Geçen bölümde tüm karakterlerler belli oldu bu bölümün medyasından görebilirsiniz :)
Gözlerimi yavaşça kırpıştırarak açtığımda karanlık odayı sadece baş ucumdaki ışık aydınlatıyordu oda gayet şık ve moderndi en son serkan aklıma gelince "serkan?" dedim. az sonra kapı yavaşça açıldı ve içeri serkan girdi yavaşça gözlerini yerden kaldırıp bana baktı ve inanamayarak gözlerini büyüttü, kısa bir an kendini toparlayıp hızlı adımlarla yanıma geldi ve elimi tuttu kaşlarımı çatarak ona bakarken hızla elimi geri çektim. "iyi misin?" dedi anlamayarak ona baktım beni o bayıltmamış mıydı. "yağmur gözlerime boş boş bakıp bayıldın, çok korktum" dedi kaşlarımı daha çok çatarak "bayıldım mı?" dedim ayaklarımı kendime çekip üzerimi düzelttim malum üzerimde hala doğum günü elbisem vardı. yataktan ayaklarımı sarkıtıp "tamam gidebiliriz, iyiyim." dedim ışıl ışıl parlayan gözleri bir anda sönüp o parlıklığın yerini öfke alıverdi. hızla ayağa kalkıp "daha mutlu olacaksın güven bana" dedi tam kapıya yöneldiğinde peşinden koşup kolundan tuttum ve "ne saçmalıyorsun sen" dedim karnıma giren ağrıyla elimi karnıma götürüp devam ettim "beni eve bırak" ben regl dönemimin mi geldiğini düşürken kollarımdan tutulup sertçe duvara çarpıldım serkan beni kendisiyle duvar arasına alınca aklıma doğukanın gelmesini engelleyemedim kendimi serkanın ağzından çıkan cümleyle anca toparlayabildim, "hamile misin sen!?". yüzüme doğru bağırdığı için ürkmüştüm. sertçe göğsünden itekleyip "saçmalama" dedim tekrar yaklaşıp "yağmur" dedi uzatarak ve devam etti "yattın mı onunla!?" dedi kendimi nedensiz yere suçlu hissederken "hayır" dedim çenemden tutup gözlerini gözlerime sabitleyince burnum sızlamaya başlamıştı "ben sana dokunmamıştım bile, o olay yüzünden incinme diye.." dedi "serkan yeter saçmalamaya başladın. ne yani beni kaçırdın mı bu evde sonsuza dek mutlu mu olacağız. ya hamile olsaydım o zaman ne yapacaktın?. bu kadarı gerçekten yeter bugün verdiğin yükler bana yeter hemen gidiyoruz ve sen beni bir otele bırakıyorsun." dedim gayet otoriter çıkmıştı sesim ve tek nefeste söylemiştim, kızgındım. kime? kimlere? belki kendime bilemiyorum ama kızgındım ve gitmek istiyordum. sertliğimin boşuna olduğunu kolumdan sertçe tutan serkanın gözlerinden anladım. "öncelikle seni kaçırmadım. evet mutlu olacağız. hamilelik konusuna gelince o veledin icabına bakardık. " dedi son söylediği şey kanımı dondurmaya yetmişti ne yani hamile olsam bana yada bebeğime zarar mı verecekti. bir adım geri gidip " sen kafayı yemişsin" dedim dişlerimin arasından ve hemen arkamı dönüp üç katlı evin merdivenlerinden hızla indim, çıkış kapısına yönelip kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı, kilitliydi. hemen mutfağa yönelip bahçe kapısını zorladım ama açılmıyordu kapıya tekme atıp olduğum yerde öylece durdum burnumu sızlatan yaşlar artık bir bir akıyordu. neden böyle olmak zorundaydı ki, sabah hayatımın aşkından evlenme teklifi almıştım sonra ondan ayrıldım ve şimdi kafayı yemiş eski sevgilim tarafından kaçırıldım. başka kim böyle bir gün geçirmiştir ki. serkan arkamdan gelip sarılmaya yeltenince hızla kollarından çıkıp salona gittim ve "beni zorla tutamazsın. bak derdin doğukansa ayrıldık zaten" dedim umursamaz tavırlarıyla karşımdaki koltuğa yerleşirken televizyonu açtı ve izlemeye başladı gözlerim ağzımla birlikte kocaman olurken inanamayarak "serkan?" dedim gerçekten umursamıyordu beni. "dinlen biraz" dedi yukarıyı işaret ederek. sinirle yerimden kalkıp merdivenleri tırmanmaya başladım onunla aynı yerde durmak bile geriyordu beni. az önce yattığım odaya geri girdim ve yatağın ucuna oturdum bir süre sonra dik durmak bile ızdırap gibi geliyordu yatağın köşesine elbisem el verdiğince kıvrıldım ve gözlerime çöken yorgunlukla uykuya daldım..
ellerimle yüzümü kapatmaya çalışarak "ne yapıyorsun sen?" diye bağırdım. serkan beni küvete oturtmuş yüzüme soğuk su tutuyordu. iyi ama beni buraya nasıl ve neden taşıdı ki, hemde uyurken. sanki elmas görmüş gibi gözleri ışıl ışıl parlamaya başladı ve sadece bana baktı. salak mı bu? önce buz gibi suya oturtuyor sonra öyle izliyor!?. "üşüyorum ne bakıyorsun!" dedim hızla arkasından bir bornoz alıp giydirmek istedi bense güç bela küvetten kalkıp elinden sertçe çektim ve kendim giydim banyodan çıkarken " delidin mi sen. uyuyordum" dedim hayretle yüzüme bakıp "yağmur saçmalama seni sarstım, tokat attım. uyanmadın yanıyordun. iyi misin şimdi" dedi ne diyor diye bir an durup anlamaya çalıştım kendimi yorgun hissediyordum ama bunun nedeni gayet ortada. dün olanlar yüzünden yorgundum. gerçekten kafayı yemiş diye düşürken yaklaşıp elini alnıma dayadı "gerçekten iyimisin, korktum." "iyiyim serkan. yorgunum ve sadece üşüyorum ne giyeceğim şimdi ben." dudakları hafif yukarı kıvrılırken arkasındaki büyük beyaz kapıyı açtı ve bir giyinme odasının ışığını açtı içeriye girip birşeyler aldı ve bana doğru geldi elindeki küçük havluyla saçlarımı kuruladı ve bornozu çıkarmak isteyince bir adım geriye gidip "saçmalama. çık dışarı" dedim kaşlarını çatıp tartışmaya hazırlanıyordu ancak bu konu tartışmaya açık değildi ciddiyetimin farkına varınca ardından kapıyı çekerek odadan çıktı, hızla bana getirdiği taytı ve bluzu üzerime geçirip ıslak saçlarımı tepemde topladım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEKTEN SEVİYORSAN "Kendinden Geçeceksin"
RomanceKendini tutabilir mi insan aşk karşısında. Peki ne kadar ileri gidebilir.. ~~~ Look into my eyes, you will see Gözlerimin içine bak, göreceksin What you mean to me Benim için ne ifade ettiğini Don't tell me it's not worth try...