerdir doğukanı yarın diye geçiştiriyordum eve geldikten iki buçuk hafta sonra doktor hastaneye gelmemiz ve birşeylerden sonra başlamamız gerektiğini falan anlattı artık dinlemiyordum bile ama doğukan çok ciddi ısrar ediyordu onunla tarışmak istemeyince geçiştirmek zorunda kalıyordum.. şimdi ise doruk defne ve doğukana cevap vermediğim sıralarda yemeğimi yemeğe çalışıyorum. su herkesin servisini tamamlayıp odasına gitti beni de üçüyle yalnız bıraktı. son bir iki günde belkide beni dinleyen tek kişiydi o, doruk tam ağzını açacağı sırada pes ederek "tamam yarın giderim ama siz ikiniz gelmeyeceksiniz" dedim çatalımla defne ve doruğu göstererek tam karşı çıkacaklarken "siz bilirsiniz" diyerek bir anlamda tehdit ettim. tüm bu hastalık durumları yeterince fazlayken birde ikisini süründürmek üzmek istemiyordum, doğukana bakıp gülümseyerek "ihtiyacım olan biri yanımda zaten bana uzaktan sürünmeyerek destek olabilirsiniz" dedim.
doğukanla birlikte topladığımız çantam tamamlanınca hastaneye doğru yola çıktık, evden ayrılmak neden bilmiyorum içimi öyle acıttı buruk bıraktı ki ağlamamak için kendimi zor tutuyorum acaba kaç gün sonra dönebileceğiz diye düşürken doğukan kollarına çekerek beni düşüncelerimden sıyırdı. ona bakıp gülümsediğimde endişeliydim, korkuyorum sanırım.
okan bagajdan çantamı indirirken bir köşede öylece izliyordum. doğukanla el sıkışıp sarıldılar okan teselli etmek ister gibi herşeyin düzeleceğini söyledi bana baktığında sadece öyle durdum bu kapıdan sonra neler olacak bilmiyordum ama bıraktığım evimde mutluydum. okan gelip sarıldığında burnum sızlamaya başlamıştı bu hastalığı öğrendiğimden beri ilk defa bunun için üzülüyordum. grip gibi kendi kendine geçmesini istiyordum, tüm bunlara gerek olmadan.okanla ayrıldığımızda gözlerim dolu doluydu sıcacık gülümsemesiyle doğukana söylediğini banada tekrarladı "herşey düzelecek üzme kendini". başımı olumlu anlamda salladım okan arabaya binip uzaklaşırken bizde asansörlere ilerledik arkama baktığımda araba gözden kaybolmak üzereydi.
işte başlıyorduk odaya yerleştiğimizde doktor ve bir kaç hemşire geldi tahliler ve tesler olacağını söyleyip bir sürü adını söyleyemediğim şey yaptılar. zaten isimleri umrumda değildi. doktor geri döndüğünde tüm bu test ve tahlillerin iki günde tamamlanacağını söyledi ve odadan çıktı. yatakta bağdaş kurup "şimdi ne yapıyoruz iki günümüz var" dedim doğukan yanıma yatıp televizyonu açtı ve güzel bir komedi filmi buldu. yer yer kahkaha atarak sarmaş dolaş filmi bitirdik. ikimizde sessizliği dinlerken "karşı çıkmadan beni dinle" dedim başını salladığında derin bir nefes alarak "benimle her saat her dakika burada bu odada olamazsın, eve git sen rahat olursan bende olurum. işlerine falan bak sonra yine yanıma gelirsin bu beni yalnız bırakmak değil sadece.." doğukan cümlemi kestiğinde onu susturup devam ettim " ben sadece bak kaç gün süreceğini bilmiyoruz günler sürebilir ve senin harap olmanı istemiyorum ben iyiyim sende evimize git uyu yemek ye işlerine bak sonra her gün yanıma uğra" dedim şaşkınca yüzüme bakarken uzun süre sessiz kaldı "birşey söylemeyecek misin?" dedim. "saçmalama isterse aylarca yıllarca sürsün yanından ayrılmayacağım bir şey olursa burada olacağım" dedi yüzünü okşayıp "biliyorum anlıyorum ama bu.." cümlemi tamamlayamadan elimi tutup avcumun içini öptü ve "sen benim hayatımsın bırakıp nereye gidebilirim? senin olmadığın yerde yaşayabilir miyim?" dedi. ne diyeceğimi bilmiyordum. sessiz kalarak göğsüne sindim ve sessiz kaldım "bir daha sakın bunun konusunu açma" dedi. başımı sallayıp yukarıya doğru biraz tırmandım ve başımı boynuna gömdüm. uzun uzun kokusunu içime çektim. saat ilerleyince üzerimi değiştirdim ve yatağa girdim öyle yabancı geliyordu ki yatak gözlerimi kapatıp uyumaya çalışıyordum ama nafile olmuyordu yan dönünüp kollarımı göğsümde birleştirdim sinirim bozulmaya başlarken yatak kıpırdadı ve az sonra doğukanın nefesini arkamda hissettim ona dönüp "uyuyamıyorum benimle yatar mısın?" dedim beni göğsüne çektiğinde gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı durduramıyordum bile evimizde yatağımızda sıcacık doğukanın kokusuyla uykuya dalmak istiyordum. doğukan gözlerimi silip kollarını daha çok sıkılaştırdı ve saçlarımı koklarken "tüm bunların hemen bitmesi için herşeyi yapacağım ben buradayım bak " dedi. o an doğukana eve git dediğime pişman oldum ya gitseydi ne yapacaktım ona ihtiyacım var özelliklede şuan. şuan bana sıcaklığıyla, kokusuyla, dokunuşuyla tanıdık yalnız o vardı. buraya alışmak istemiyorum ve alışmayacağım. doğukanın göğsünde her zaman olduğu gibi uykuya daldım..
