8.Bölüm

45 4 0
                                    

Kâğıtta siyahlar içerisinde ağaca yaslanmış duruyordum.Gozlerimde ki kızarıklıklar ağladığımı gösteriyordu, önümdeki tabuta ruhsuz şekilde bakıyordum.

CENAZE \

Hiç birşey hissettmiyordum. Hissedecek duygum yoktu sanki,dokunduğum şeyler elimin altında değildi ,yer ayağımın altında değildi.Gözlerimde yaşlar yoktu, ağlayamıyordum,yaşlar gözüme gelince sanki tepedeki kavurucu güneş onları buhar ediyordu.

Yaşadığım acılar çok fazla geliyordu ve beni hortuma ittiriyordu. Aklımda ne kadar ölme isteği bulunsa bile babam için yaşıyordum.Aslında yaşamak denmezdi sadece nefes alıyordum ,yaşadığım çöküşlere rağmen nasıl yaşıyordum bende bilmiyorum.

Babam tabutun başında durmuş rahip'in duasına eşlik ediyordu,akrabalarımız babamın omzundan tutmuş üzülmemesi için teselli ediyorlardı,bana doğru geldiklerinde hiç konuşmadan ruhsuz bir şekilde onlara bakıyordum. Havada güneş olmasa bile yağmur yağmayacak gibi duruyordu.

Etraftaki insanlar babama baş sağlığı dileyip yerlerini alıyorlardı çığlığım unutmaya çalıştığım zaman kulaklarımda beynimde yankı yapıp duruyorlardı.

Etrafı incelerken karşıda ki uzun boylu ve siyah takım giyen kişi gözüme takıldı,siyah takımı ve içine giydiği beyaz gömleği herkesin ki ile aynıydı ama nedense bu kişide farklı duruyordu.Gözündeki gözlükler nedeni ile gözlerinin rengini seçemiyordum ama yüzündeki hatlar kendini açıkça belli ediyordu..

\

İçimdeki duygular kendini belli ederken elimdeki fotoğrafı geri verdim. Aklımdaki düşünce gerçekliğini doğruluyordu sanırım.Doğrular beynime alarm gönderiyordu beni izliyormuydu, cebinden daha başka fotoğraflar çıkarırken gözlerim gözlerine kaydı,gözlerimdeki ifadeyi okuduğunda elimdekileri aldı ve bana baktı.

Peki ama ben onu neden hiç fark edememiştim ,benim her dakika yanımdaydı,aynı havayı soluyorduk ama ben yıllarca onun varlığını hissettmemiştim.

En büyük soruda benim peşime onu kim takmıştı.

"Sen!" dedim fısıldayarak ,kafamdaki bazı sorular cevap bulurken daha farklı sorular ortaya seriliyordu." Okula giderken, koşuya çıkarken, çarşıya çıkarken, odanda kitap okurken" dediğinde kendimi yerde bulacağımı zannetmiştim. Beynimdekiler vücuduma baskı yapıyordu ,ayağımı burkmamı sağlıyordu.

"Sen kimsin?" korku ile ona bakıyordum, yoksa seri katilmiydi , kim boyle bir kötülüğü yapardı ki.

"Senin şovalyen" dediğinde yanıma yaklaştı. Ne yani beni koruyormuydu,gözlerime yaşlar koşarken neden olduğunu bilmiyordum.

"Kimsin sen!" diye bağırdım ve onu ittirdim.

Nazikçe ellerimi tuttu, "Jase"

O kadar sessiz söylemiştik sanki bunu benden başkısının duymasından korktuğu için sandım.


Beynim durmuştu anlamak bana zor geldi içimdeki merak bedenimi bir kılıf gibi sarmış nefesimi kesmişti anlam veremediğim o kadar çok şey birikmişti ki kafamda, beni mi koruyordu, çünkü şövalye kraliçeyi ölüm uğruna koruyan cesur savaşçıydı , karşı düşmanın askerlerine karşı , ama benim düşmanım yada korunmamı gerektirecek hiç birşey yoktu.


"Beni mi koruyorsun" dediğimde yatağıma oturdu ve beni de elimden tutarak oturmamı sağladı.


"Bir bakıma"


"Korunma mı gerektirecek bir şey yok" dedim ve ellerimi hızla çektim.


"Ben..b-en anlamıyorum neden kimden" dediğimde ellerimi tuttu ve öptü.


Yaptığı hareketi anlamadım o anda ormandaki halimiz aklıma geldi duyduğum çığlık ve Jase'in orada oluşu,yoksa beni mi koruyordu ?


"Şu anda zamanı değil ,anlamaman çok normal ,kafanı yorma küçüğüm kim olduğumu sordun ve onu söyledim zamanı gelince her şeyi öğreneceksin" dedi ve ayağa kalktı.


Onu durdurdum "Sadece tek bir şey" dediğimde ilgisini çekti ve bana baktı.


"Beni korumanı kim söyledi sana" Yatağımın başındaki çerçeveye baktı aldı fotoğrafın üzerinde elini gezdirdi ve hafifçe dudaklarını kıvırdı.

"Amanda"


Duyduğum isim kalbimdeki açının üzerine tuz döktü, elinizdeki veya düştüğünüzdeki yaranın üzerine kolonya veya limon sürülmesi gibi bir acı veriyordu, her kelimele üzerine kolonya gibi dökülüyor sonrada üzerine bastırıyordu bilincim bir saniyede olsa kapandı ve dengemi kaybettim ki yatağın başında olduğum için tutunacak yerim vardı ellerim ile destek alarak düşmemi durdurdum , Jase ne olduğunu anladığı için yanıma ilerledi ve kolları ile beni durdurdu.


"Annem" söylediğim kelimeler o kadar sessiz çıkmıştı ki normal bir insanın benim dışımda binde bir duyabileceği şekilde çıkmıştı. Kafamda ki düşünceler ile daha fazla ayakta duramayacağımı anladığımda yatağa oturdum.


"Beni anlayan insanların hiç birini göremiyorum hepsi nereye gitti ?Niye yolun ortasında tek başımayım" dediğimde hıçkırıklarım ve ağlamam hızlandı.


"İnsanlar değişir ve onlar genellikle 'Asla olmam' dedikleri insanlar olmaya başlar" gözümdeki yaşları sildi .


"Her zaman yanındayım bunu annenden çok kendim istediğim için yapacağım Zena"


Bana aniden sarılması ile afalladım , sarılacak tek şeyin o olduğunu anladığımda bende sarıldım , gözlerinde ateş içimdeki ile aynı boyuttaydı. Söylediği kelimeler kalbimin kapılarını açıp içeri rüzgar estirmesini sağlıyordu,beni önceden tanıdığı belliydi annemin beni koruması için peşime taktığı oğlana güvenmek istedim sadece sebepsiz yere güvenmek ve bir amaç aramamak , annem ne zaman birşey yapsa sonunda sebebi çıkardı bunu yapmasında ki amacın da bir sebebi olduğu belliydi ama beni çok korkutan bir cümle vardı : Beni neyden koruduğu.


"Bundan kimseye bahsetme Küçüğüm" dedi ve çenesini kafamın üzerine koydu.


Ben böyle yaşıyordum işte ; Bir şeylerin acısı,bir şeylerin anısı ile..


BİLİNMEYENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin