"Hye Min hoşgeldin! Seni özledim" diye bağırmıştı. Beynim ne olduğunu anyalamıyordu, kalbim hemen aşağı inmemi söylüyordu. Yanaklarım ıslaktı buna çok emindim çünkü esen rüzgar hiç bu kadar kendini belli etmemişti. Sadece ona bakıyordum o ise bana bakıp gülümsemeye devam ediyordu. Daha fazla bekleyemezdim hemen aşağı indim. Annem gürültülü inişimden korkmuş ki bana doğru koşarak geldi. Kenardan sıyrılıp gittim. "Birini görmem gerek anne!" diye bağırdım üzerime hiç bişi almamıştım. Umrumda da değildi tek isteğim şuan onu görmek ve onun Soo olduğuna emin olmak istiyordum. Evin arkasına gittim benim pencerem oraya bakıyordu. Orada biri dikiliyordu hâla. Yanına kadar gittim omzundan tutup kendime çevirdim. Karşımda başka biri vardı. "Abi ya-yani Jong I-In şey Soo'yu y-ya-ni Kyungsoo'yu gördün mü?" bana dik dik bakıyordu bir şeyler söylemesini ve Soo'yu tanıyor olmasını ve o tanıdığı Soo'nun da benim Soo'm olması için dua ettim. Bana dik dik bakmaya devam ediyordu. "Bir şeyler söylesene!" diye sarstım onu. Bir anda bana gülümsedi ve saçlarımı karıştırdı. "Çılgın seni!" elini çekip ona sert bakışlarımı attım. "Yah! Kim çılgın oluyormuş, Kyungsoo nerde?"..."Kyungsoo diye birini tanımıyorum. " bu sözler bir ok gibi kalbime saplanmıştı. Ne yani o gördüğüm hayal miydi ? Kalbim de mi bana oyunlar oynuyor yoksa? "O-o zaman daha biraz önce' Jong In bekle yakalarsam ne olacağını biliyorsun' diye bağıran k-kimdi? Sesi tıpkı onun sesine benziyordu ve-ve penceremden baktığım ve bana gülümseyen de mi o değil di?" yere çökmüştüm artık dizlerim beni kaldıramayacak şekilde titriyordu. Gücümü yitirmiştim resmen. Kafamı kaldırdığımda ona baktım. "Kendini üzme eminim buralardadır." diyerek yanımdan uzaklaştı ama beni hiç teselli etmemişti bu sözler.
"Hye Min neredesin kızım!" diye bağıran annem son anda beni yerde oturduğumu görünce hem kızgınlık ve endişeli gözlerle yanıma gelip beni kaldırdı. "Ne kadar hızlı gittin öyle senin için endişelendim."..."Özür dilerim." diyerek koluna girdim. "Anne ben acıktım. " acınası görünüyordum şuan herhalde üzerimde pijamaler ile hemde.
Yemeğimi yiyip odama çıktım. Kendimi yatağa fırlattım hava da iyice kararmıştı. Tavanı seyrediyordum, düşünüyordum. Beynim ve kalbim bana oyun mu oynuyordu hayal miydi yoksa onlar? Rüyam da gördüğüm Kyungsoo'nun gerçek olmasını dilerdim.
Saatin alarmı ile uyandım. Dün gece penceremi kapatmıştım annem gelip açmış olmalı. Odamın kapısı yavaşça açıldı. Annem beni görünce gülümsedi yanıma geldi. "Kahvaltı hazırladım, uyandırmak için gelmiştim. " diyerek başımı okşadı.
Belki de o kadar kötü değildir değil mi? Yani rüyamda annemi kaybetmiştim ve en önemlisi o benim gerçek annem bile değildi. Şimdiyse annem yanımda ve benim öz annem. Pencereden baktım, dün gördüğüm gibi bugünde görürüm diye ama etrafta kimse yoktu.
"Aşağıda bekliyorum." ayağa kalktı ve odamdan çıktı.
Odamdaki banyodan elimi yüzümü yıkadım. Kapıda çıkacağım sırada dışarıdan yine aynı sesle bağıran biri vardı. "Hye Min!" Bağırıyordu. Hemen koşarak penceren baktım. Yine karşımda Kyungsoo'yu gördüm. Gerçekten oymuydu o olduğunu anlamak için hemen aşağı indim. Yine annemi sıyırıp evden çıktım. Penceremin baktığı yere gelince kimse yoktu. Ben mi hayal görüyordum yoksa gerçekti de benimle Kyungsoo mu oynuyordu? Eğer benimle oynayan Kyungsoo ise onu yakaladığım an öldürüceğim.
Kapıya geldiğimde annem beni bekliyordu. Gerçekten sinirli görünüyordu. Ellerini göğsünde birleştirmiş ayağını hızla kaldırıp indiriyordu tipik kızgın anne tipiydi yani anlayacağınız. Hiç bir şey demeden içeri girdim. Mutfakta hazırlanmış masaya oturdum. Annemde yanıma oturdu. "Neden sürekli dışarı ani çıkışlar yapıyorsun?" ağzıma götürdüğum kaşık daha ağzımla buluşmadan tekrar yerine koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALERİN PEŞİNDE ✅
FanfictionHye Min bu dünyada tek başına yaşayan bir kız annesi kanser hastası hastanede babası çok küçükken onları terk etti. Annesinin sağlığına kavuşması için çalışan kız hemde hayali olan dans etme arzusunu gerçekleştirebilecek mi ? Yoksa her şey daha da m...