Ben sadece sırtına bakıyordum. Ne yapmalıyım onu gerçekten seviyorum.
Beş dakika sonra odaya Bayan Kim geldi. Sakince içeri girip sandalyeye oturdu. "Kalbinde sorun olduğunu biliyor muydun?"
☆ ☆ ☆
"Anne cidden bunu giymem konusunda emin misin ? Bu gerçekten kısa bir elbise degil mi? Bence değiştirelim." eliyle çenesini karıştırdı. "Pekâlâ, o zaman tasarımcına sen söylemeye ne dersin gerçekten korkunç biri beni korkutuyor." diyerek sanki benimle dalga geçiyordu. Üzerimde strablez dar ve eğilsem popom gözükecek denilecek kadar kısa pembe çiçekli beyaz bir elbise fotoğraf çekimi için olabilir ama daha uzun olabilirdi. Ayağımda olan on santim topukluya hâla alışamamıştım. Asla asla giymeyeceğim dedim ama şuan giyiyordum ve bundan pekte hoşnut değilim açıkcası... Annemi aldırış etmeden hızla tasarımcının odasının yolunu tuttum. Topuklu ile yürümek gerçekten çok zor. Takılmasa-
Ahh! Gerçekten takıldım. "Yine seni kurtardım artık bana daha çok borçlandın bunu yemekle telafi etmeye ne dersin?" belimi ve kollarımı ondan kurtarınca üzerimi düzeltmekle uğraştım. Her seferindede beni kurtarıyordu. " Çok meşkulum ve benimle hiç şansın yok be-"..."Biliyorum, biliyorum kalbin başkasına ait ama o şanslı adamı ben hiç bir zaman görmedim. Artık ben olsam o kalbinde olmaz mı ? " Topuklu ayakkabıları ayağımdan çıkarıp elimle onu iterek yolumdan çekilmesini sağladım. Bir şey söylemek istemiyordum çünkü ben onu sadece arkadaş olarak seviyordum. Arkamdan bağırıyordu "Yine susuyorsun!"
"Bayan Bang tasarımları önce benimde göremem gerekiyor onları giyecek olan benim lütfen daha uzun bir etekli bir şey yapabilir misin? " diyerek karşısına oturdum. "Ama tatlım vücudun gerçekten harika ve sen kullanmıyorsun sencede yazık olmaz mı? "..." Ben popom gözükmeden de mutluyum gerçekten tasarımları yaptığımda onayım olmadan hemen diktirme lütfen. " ellerini hayava kaldırdı masum rolu yapıyormuş gibi davranıyordu. "Pekala pekala olur senin onayın olmadan diktirtmem." ayağa kalkıp odada çıkarken bana tekrar seslendi "Bir seferlik giy her seferinde istemiyorsun söz veriyorum bir daha yapmam ama bir kerelik giy." diyerek yalvaran gözlerle bakıyordu bana. Bir şey söylemeden odada çıktım.
"İkinci albümün diğerine göre daha güzel olucak kesin." diyerek beni ovutuyordu. Omuzlarıma masaj yapıyordu. "İkinci yılın ve hâla alışamadın değil mi?" Omzumun arkasından ona baktım. "Sen, sen buradan gitsene ya hep buradasın az uzakta dur." diyerek kendimi beyaz sahneye attım.
Çekilen resimlere sahne arkasında bakarken kendimden utanıyordum. Bu pozları gerçekten ben mi veriyordum. "Yine çok güzel çıkmışsın." diyerek yanıma oturdu. "Kris artık bana gizli gizli yaklaşmaktan vaz geç. Beni korkutuyorsun."
☆ ☆ ☆
Dans salonuna gidiyordum bugün erkenden gidip tek başıma dans etmek istiyordum, kendi başıma çalışınca daha iyi hissediyordum. Hem erken saatlerde gidince Kris de olmuyordu beni gerçekten hergün rahatsız ediyor.
Bir saatlik çalışmanın ardından içeriye Eun Sun girdi dansçılarımdan tek yakın olduğum kişiydi gayet de iyi anlaşıyorduk. "Hye Min yine erken gelmişsin zorunda değilsin kendini fazla zorlama." kendimi yere attım. Soğuk zemin iyi hissettirmişti. "Biliyorum ama engel olamıyorum erkenden gelip çalışmak istiyorum sahneye çıkmama az zaman kaldı zaten." Eun Sun da yanıma gelip bacaklarını bağdaş kurarak oturdu. "Haa! Bu arada dışarda biri bekliyor belki hayranındır gidip bakmak ister misin?" diyerek beni itekliyordu. "Sadece hava almak için çıkacağım. " diyerek odadan çıktım. Kapının yanında bulunan dolapdan su şişemide alıp bitirdim.
Dışarı çıktığımda kimseyi görememiştim. Gitmiştir diye düşünerekten içeriye giricekken birinin seslenmesini duydum sesi oldukça tanıdık geliyordu. "Hye Min!" sesi inanılmaz derece tanıdık. Kalbimi yerinden söküp atabilecek bir sesti bu. Arkamı döndüğümde tam karşımda duruyordu iki yıldır görmediğim Kyungsoo. Göz yaşlarıma hakip olamamıştım hepsini döküyordum. "Neden ağlıyorsun?" elerimle gözlerimi kapatmıştım, ellerimi yüzümden çekip göz yaşlarımı sildi. Arkadan başka bir ses giderek yaklaşıyordu. Birden Kyungsoo yere düştü üstünde de Kris vardı "demek Hye Min'i ağlatıyorsun!" diyerek yüzüne yumruk atıyordu. Ne olduğunu anlayamadan bunun son bulması gerektiğini fark ettip ve Kris'i Soo'nun üzerinde iterek kaldırdım. "Kris bunu neden yapıyorsun? Onu tanıyorum. "..."Bunu başta söyleseydin ya!"..."Ne. Deli gibi bir şey sormadan atlayan sendin. Woahh! Gerçekten salaksın." Kris ağzını bir şeyler söylemek için açacaktı ki Kyungsoo kahkaha atmaya başlamıştı. "Gerçekten harika bir çiftsiniz." diyerek gülüyordu. Yani gerçekten bizi çift olarak mı görmüştü? Ona olan sevgim hâla aynı ve değişmedi bunu nasıl düşünebilir? (!) "Ne-neden bahsediyorsun Soo, biz çift falan değiliz. "..."Oh! Özür dilerim ama kesinlikle yakışıyorsunuz. " gülümsemesine devam ediyordu. Gerçekten ona olan sevgimi hiç mi fark edememişti. Göz yaşlarımı tutmak istedim ama bu sefer daha da dökülmeye başlamıştı. "Aptal!" diye bağırdım, üzerine yürüdüm omzuna olabildiğince sert şekilde yumruk attım. "Ben seni hâla seviyorum!" arkamı döndüğüm gibi oradan son hızımla koşmaya başladım. Buradan ve ondan uzak bir yere gitmem gerekiyor sakin olmam gerekiyor.
Onunla en son iki yıl önce görüştük o zaman da ayrılmıştık.
★ ★ ★
Kyungsoo'nun odasına bir çok kez gelmiştim ama hiç bu kadar bana yabancı biri gibi hissettirmemişti. Yatağının bir ucunda ben diğer ucunda o oturuyordu. Birbirimize de bakmıyorduk. Buraya neden geldiğimide hatırlamıyordum. "Hye Min." söze başlayacak gibi konuşmuştu ama adımı söyledikten sonra susmuştu. Ona bakmıştım oda bana bakıyordu. "Soo, be-ben çok özür dilerim. Seni ne kadar çok sevsemde sana yaklaşamıyorum. Seni bir yabancı gibi görür oldum. Paylaştığım ilkler hep seninle oldu seni unutmayacağım. Seni sevmeye devam da edeceğim. Sana söylemedim biliyorum ama şimdi söylemek daha uygun olur." dedim durdum. Kalbim paramparçaydı. Onu son kez görüyor olucaktım belkide bugünden itibaren bir daha göremiyecektim. "Ben gidiyorum. Öğretmenlerimden biri bana ajans kontratı getirdi. Amerikaya gidip eğitim alıcağım ve geri döndüğümde çalışmalara başlayacağım." dedim ve ayağa kalktım. Ona bir şey söylemesine fırsat vermiyecektim. O yüzden hızla odadan çıktım. Kapıyı kapatıp biraz ilerledim. Durdum sanki bir kuvvet geri gitmemi söylüyordu ama bunu yapamazdım. Belimde bir sıcaklık hissettim arkamı dönmeye korkuyordum. Kyungsoo bana sarılıyordu çenesini boynuma koymuştu nefes alış verişini çok iyi duyabiliyordum. "Hye Min, Lütfen gitme" söylediği sözler ne kadar kısık çıkmış olsada her yerimi sıcaklık kaplamasına neden olmuştu. Belimde olan ellerini geri çektim derin bir nefes alıp ona döndüm. Ona son kez gülümseyip evimin yolunu tuttum. En azından benim cesaretmi gösteremeyip yapamadığım sarılma işini yapmıştı, sarılmamış olsaydı kendimi daha kötü hissedebilirdim son kez onun sıcaklığını hissetmiştim.
★ ★ ★
BÖLÜM SONU :D EVET FİNAL GELDİ İSTEDİĞİM GİBİ 16 BÖLÜM OLDU AMA 17 BÖLÜM OLUCAK GİBİ BİRAZ DAHA HEYECAN KATMAK İSTEDİM :D YORUMLARINIZI ATIN LÜTFEN :D OYLAMAYIDA UNUTMAYIN ^^ 3 EYLÜL DE YENİ BÖLÜM ♥
★》ara hikaye geçmiş hatırlama olarak kullandım, anlamışsınızdır zaten:D
XOXO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALERİN PEŞİNDE ✅
FanfictionHye Min bu dünyada tek başına yaşayan bir kız annesi kanser hastası hastanede babası çok küçükken onları terk etti. Annesinin sağlığına kavuşması için çalışan kız hemde hayali olan dans etme arzusunu gerçekleştirebilecek mi ? Yoksa her şey daha da m...