gözlerimi donuk bir güne açtım sanki öyle kasvetliydi ki yada bana öyle geliyordu etrafıma baktım doğukan yoktu seslendim ama odada değildi. kalkıp yüzümü yıkadım ve doğukanı beklemeye başladım. gelen giden yoktu koridora çıkıp etrafa bakındım ama yoktu hemşirenin birini durdurup "yanımda kalan eşim, gördünüz mü hiç?" dedim başını olumsuz anlamda sallayıp üzgünüm dedi ve yoluna devam etti bir hemşire yaklaşıp "yağmur hanım? eşiniz doktorunuzun yanında odanıza kadar eşlik etmemi ister misiniz?" dedi nazikçe reddedip doktorun odasının olduğu yere doğru yürümeye başladım camdan olan odaya gözüm takılınca durup içeriye baktım bir kadın büyük bir yatakta yatıyor ve yatağının baş kısımlar makinalarla dolu saçları tamamen yok olmuş yüzü renksiz, hemen yanıda küçük bir erkek çocucuğu ve bir adam ikisindede maskeler var ve kadının elini tutup birşeyler söylüyorlar. bu görüntü yeterince morelimi bozduğu için hızla geçip yoluma devam ettim kapıyı çalarak içeriye girdiğimde doğukan ifadesizce bana bakıyordu geçip karşısına oturdum "bende şimdi doğukan beyle konuşmaya başlamıştım" dedi "öylese tekrar baştan alalım bende öğreneyim" dedim doktor başını olumlu anlamda sallayıp bir doğukana bir bana bakıp "bakın size durumları anlatmaya çalıştım özellikle sizinle konuştum doğukan bey bu durum herşeyi değiştiyor ne kadar erken o kadar iyi demiştik ama bu durum zaman kaybı olacaktır" dedi. anlamayarak onu dinliyordum sözünü kibarca kesip "pardon ama doğukanla ne konuda konuştunuz? bir problem mi var hangi durumdan bahsediyoruz?" dedim doktor doğukana baktığında "evet?" dedim ellerinin masanın üzerinde birleştirip "cinsel ilişki konusunda uyarmıştım doğukan beyi" dedi. anlamayarak doğukana baktığımda dişlerini sıktığını farkettim tekrar doktora gidip" bakın doğru mu anlamışım siz kocamı bana yaklaşmaması için mi uyardınız?" dedim başını salladığında "bu saçmalık! peki neden?" dedim "bakın size daha öncede anlamıştım.." cümlesini kesip daha yüksek ve sert bir tonda "neden?" dedim doğukan "benim yüzümden" dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım ortamdaki bu havayı kesinlikle sevmemiştim bu hazır ol kötü hemde çok kötü bir haber geliyor demekti. doğukana bakarken " tamam bak cinsel hayatımızla ilgili konuşmayacağız çünkü bu saçmalık" dedim doktora dönerek devam ettim "ve siz benim hasta olduğumu söylediniz şimdide gereksiz şeylere değiniyorsunuz bunu tartışmayacağız umarım?" dedim "tesleri sırarısıyla yapmıştık ikinci testin pozitif çıkması gerekiyordu ancak negatif çıktı" "yanı bu hasta değilim demek mi?" dedim başını olumsuz anlamda sallayıp devam etti "bizde kan tahlillerinize baktık bir yanlış olması imkansızdı" dedi doğukanla dikkatle dinliyorduk ikimizde doktorun ağzından çıkacak kelimleri bekliyorduk. biraz durup devam etti "bu hasta değilsiniz demek değil" dedi. "tamam o zaman bu kadar kargaşaya sebep olup gecikmeyi sağlayan durum ne?" dedim doktor doğukana baktıktan sonra kalbimi durduran cümleyi kurdu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEKTEN SEVİYORSAN "Kendinden Geçeceksin"
RomanceKendini tutabilir mi insan aşk karşısında. Peki ne kadar ileri gidebilir.. ~~~ Look into my eyes, you will see Gözlerimin içine bak, göreceksin What you mean to me Benim için ne ifade ettiğini Don't tell me it's not worth try...