ÖNEMLİ ! MUTLAKA OKUYUN.
Biliyorum biliyorum çok fazla ara oldu ama açıklayabilirim elbet. internet sorunları ayrı bir kaos onu saymıyorum bile sonrasında okullar açıldı onun yoğunluğu yetmezmiş gibi birde staj var başımda sormayın gitsin ben bölümleri öncesinde yazmıştım bir kaç bölüm var elimde ama inanın yayınlamaya bile zaman olmadı. artı bir konu daha var ki bu hepsinden önemli artık hikaye koptu bende. nasıl anlatsam zaten son ipleri tutmaya çalışıyordum ama bir yerde koptu artık nasıl gidiyor bilmiyorum bile içime sinmiyor beğenmiyorum. zaten başka bir hikaye üzerinde düşünüyordum sanırım bunun etkisi büyük. bu arada anlayacağınız üzere final yakın. bana kalsa o kadar yoğunum ki hikayeyi burda kesip silmeyi bile düşündüm ama gönlüm elvermedi buna. bitirmek istiyorum bunu bu bölümden sonra yazdığım bölümleri de arka arkaya yanınlayacağım ki affedin beni :) baya uzattım. umarım anlıyorsunuzdur beni..
BİLİYORUM UZUN AMA İNŞALLAH YUKARIYI OKUMUŞSUNUZDUR..
Sabah fotoğraf makinesinin sesiyle gözlerimi açtım doğukan yatakta oturmuş fotoğrafımı çekiyordu onun yastığını yüzüme kapatip"ne yapıyorsun" dedim gülümseyerek. yastığı yüzümden çekerken "çok güzel görünüyordun" dedi yanıma uzandığında yatakta oturup bağdaş kurdum "bugün birşeyler yapalım" dedim gözlerini kaçırarak "ne gibi?" sıkıntıyla göğsünden destek alarak kucağına oturdum ve ellerimi saçlarının içine geçirip "bak bunu yapmayı bırak iyiyim ben sana eğlenelim diyorum" dedim. başını olumlu anlamda sallayıp beni indirdi ve üzerini değiştirip odadan çıktı hızla üzerimi değiştirip bende peşinden aşşağıya indim mutfaktan kahvaltı kokuları yükselirken doruğun ve defnenin sesini duydum doğukanla arka arkaya mutfağa girdiğimizde sesler kesildi ve su bize servis açtı "hayırdır sabah sabah" dedim neşeyle. defne kendini gülmeye zorlayarak elini havada sallayıp "ne olucak canım kahvaltı ediyoruz" dedi tek kaşımı kaldırıp "hoşgeldiniz ama benim mutfağımda ?" dedim defne omuzlarını düşürerek pes ettiğini gösterdi "doruk aradı zaten gelecektim ama biraz erken geldim oldu mu" dedi su çaylarımızı doldurup bizi yalnız bıraktığında "bakın bu saçmalıkları kesmezseniz hepinizle iletişimimizi keseriz. iyiyim ben ve normal bir hayat yaşamaya çalışıyoruz." dedim ve ardından herkes sessizce kahvaltısına devam etti doruk sessizliği sertçe kalktığı sandalyesini itekleyerek bozdu içdiğim çay neredeyse boğazımda kalıyordu şaşkınca ona bakarken "ne yani herşey normalmiş gibi mi davranalım" dedi başımı olumlu anlamda sallayarak "evet eğer yapamayacaksınız gidin" dedim doruğun etrafta gezen bakışları keskin bir bıçak gibi gözlerime dönüp kilitlendi hayretle gözlerime bakarken sandalyemden kalktım refleksmen elimi karnıma götürüp diğerinide yanımda oturan doğukanın omzuna koydum "bakın biz iyiyiz. iyi dinleyin bir daha bunu söylemeyceğim düşünülen ve sizce en doğru olan şeyi yapmayacağız" dedim doğukana bakıp devam ettim "yanımda olması gereken kişi yanımda ihtiyacım olan şey hepiniz tarafından desteklenmek ama eğer yapamayacaksanız en iyisi tüm bunlar bitene kadar görüşmemek" dedim gözlerim defneye kaydığında gözlerinin dolduğunu gördüm doğukana bakarak "buna izin mi verdin?" dedi doğukan sessiz kalırken elimin altındaki omuzlarını düşürdü bana baktığında gülümseyerek omuzunu sıktım ve defneyle doruğun yanına gittim. "anlamanızı beklemiyorum, ama herşey güzel olacak buna inanıyorum bunu daha fazla konuşmayalım lütfen" dedim defne gözyaşlarını daha fazla tutamayınca mutfaktan çıktı arkasından doruk çıktığında doğukana baktım gözleri yerdeyken ifadesizce duruyordu yanına gidip saçlarını okşadım dişlerini sıktığını görebiliyordum yanından gitmek için bir iki adım atınca kolumdan tutup beni çekti ve kollarını belime dolayıp sımsıkı sarıldı. saçlarını okşarken kollarından çıkıp yanına oturdum elimi yüzüne koyup "seni çok seviyorum" dedim gözlerime bir süre bakıp kafasını sağa sola salladı ve aniden beni kollarının arasına aldı bende ona aynı şekilde sarıldım.. tekrar ayrıldığımızda "borayı özlemişsindir gidip onları görelim mi?" dedim konuyu değiştirmek için doğukan kafasını olumlu anlamda sallayıp mutfaktan çıktı kendimi toparlayıp salona gittiğimde doğukan defne ve dorukla konuşuyordu. biraz evden çıkmak istedim telefonumu alıp dışarıya çıktım korumaların biri peşime takılırken tek derdim biraz yürüyüş yapmaktı kendimi ağlamamak için o kadar çok tutuyordum ki patlamak üzereydim.. biraz yürüdükten sonra yanımızda bir araba durdu koruma önüme geçerek cama eğildi ve bana dönüp "geri dönsek iyi olacak" dedi kim olduğunu merak edip onunyaptığı gibi içeriye baktım bu halit beydi. "gerek yok önemli biri değil" dedim arabadan inip karşımda durdu "güzel gelinim" dedi kollarını açarak bir adım geriye gidip "ben senin birşeyin değilim" dedim "bak sana yardım etmek istiyorum, ama üzülmek sana iyi gelmeyebilir" "ne söyleyeceksen söyle" "tamam sen istiyorsan, selini hatırlıyorsun değil mi?" cevap vermeme fırsat bırakmadan hızla devam etti "tabi ki hatırlıyorsun merak etme LA da güzel bir hayat sürüyor" "selinle bir yere varamazsın uğraşma artık bizimle" dedim meydan okuyan sesimle ve arkamı dönüp gitmek için yeltendim ta ki halit beyin cümlesi kulaklarımda çınlayana kadar "doğukanın çocuğunu doğurdu yağmur".. ona dönüp hızla gittim ve iyice yaklaşıp "daha taze yalanlar bulmalısın selin doğruları anlattı bize" dedim dudakları yukarı kıvrılırken "öldürekti doğukan onu. korkmuştu yağmur ne diyebilirdi ki?" dedi yumruk yaptığım ellerimi göğsüne indirirken gözyaşlarım ardı arkasına akıyordu "yalan söylüyorsun" dedim bileklerimden kavrayıp "yalan söylemek için nedenim yok evet doğukanın benimle olmasını istiyorum seni şuan bile öldürebilirim ama bu zaman kaybı olur. gerçekleri doğukana sorabilirsin yada dur selini arayalım" dedi ve telefonunu çıkarıp numara tuşladı telefon çalmaya başladığında bana uzattı ve "konuşmak ister misin onunla?" dedi hıçkırıklarımın arasında başımı olumsuz anlamda salladım telefonu kapatıp cebine koyarken iğrenç gülümsemesi yüzüne yayılıyordu.. "sana bazı anları hatırlatayım doğukan seni bırakıp saatlerce yok oluyordu sen sürekli selini görüyordun aynı otelde hemde." dedi bir an doğukanın yemek salonundayım yalanından sonra selinin asansörden dağınık indiği geldi. yukarı çıktığımda ise doğukan odadaydı. beynime şimşekler çakarken başımın döndüğünü hissettim geldiğim yolu geri yürümeye başladım karnıma giren ağrıları umursamadan hızla yürüyordum evin önüne geldiğimizde karnıma giren ağrılar şiddetlenmişti elimi karnıma götürüpü bahçede hızla ilerleyip kapıyı yumrukladım göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu. bir süre sonra kapıyı su açtı beni görür görürmez doğukana seslendi doğukan görüş alanıma girdiğinde hıçkırıklarım artmaya başladı durduramıyordum kendimi. bana yaklaşırken yer ayağımın altından kayıyormuş gibi hissettim doğukan koşup beni kucağına alırken tek söyleyebildiğim "senden nefret ed.." gerisi koca karanlık bir boşluk..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEKTEN SEVİYORSAN "Kendinden Geçeceksin"
RomanceKendini tutabilir mi insan aşk karşısında. Peki ne kadar ileri gidebilir.. ~~~ Look into my eyes, you will see Gözlerimin içine bak, göreceksin What you mean to me Benim için ne ifade ettiğini Don't tell me it's not worth try...